Kop Dağı Müdafaası: Bir kahramanlık destanı ve tarihî millî park
Kop Dağı, Doğu Anadolu'yu Karadeniz'e bağlayan stratejik konumuyla sadece coğrafi bir geçit değil, aynı zamanda Birinci Dünya Savaşı'nda destansı bir direnişe sahne olan tarihî bir mekân
22.08.2025 00:10:00
Abdülkadir Gündoğdu
Abdülkadir Gündoğdu





Kop Dağı, Doğu Anadolu'yu Karadeniz'e bağlayan stratejik konumuyla sadece coğrafi bir geçit değil, aynı zamanda Birinci Dünya Savaşı'nda destansı bir direnişe sahne olan tarihî bir mekân.
Erzurum ile Bayburt arasında yer alan bu dağ, Türk askerinin Çanakkale'de olduğu gibi vatan savunması için canını hiçe saydığı, adeta bir "ikinci Çanakkale" olarak anılan Kop Dağı Müdafaası'na ev sahipliği yapmıştır.
Tarihî Arka Plan: Sarıkamış'tan Kop Dağı'na

1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu, Kafkas Cephesi'nde Rusya ile mücadele ediyordu. Sarıkamış Harekâtı'nda yaşanan büyük zayiatın ardından Rus ordusu, 1916 yılında doğudan Anadolu içlerine doğru ilerlemeye başladı.
Rusların hedefi, stratejik bir geçiş noktası olan Kop Dağı'nı ele geçirerek Erzurum ve daha sonra da Trabzon'a ulaşmaktı. Bu ilerleyişi durdurmak için 3. Ordu Komutanlığı, özellikle Bayburt ve çevresindeki birlikleri Kop Dağı geçidini savunmakla görevlendirdi.
Destansı Direniş: Yetersiz Koşullar, Sınırsız Cesaret

Kop Dağı'ndaki savunma, zorlu kış koşulları altında gerçekleşti. Kış aylarında kar kalınlığı yer yer iki metreyi aşıyor, dondurucu soğuklar askerlerin direncini zorluyordu. Askerler, yeterli yiyecek, giysi ve mühimmat olmamasına rağmen vatan toprağını bir karış bile vermemek için direndi.
Savaşın Seyri: Şubat 1916'da Rus taarruzu başladı. Türk askeri, siper kazmakta bile zorlandığı bu zorlu arazide, üstün Rus kuvvetlerine karşı direniş gösterdi. Rus topçularının ve piyade birliklerinin yoğun saldırılarına rağmen, Türk askeri Kop Dağı geçidini aylar boyunca Ruslara kapatmayı başardı.
Türk Komutanları: Başta 3. Ordu Komutanı Vehip Paşa ve Kolordu Komutanı İzzet Paşa olmak üzere, Türk komutanları askerleriyle birlikte siperlerde omuz omuza mücadele etti. Kop Dağı'ndaki direnişin en sembolik anlarından biri, Mehmet Akif Ersoy'un şiirlerine de ilham kaynağı olan, düşmanı durdurmak için süngüleriyle savaşa giren askerlerin kahramanlığıdır.
Milli Park İlanı ve Gelecek
Kop Dağı'ndaki bu destansı mücadele, 2017 yılında resmi olarak Kop Dağı Müdafaası Tarihî Millî Parkı olarak tescillendi. Bu statü, bölgenin tarihî ve doğal zenginliklerini koruma altına almanın yanı sıra, gelecek nesillere bu kahramanlık destanını aktarma amacını taşıyor.
Ziyaretçiler İçin: Millî park, ziyaretçilere tarihî siperleri, anıtları ve savaşın izlerini görme fırsatı sunuyor. Bölgede yapılan araştırmalar ve düzenlemelerle, tarihî miras daha görünür hale getirilmeye çalışılıyor.
Geleceğe Miras: Kop Dağı, sadece askerî bir zaferin değil, aynı zamanda zorlu şartlar altında bir milletin vatan sevgisiyle neler başarabileceğini gösteren önemli bir sembol. Millî park, bu mirası koruyarak Türk gençliğine tarih bilincini aşılamayı hedefliyor.
Bugün Kop Dağı, karlı zirvelerinde hala o destansı müdafaanın ruhunu barındırıyor. Ziyaretçiler, burada hem doğanın eşsiz güzelliğiyle buluşabilir hem de vatan uğruna can veren kahraman şehitlerimizin aziz hatırasını yaşayabilir.
Erzurum ile Bayburt arasında yer alan bu dağ, Türk askerinin Çanakkale'de olduğu gibi vatan savunması için canını hiçe saydığı, adeta bir "ikinci Çanakkale" olarak anılan Kop Dağı Müdafaası'na ev sahipliği yapmıştır.
Tarihî Arka Plan: Sarıkamış'tan Kop Dağı'na

1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu, Kafkas Cephesi'nde Rusya ile mücadele ediyordu. Sarıkamış Harekâtı'nda yaşanan büyük zayiatın ardından Rus ordusu, 1916 yılında doğudan Anadolu içlerine doğru ilerlemeye başladı.
Rusların hedefi, stratejik bir geçiş noktası olan Kop Dağı'nı ele geçirerek Erzurum ve daha sonra da Trabzon'a ulaşmaktı. Bu ilerleyişi durdurmak için 3. Ordu Komutanlığı, özellikle Bayburt ve çevresindeki birlikleri Kop Dağı geçidini savunmakla görevlendirdi.
Destansı Direniş: Yetersiz Koşullar, Sınırsız Cesaret

Kop Dağı'ndaki savunma, zorlu kış koşulları altında gerçekleşti. Kış aylarında kar kalınlığı yer yer iki metreyi aşıyor, dondurucu soğuklar askerlerin direncini zorluyordu. Askerler, yeterli yiyecek, giysi ve mühimmat olmamasına rağmen vatan toprağını bir karış bile vermemek için direndi.
Savaşın Seyri: Şubat 1916'da Rus taarruzu başladı. Türk askeri, siper kazmakta bile zorlandığı bu zorlu arazide, üstün Rus kuvvetlerine karşı direniş gösterdi. Rus topçularının ve piyade birliklerinin yoğun saldırılarına rağmen, Türk askeri Kop Dağı geçidini aylar boyunca Ruslara kapatmayı başardı.
Türk Komutanları: Başta 3. Ordu Komutanı Vehip Paşa ve Kolordu Komutanı İzzet Paşa olmak üzere, Türk komutanları askerleriyle birlikte siperlerde omuz omuza mücadele etti. Kop Dağı'ndaki direnişin en sembolik anlarından biri, Mehmet Akif Ersoy'un şiirlerine de ilham kaynağı olan, düşmanı durdurmak için süngüleriyle savaşa giren askerlerin kahramanlığıdır.
Milli Park İlanı ve Gelecek
Kop Dağı'ndaki bu destansı mücadele, 2017 yılında resmi olarak Kop Dağı Müdafaası Tarihî Millî Parkı olarak tescillendi. Bu statü, bölgenin tarihî ve doğal zenginliklerini koruma altına almanın yanı sıra, gelecek nesillere bu kahramanlık destanını aktarma amacını taşıyor.
Ziyaretçiler İçin: Millî park, ziyaretçilere tarihî siperleri, anıtları ve savaşın izlerini görme fırsatı sunuyor. Bölgede yapılan araştırmalar ve düzenlemelerle, tarihî miras daha görünür hale getirilmeye çalışılıyor.
Geleceğe Miras: Kop Dağı, sadece askerî bir zaferin değil, aynı zamanda zorlu şartlar altında bir milletin vatan sevgisiyle neler başarabileceğini gösteren önemli bir sembol. Millî park, bu mirası koruyarak Türk gençliğine tarih bilincini aşılamayı hedefliyor.
Bugün Kop Dağı, karlı zirvelerinde hala o destansı müdafaanın ruhunu barındırıyor. Ziyaretçiler, burada hem doğanın eşsiz güzelliğiyle buluşabilir hem de vatan uğruna can veren kahraman şehitlerimizin aziz hatırasını yaşayabilir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.