Yirmi iki milyon kilometrekareye ulaşan koskoca Osmanlı ülkesinden devede kulak misali sadece Anadolu coğrafyasının elimizde kaldığı ve yaklaşık on beş milyon civarındaki nüfusunun çoğunun çocuk, kadın ve yetmiş yerinden yaralarla cephelerden dönmüş gazilerden oluştuğu bir ortamda, bir atmosferde bir delikanlı, bir babayiğit çıkıyor ve söze böyle başlıyor:"Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak."Her aileden, her evden üçer-beşer delikanlının gidip bir daha gelmediği, elde kalan son vatan toprağını bari işgalci haydutlara haçlı aç gözlülere kaptırmamak için toprağa düşüp kaldığı bir zaman diliminde, yokluğun, yoksulluğun diz boyuna çıktığı bir durumda, milletin her bakımdan zayıf kalmışlığını fırsat bilen mandacıların, bin bir çeşit mandacılık tekliflerinin havada uçuştuğu, korkunun kol gezdiği o günlerde bir babayiğit, bir Anadolu delikanlısı çıkıyor:"Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak" diye bütün gücüyle haykırıyor.İşte o yiğit insanın, işte o vatanperver delikanlı dedemizin vefatının yetmişinci yıldönümünü idrak ediyoruz.İstanbul'da öğretmenlik yaptığım bir özel okulda, girdiğim her sınıfta; altmış yaşında vefat eden Mehmet Akif dedemizin altmış üçüncü vefat yıldönümünü idrak ediyoruz değişimi dün gibi hatırlıyorum. Demek aradan tam yedi yıl daha geçmiş ve vefatının yetmişinci yılına gelmişiz.Özellikle AKP iktidarıyla geçen son derece yıkıcı, tahrip edici dört yıl ve bu yıllarda hızlanan misyonerlik faaliyetleri, diyalog ve Ilımlı İslam söylemleri, satışa çıkarılan vatan toprakları, satışa çıkarılan maden yataklarımız, satışa arzedilen mukaddesatımız; ömrünün sonuna kadar vatan vatan diye inleyen, doğduğundan beri istiklal aşığı olan Mehmet Akif'i yeni nesillere tanıtmayı, anlatmayı vacip kılmıştır.Yetmişinci vefat yıldönümü vesile kılınarak, Çanakkale ruhuna sahip çıkan, Milli Mücadele aşkına varis olduğunu iddia eden, İstiklal Marşımızdaki her mısraı hücrelerinde yaşayan her kalem sahibini, her program yapımcısını göreve çağırıyoruz. İstiklal Marşımızın on kıtasının açıklamasını, Çanakkale şiirinin anlattığı o eşsiz ruhu başta olmak üzere Safahat'ını, sayfa sayfa, satır satır genç nesillere anlatmak bir vatan borcudur ve topyekun milli bir uyanışın anahtarı olacaktır.İstiklal Marşımızın tamamını buraya alıyorum, lütfen bu on kıtayı her gün baktığımız aynamızın bir köşesine yapıştıralım ve en kısa zamanda ezberleyelim: Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancakSönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!O benimdir, o benim milletimindir ancak!
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:Değmesin ma'bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!Bu ezanlar -ki şehâdetleri dinin temeli-Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım;Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;O zaman yükselerek arşa değer belki başım!
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Ne olur? / 20.06.2025
- "Ben garip eşim garip/ Eşim yoldaşım garip" / 19.06.2025
- “Adana’da Ağustosta bulamadım yazımı Ağrı gibi başı duman kar ararsan işte ben” / 05.06.2025
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025
- Olmuyor hacım olmuyor / 03.06.2025
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- "Ben garip eşim garip/ Eşim yoldaşım garip" / 19.06.2025
- “Adana’da Ağustosta bulamadım yazımı Ağrı gibi başı duman kar ararsan işte ben” / 05.06.2025
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025
- Olmuyor hacım olmuyor / 03.06.2025
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025