Kûfeliler Ubeydullah’ı İmam Hüseyin zannettiler
Kûfe yolculuğu sonunda bazı kaynaklara göre on küsur, bazılarına göre ise on yedi kişi ile şehre girmiştir
03.06.2022 23:50:00





Kûfe yolculuğu sonunda bazı kaynaklara göre on küsur, bazılarına göre ise on yedi kişi ile şehre girmiştir. Ubeydullah şehre yüzünü örtmüş bir hâlde ve başında siyah bir sarık ile girdi.
Kûfeliler tarafından büyük bir coşku ile karşılandı. Ancak bunun sebebi onu Hz. Hüseyin zannetmeleriydi. Zira, Kûfe halkı onun şehirlerine doğru geldiğini haber almış ve bu sebeple de gelişini beklemekteydiler.
Ubeydullah, insanların önünden geçerken onlarla hiç konuşmuyordu.
Buna mukabil, insanlar "Hoş geldin ey Allah'ın Resulü'nün torunu!" demekteydiler.
Hatta, "Seni bize gönderen Allah'a hamd olsun" diyerek onun el ve ayaklarını da öptükleri de rivayet edilmektedir.
Ubeydullah'a eşlik eden Müslim b. Amr geri çekilmelerini, zira gelenin vali Ubeydullah b. Ziyad olduğunu söyledi. Bunun üzerine Kûfeliler büyük bir üzüntü içinde etrafından dağıldılar.
Tıpkı Kûfeliler gibi gelenin İmam Hüseyin (a.s.) olduğunu zanneden Numan b. Beşir konağın kapılarını kapattırarak girmesini engellemek istemiştir. İbn Ziyad, Numan b. Beşir'e, "Uykun uzasın ey kör adam!" diyerek ağız ve burnunu örttüğü tülbendi açınca, Numan b. Beşir onu tanıdı.
Gelenin yeni vali Ubeydullah olduğunu anladığında onu içeri aldırtmıştır.
Halk da "Mercane'nin oğluymuş" diye bağrıştılar ve onu çakıl taşları ile taşladılar.
"Numan b. Beşir, kapıyı açıp İbn-i Ziyad içeri girince, kapıyı halkın yüzüne kapadılar."
Ubeydullah'ın Kûfe'deki icraatları
İbn-i Ziyad'ın Kûfe Valisi olarak ilk icraatı halka yaptığı konuşmadır. Basra'dan ayrılırken meydana gelebilecek bir başkaldırı için halkı uyaran Ubeydullah, Kûfeliler'e de aynı tarz konuşmuştur. Kûfe Mescidi'ndeki konuşması şöyledir:
"Mü'minlerin emiri beni şehrinize vali ve haraç işlerinize memur tayin etti. Bana mazlum olanınıza iyilik etmeyi, yoksullarınızı doyurmayı, devlete itaat edene iyi muamele etmeyi, asi ve fitnecilere karşı sert davranmayı emretti.
Ben burada onun emrini uygulayacak, isteklerini yerine getireceğim. İyiliklerinize karşı müşfik bir baba, itaat edenlerinize karşı bir kardeş gibi davranacağım.
Kılıç ve kırbacım emrimi kabul etmeyen, bana karşı olanların üzerinde olacaktır. Artık herkes dilediğini yapabilir."
"Bana aranızda bulunan yabancıları, mü'minlerin emirinin aradığı kimseleri, aranızda Haruriyye'ye mensup olanları, fitne ve ayrılıkçıları yazıp bildireceksiniz.
Onların isimlerini yazıp verenler kurtulur. İsim yazıp, bildirmeyenler ise iradesinde bulunan hiç kimsenin bize karşı olmayacağı ve isyan etmeyeceği konusunda garanti vereceklerdir.
Kim böyle yapmazsa onun üzerinden himaye kalkar, kanı ve malı bize helal olur. Herhangi birinizin yanında mü'minlerin emirinin aradığı bir kimse bulunur veya onu tanıdığı hâlde bize bildirmezse, o kimse evinin kapısında asılacak, atiyyesi kesilecek ve Uman ez-Zare'ye sürülecektir."
Hikmetler
Ubeydullah'ın bu konuşmasında, aslında şimdiye kadar uygulanan Emevî siyasetinin bir özeti vardır. Halife Yezid'den aldığı emir İmam Hüseyin (a.s.) ve onun temsilcisi olan Müslim b. Akil'in öldürülmesi yönünde olduğu için ilk icraat olarak onlara sahip çıkanlara seslenmiştir.
İbn Ziyad'ın halka hitabında, fitne ve ayrılıkçılar olarak bahsettiği kişiler İmam Hüseyin (a.s.) ve onun adına biat almak için şehirde bulunan Müslim b. Akil'dir.
Bu kişiler müminlerin emirine isyan ederek fitne çıkaran ve bu sebeple aranan kişilerdir. Bunları saklamak ve yanlarında yer almak ise, onların suçlarına ortak olmaktır.
Emevîler yönetime geçtikleri andan itibaren Ehl-i Beyt'e karşı hep aynı söylemi kullanmışlardır. Kendi konumlarını muhafaza için, hak olan Ehl-i Beyt imamları ve aileleri fitne çıkaran olarak gösterilmiştir.
Bu psikolojik baskıya, bir de kan dökmekten çekinmeyen bir vali eklenince halkın sindirilmesi çok kolay olmuştur.
Müslim b. Akil'in öldürülmesi bahsinde işleyeceğimiz gibi, halka yapılan bu sindirme politikası çok işe yarayacak ve İmam Hüseyin (a.s.)'ın temsilcisi ölüme giderken bir tek Kûfeli yanında kalmayacaktır. (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hüseyin eserinden)
Kûfeliler tarafından büyük bir coşku ile karşılandı. Ancak bunun sebebi onu Hz. Hüseyin zannetmeleriydi. Zira, Kûfe halkı onun şehirlerine doğru geldiğini haber almış ve bu sebeple de gelişini beklemekteydiler.
Ubeydullah, insanların önünden geçerken onlarla hiç konuşmuyordu.
Buna mukabil, insanlar "Hoş geldin ey Allah'ın Resulü'nün torunu!" demekteydiler.
Hatta, "Seni bize gönderen Allah'a hamd olsun" diyerek onun el ve ayaklarını da öptükleri de rivayet edilmektedir.
Ubeydullah'a eşlik eden Müslim b. Amr geri çekilmelerini, zira gelenin vali Ubeydullah b. Ziyad olduğunu söyledi. Bunun üzerine Kûfeliler büyük bir üzüntü içinde etrafından dağıldılar.
Tıpkı Kûfeliler gibi gelenin İmam Hüseyin (a.s.) olduğunu zanneden Numan b. Beşir konağın kapılarını kapattırarak girmesini engellemek istemiştir. İbn Ziyad, Numan b. Beşir'e, "Uykun uzasın ey kör adam!" diyerek ağız ve burnunu örttüğü tülbendi açınca, Numan b. Beşir onu tanıdı.
Gelenin yeni vali Ubeydullah olduğunu anladığında onu içeri aldırtmıştır.
Halk da "Mercane'nin oğluymuş" diye bağrıştılar ve onu çakıl taşları ile taşladılar.
"Numan b. Beşir, kapıyı açıp İbn-i Ziyad içeri girince, kapıyı halkın yüzüne kapadılar."
Ubeydullah'ın Kûfe'deki icraatları
İbn-i Ziyad'ın Kûfe Valisi olarak ilk icraatı halka yaptığı konuşmadır. Basra'dan ayrılırken meydana gelebilecek bir başkaldırı için halkı uyaran Ubeydullah, Kûfeliler'e de aynı tarz konuşmuştur. Kûfe Mescidi'ndeki konuşması şöyledir:
"Mü'minlerin emiri beni şehrinize vali ve haraç işlerinize memur tayin etti. Bana mazlum olanınıza iyilik etmeyi, yoksullarınızı doyurmayı, devlete itaat edene iyi muamele etmeyi, asi ve fitnecilere karşı sert davranmayı emretti.
Ben burada onun emrini uygulayacak, isteklerini yerine getireceğim. İyiliklerinize karşı müşfik bir baba, itaat edenlerinize karşı bir kardeş gibi davranacağım.
Kılıç ve kırbacım emrimi kabul etmeyen, bana karşı olanların üzerinde olacaktır. Artık herkes dilediğini yapabilir."
"Bana aranızda bulunan yabancıları, mü'minlerin emirinin aradığı kimseleri, aranızda Haruriyye'ye mensup olanları, fitne ve ayrılıkçıları yazıp bildireceksiniz.
Onların isimlerini yazıp verenler kurtulur. İsim yazıp, bildirmeyenler ise iradesinde bulunan hiç kimsenin bize karşı olmayacağı ve isyan etmeyeceği konusunda garanti vereceklerdir.
Kim böyle yapmazsa onun üzerinden himaye kalkar, kanı ve malı bize helal olur. Herhangi birinizin yanında mü'minlerin emirinin aradığı bir kimse bulunur veya onu tanıdığı hâlde bize bildirmezse, o kimse evinin kapısında asılacak, atiyyesi kesilecek ve Uman ez-Zare'ye sürülecektir."
Hikmetler
Ubeydullah'ın bu konuşmasında, aslında şimdiye kadar uygulanan Emevî siyasetinin bir özeti vardır. Halife Yezid'den aldığı emir İmam Hüseyin (a.s.) ve onun temsilcisi olan Müslim b. Akil'in öldürülmesi yönünde olduğu için ilk icraat olarak onlara sahip çıkanlara seslenmiştir.
İbn Ziyad'ın halka hitabında, fitne ve ayrılıkçılar olarak bahsettiği kişiler İmam Hüseyin (a.s.) ve onun adına biat almak için şehirde bulunan Müslim b. Akil'dir.
Bu kişiler müminlerin emirine isyan ederek fitne çıkaran ve bu sebeple aranan kişilerdir. Bunları saklamak ve yanlarında yer almak ise, onların suçlarına ortak olmaktır.
Emevîler yönetime geçtikleri andan itibaren Ehl-i Beyt'e karşı hep aynı söylemi kullanmışlardır. Kendi konumlarını muhafaza için, hak olan Ehl-i Beyt imamları ve aileleri fitne çıkaran olarak gösterilmiştir.
Bu psikolojik baskıya, bir de kan dökmekten çekinmeyen bir vali eklenince halkın sindirilmesi çok kolay olmuştur.
Müslim b. Akil'in öldürülmesi bahsinde işleyeceğimiz gibi, halka yapılan bu sindirme politikası çok işe yarayacak ve İmam Hüseyin (a.s.)'ın temsilcisi ölüme giderken bir tek Kûfeli yanında kalmayacaktır. (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hüseyin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.