Kulak versek Kur'an'a

Göreceğiz ki, gözümüzde büyüttüğümüz ve bize dağ gibi görünen nice engeller meğer dağ gibi değilmiş, meğer aşılmaz değilmiş.Göreceğiz ki, gelip gönlümüzün tam orta yerine çöreklenen nice gam, nice kasavet kalıcı değilmiş, dağılmaz değilmiş, silinmez değilmiş."Allah kimin gönlünü İslâm'a açmışsa o, Rabbinden bir nûr üzerinde değil midir?" (Zümer: 22)Alemlerin Rabbinden bir nur üzere olanlar yollarını niye şaşırsınlar, izlerini niye kaybetsinler, hayatın karanlık dehlizlerinde niçin bir birlerine toslasınlar, bu nura sahip olanlar için karanlıkların bir anlamı, bir engeli olabilir mi?Sineleri İslam'a açık olanlar ve bu sebeple Allah tarafından bahşedilen bir nur üzerinde olanlar, niçin nara koşsunlar, niçin narın etrafında dolaşsınlar, nurun aydınlığında tam yol ilerlemek varken niçin bir birlerini nara yaksınlar?"Ey inananlar, Allah'tan korkun, O'nun Elçisine inanın ki size rahmetinden iki pay versin, sizin için ışığında yürüyeceğiniz bir nur yaratsın ve sizi bağışlasın. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir." (Hadid: 22)Sinelerimiz İslam'a açık ise ve son elçi son peygamber Hz. Muhammed aleyhisselam'a imanımızda samimi isek, ışığında yürüyeceğimiz bir nura kavuştuk demektir, öyleyse Allah tarafından bahşedilen nurun ışığında yol alanlar hiç yolda kalırlar mı, hiç mazlumun ahını alırlar mı, hiç özlerini gaflete salarlar mı, hiç yetimin yoksulun lokmasına göz koyarlar mı, göz koyanlarla bir ve beraber olurlar mı?Kur'an'a kulak versek, o sağlam kulpa sımsıkı sarılsak bize gösterdiği yüce hedeflerle, yaşadığımız zamanı ve yaşadığımız mekanı cennete dönüştürmemizi temin edecek: "Şüphesiz ki takva sahipleri Rablerinin kendilerine verdiği sevabı almış olarak cennet bahçelerinde ve pınar başlarında bulunacaklardır. Çünkü onlar bundan önce iyilik yapıyorlardı.Onlar geceleyin pek az uyurlardı.Ve seher vakitleri hep istiğfar ederlerdi. Onların mallarında isteyen ve istemeyen yoksullar için bir hak vardı." (Zariyat: 15-19)Böylesine yüce hedeflere erişmek isteyen kitleler, henüz hayatta iken, henüz nefesleri tükenmemişken hep "Muhsinlerden" olmak için koşacaklardır, her zaman ve zeminde güzelliklerin failleri olacaklar, tüm azalarından güzellikler sadır olacaktır, hep güzelliklerin ardı sıra koşan kitlelerin mekanları elbette cennete dönecektir.Hem yüce yaratıcının azametini, hikmetini tefekkür etmek için hem de insanlığın içine düştüğü çıkmazlara çare aramak için uykusunu azaltanlar, gecenin önemli bir dilimini Kur'an'a kulak vermeye ayıranlar ve bolca istiğfar edenler, yapması gerektiği halde yapmadıklarından ötürü, yapmaması gerektiği halde yaptıklarından ötürü gözyaşı dökenler elbette ki karıncayı dahi incitemezler, asla bir cana kıyamazlar, asla kul hakkına el uzatamazlar, asla komşularının dertlerine ilgisiz kalamazlar.Kur'an'a kulak verenler bilirler ki, sahip oldukları mal ve mülkün içinde yetimlerin ve yoksulların da hakları vardır, onların haklarını ayırıp onlara ulaştırmada kılı kırk yarmalıdırlar ve mutlaka onların haklarını ayırıp ulaştırmalıdırlar."Sadakalarınızı, kendilerini Allah yoluna adamış olan fakirlere veriniz. Onlar yeryüzünde gezip dolaşmaya güç yetiremezler. Utangaç olduklarından dolayı, bilmeyenler, onları zengin sanırlar. Oysa sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük yapıp kimseden bir şey de isteyemezler. Ne türden bir iyilik yaparsanız, şüphe yok ki, Allah onu bilir." (Bakara: 273).