Her milletin kendine mahsus bir karakteri ve davranış biçimi vardır. Bu karakter ve davranış biçimi o milletin geçmişinin aynası ve geleceğinin göstergesidir. Bir millet kendi karakter yapısını muhafaza ettiği müddetçe, o milletle başa çıkılması mümkün değildir. Bundan dolayı günümüzdeki en büyük yıkım faaliyetleri inançları ve kültürleri dejenere etme üzerine bina edilmiştir. Misyonerlik faaliyetlerinin esas maksadı da dini olmaktan ziyade siyasi olup, hedeflenen toprakları almaya dönüktür. Topraklarımızı elimizden almak isteyen güçler, milletimizi ayakta tutan kültürümüzün kökenini çok iyi gördükleri için, millet binamızı yıkmak için dini temellere vurmanın gayretini ortaya koymuşlardır. En son haçlı seferi olan dinlerarası diyalog çalışmaları da, işte bu maksadın ürünüdür ve modern bir misyonerliktir.
Kilise hukuku ve literatüründe mission, bir vazifeyi ifa etmek gayesiyle gönderilen delegasyon, daha geniş anlamıyla İncil'i Hıristiyan olmayan kitlelere yaymaktır. Bugün ülkemizin her yerleşim yerinde misyonerlik faaliyetleri yapılmaktadır. Emniyet kayıtlarında bu çalışmalarının ürkütücü çapı belirtilmektedir. AKP iktidarı ile birlikte bu rakamlar çok büyük miktarda artış göstermiştir. AKP döneminde, Türk kimliğinin kimliği bozulmuştur. Tabiri caizse ülkemizin tarihini, kültürünü yeniden kaleme alma çalışmalarının alt yapısı hazırlanmaktadır.
İnançlarını kaybeden milletlerin kültürlerini korumaları mümkün değildir. Kültür, gelenek , görenek bir milletin hafızası anlamına gelir. Kadim milletlerin milli hafızaları o milletlerin uzun ömürlü olmalarını da temin eder. Yaşanan hadiseler ve bu hadiselerden elde edilen dersler tecrübeler artık o milletin kültürü folkloru olmuştur. Şarkısında, türküsünde, ağıtında, atasözünde hep bu dersler vardır. Kültüründen kopan milletler böylece geçmişlerinden de koparlar. Hafızasını kaybetmiş bir insanın haline dönerler. Artık o millet, her türlü tehlikeye açık bir hale gelmiştir.
Prof. Dr. Haydar Baş beyin yıllardan beri altını çizdiği tehlike kapımızı çalmaktadır. "İnsanımıza sen Türk değilsin; seni İslamlaştırarak Türkleştirdiler denecek. Senin kökenin Rum'dur, Ermenidir şudur budur denecek. Dolayısıyla Türkler işgalcidir" denecektir. Maalesef artık bu tabloyu yaygın olarak görmeye başladık.
İşte bu tehlikelerden korunmanın yolu, milletimizin inancını, kültürünü korumanın çalışmasını yapmaktır. Bugün idrak ettiğimiz mübarek üç aylar, dini bütünlüğümüzün pekişeceği bir maneviyat iklimidir. Millet olarak bu feyzli günleri değerlendirdiğimiz takdirde, hem Allah'ın rızasını kazanmış olacağız hem de milli bütünlüğümüz pekişmiş olacak.
Milletimizin üç aylarını kutluyor, istifadelerinin bereketli olmasını diliyorum.
Kilise hukuku ve literatüründe mission, bir vazifeyi ifa etmek gayesiyle gönderilen delegasyon, daha geniş anlamıyla İncil'i Hıristiyan olmayan kitlelere yaymaktır. Bugün ülkemizin her yerleşim yerinde misyonerlik faaliyetleri yapılmaktadır. Emniyet kayıtlarında bu çalışmalarının ürkütücü çapı belirtilmektedir. AKP iktidarı ile birlikte bu rakamlar çok büyük miktarda artış göstermiştir. AKP döneminde, Türk kimliğinin kimliği bozulmuştur. Tabiri caizse ülkemizin tarihini, kültürünü yeniden kaleme alma çalışmalarının alt yapısı hazırlanmaktadır.
İnançlarını kaybeden milletlerin kültürlerini korumaları mümkün değildir. Kültür, gelenek , görenek bir milletin hafızası anlamına gelir. Kadim milletlerin milli hafızaları o milletlerin uzun ömürlü olmalarını da temin eder. Yaşanan hadiseler ve bu hadiselerden elde edilen dersler tecrübeler artık o milletin kültürü folkloru olmuştur. Şarkısında, türküsünde, ağıtında, atasözünde hep bu dersler vardır. Kültüründen kopan milletler böylece geçmişlerinden de koparlar. Hafızasını kaybetmiş bir insanın haline dönerler. Artık o millet, her türlü tehlikeye açık bir hale gelmiştir.
Prof. Dr. Haydar Baş beyin yıllardan beri altını çizdiği tehlike kapımızı çalmaktadır. "İnsanımıza sen Türk değilsin; seni İslamlaştırarak Türkleştirdiler denecek. Senin kökenin Rum'dur, Ermenidir şudur budur denecek. Dolayısıyla Türkler işgalcidir" denecektir. Maalesef artık bu tabloyu yaygın olarak görmeye başladık.
İşte bu tehlikelerden korunmanın yolu, milletimizin inancını, kültürünü korumanın çalışmasını yapmaktır. Bugün idrak ettiğimiz mübarek üç aylar, dini bütünlüğümüzün pekişeceği bir maneviyat iklimidir. Millet olarak bu feyzli günleri değerlendirdiğimiz takdirde, hem Allah'ın rızasını kazanmış olacağız hem de milli bütünlüğümüz pekişmiş olacak.
Milletimizin üç aylarını kutluyor, istifadelerinin bereketli olmasını diliyorum.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Geçmişten geleceğe 23 Nisan: Millî bayramlar ve kimlik inşası / 24.04.2024
- Haydar Baş ve Türkiye'nin dönüşüm yolculuğu / 20.04.2024
- Seçmen eğilimi niçin değişti? / 08.04.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Haydar Baş ve Türkiye'nin dönüşüm yolculuğu / 20.04.2024
- Seçmen eğilimi niçin değişti? / 08.04.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024