Kumpas kuranlar kumpasa düşecektir

Kendi nefsi için istemediğini başkasına reva görenler, başkalarının başına çorap örenler o çorabın başlarına geçmesinden kurutulamazlar.
Başkalarına kumpas kuranlar günün birinde o kumpasa düşmekten asla kurtulamazlar.
Zulme meyledenlerin nasıl ki ateşle yüzleşmeleri muhakkak ve mukadder ise, zalime destek çıkanların da o zalimin zulmüne maruz kalmaları muhakkak ve mukadderdir.
Bu böyledir, tecrübe ile sabittir ve tarihte sayılamayacak kadar örnekler gelip geçmiştir ama insanoğlu bu konuda da gaflete düşmekten bir türlü kurtulamamıştır.
Mevcut iktidar kadrosu on yıl boyunca beraber yürüdükleri yol arkadaşları şimdi paralel ilan ettikleri cemaatin nasıl kumpasa düştüğüne birinci elden şahitler.
Hatırlayalım; iktidar sözcüsü on yıllık yol arkadaşlarını bu ülkenin Milli Ordusuna kumpas kurmakla suçladı ve gidiş o gidiş, aradaki çatlaklar uçurumlara dönüşerek devam etti.
Aslında hem Milli Orduya hem de bu millete kumpas kurmakta ikisi de ortak idiler, yıllarca kumpasa devam ettiler ve her nedense bu kumpasın bir gün kendi ayaklarına dolaşacağını akıl edemediler.
Siyasi kanat diğerlerini "paralelci ve kumpasçı" olarak suçlayıp el-aleme ifşa ederek suç ortaklığından kurtulacağını zannetti ama olmadı
Kumpas kurmuşsanız kumpasa düşmekten asla kurtulamazsınız.
Bir ilkokul öğrencisi bile rahatlıkla idrak eder ki, bir ülkede bazı kurum ve kuruluşlara, bazı hassas değerlere bazı guruplar tarafından çeşitli kumpaslar kurulmuşsa bu kesinlikle siyasi iktidardan habersiz ve desteksiz mümkün olamaz.
Hem beraber yürüyorsunuz bütün yolları, yağan yağmurlarda beraber ıslanıyorsunuz hem de biriniz bir kumpas kuruyor diğeriniz haberdar olamıyor gelişmelerden.
Olacak şey değil.
İki seneyi aşkın bir süreden beri "seni kumpasçı seni, seni paralelci seni" diyerek çalıp dolandırdığın eski ortak açıktır ki kendi kumpasının bedelini ödüyor, ya siz, ya sizin ki?
Nasıl ki her zalim kendi zulmünün bedelini kendi öderse, her kumpasçı da kendi kumpasının bedelini kendisi ödeyecektir.
İktidar koltuğuna oturma uğruna ve koltuk ömrünü biraz daha uzatma uğruna küresel eşkıyaların bütün planlarına "evet" demenin bedeli her halde ödenecektir. 
Başyazarımız Muharrem Bayraktar'ın 28 Mayıs 16 tarihli yazısından anlaşıldığına göre bu millete ve değerlerine kumpas kuranların kumpasa düşmeleri hayli yakındır:
"? Dün, ABD orijinli iki farklı haber ve fotoğraf düştü önümüze.
Birincisinde Reza Zarrab'ın ABD'de yargılanma sürecini başlatan savcı Bharara, mahkemeye sunduğu ek iddianamede Türkiye'deki rüşvet ve bağış ilişkilerine dair önemli belgeler aktardı. Bu belgelerden Zarrab'ın,  eski bakanlar Zafer Çağlayan, Muammer Gülen, Egemen Bağış ve hükümetin büyük bir aşkla koruduğu Halk Bankası Eski Genel Müdürü Süleyman Aslan'a verdiği milyonlarca dolarlık rüşvete dair belgeler sundu.
19 Mayıs'ta ise Emine Erdoğan'ın kurduğu Togem-Der'e tam 150 kez para yatırdığına dair bilgiler sızdırıldı ABD tarafından.
Hatta ABD'den, Zarrab'ın cep telefonundan çıkan milyonlarca doların fotoğrafı da servis edildi.
Mesaj çok ama çok net:
İpiniz elimizde. Bundan sonra bu ipi yavaşça daraltacağız.
İkinci fotoğraf ise Suriye'den geldi. IŞİD'e karşı Rakka'da birlikte operasyon yapacak olan ABD ve PYD güçleri yan yana idiler. Türkiye'nin "terörist dediği" PYD unsurları ABD askerleri ile omuz omuza savaşa gidiyordu.
Yani Türkiye'nin dış politikalarının Ortadoğu'da, iflasın ötesinde hezimete uğradığını ilan ediyordu bu fotoğraf?"