Küresel tefeciler bayram ediyor

Küresel tefecilerin bu bayram etme tarihlerini siz daha eskiye, mesela Menderes dönemine kadar götürebilirsiniz ama son on dört yılda yaşanan küresel talanı bu ülke hiçbir zaman yaşamamış.
Mevcut iktidarın on dört yılının sonundan geriye doğru baktığımızda Sayın Erdoğan'ın, muhtar bile seçilemediği 2002 seçimlerinin ardından neden Batı başkentlerinde kırmızı halılarla, neden devlet başkanı merasimleri ile karşılandığını şimdi daha iyi anlıyoruz.
Meğerse Türkiye'deki hacılar-hocalar "bizim parti kazandı" diye naralar atarlarken, küresel tefeciler de "bize bayram yaşatacak olan bizim adam kazandı" diye naralar atıyorlarmış.
Kimlerin boşu boşuna ve kimlerin dolusuna nara attıkları on dört yılın sonunda gün gibi ortaya çıktı.
Küresel tefeciler o gün bugündür aralıksız bayram üstüne bayram yaşıyorlar, bu ülkenin kaynakları üzerinden çuval üstüne çuval, kasa üstüne kasa dolduruyorlar ve bizler de ne yazık ki soframızdan, lokmamızdan, çocuğumuzun simit parasından keserek onlara para yetiştirmek için canımız çıkıyor.
Sayın hacım, muhterem hocam! Şimdi anladın mı kim kazanmış, kimin adamı kazanmış, senin alkışladıkların kimlerin adamlarıymış?
Yüzlerce kamu kurum ve kuruluşlarının, binlerce maden ruhsatının küresel tefecilere peşkeş çekilmiş olmasını hacımız hocamız çoktan sineye çektiler de lütfen şu trafik sigortasındaki fahiş artışı, emsali görülmemiş soygunu birisi çıksın bana izah etsin.
Bu sahada çalışma yapan araştırmacılar sigorta şirketlerinin yüzde doksanına yakını yabancıların elinde diyorlar.
Geçen yıl 250 liraya yaptırılan trafik sigortası bu yıl tam 630 liraya yükselmiş.
Şairin dediği gibi "kurt yapmaz bu taksimi kuzulara şah olsa"?
Ey on dört seneden beri bu ülkeyi yöneten kadro! Bir yıl içinde siz hangi iş sahalarını açtınız, hangi gelir sahibinin gelirini bu oranda artırdınız ki, en pahalı yakıtın kullanıldığı bu ülkede vatandaşın zar-zor bindiği arabasının sigortasını iki yüz elliden, altı yüz otuza çıkardınız, çıkmasına göz yumdunuz?
Bu durum, kendi halkını küresel tefecilere soydurmak değil de nedir?
Siz hangi hakla, hangi yetki ile bu soyguna zemin hazırladınız ve şimdi de yüzünüz dahi kızarmadan milletin inim inim inlemesini fildişi kulelerinizden seyrediyorsunuz?
Ya siz, ey on dört seneden beri küresel tefecilerle alkış yarışına girenler! Farkında mısınız, bu iktidarı alkışlamakta kim kazançlı çıktı, siz mi, bu ülke mi yoksa küresel tefeciler mi?
Alkışlamaktan, hala alkışlamaktan vakit bulabilirseniz eğer, şu ayetler üzerinde düşünmenizi tavsiye ederiz:
"Şimdi Rabbinizden size, bu ilâhî kitap vasıtasıyla anlama ve kavrama kabiliyetleri verilmiştir. O halde kim görmek isterse, kendi lehine, kim de körlüğü tercih ederse, kendi aleyhine davranmış olur. Kalbi katılaşmış olanlara de ki: "Ben sizin üzerinize bekçi değilim." (En'am: 104).
"Sana karşı çıkanlar, hiç yeryüzünde dolaşmadılar mı? Zira dolaşsalardı, onların başına gelenleri görerek, düşünebilen kalpleri ve işitebilen kulakları olurdu. Ama gerçek şu ki, onlarda kör olan gözler değil, kör olan göğüslerdeki kalplerdir. Yani asıl felaket, kalp gözünün kör olmasıdır. Çünkü insana gerçekleri gösterecek olan odur." (Hac: 46).


"Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin. İçinizden kim onları dost edinirse, işte onlar, zalimlerin ta kendileridir. De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, mensup olduğunuz oymak ve kabile, kazanıp biriktirdiğiniz mallar, kötüye gitmesinden kaygılandığınız ticaret, hoşlandığınız konutlar size göre, Allah'tan ve O'nun elçisinden ve O'nun yolunda savaşmaktan daha sevimli ise, artık Allah buyruğunu getirinceye kadar, yani dünya ve ahirette başınıza bir bela gelinceye kadar bekleyin. Şüphesiz ki, Allah kendi yasalarını çiğneyenleri asla doğru yola iletmez." (Tevbe: 23-24).