Türkiye'de yaklaşık olarak 200 milyon kanatlı var Alınan bilgilere göre ülkemizde 200 milyon kadar kafes hayvanı mevcuttur. Onların arasından yaklaşık olarak 40 milyonu açıkta köy evlerin avlularında bulunmaktadır. Açıkta bulunan bu kanatlıların herhangi bir kontrolü veya bakımı yapılmamaktadır. Hijyen kuralları o bölgelerde pek geçerli değildir. Onun için oralarda hastalığın yayılması bu şartlarda takip edilemez durumdadır. Ancak köylülerin yaşam tarzları yüzyıllarca böyle devam etmiş ve etmektedir. Bu yaşam tarzında sadece alışkanlık değil ve fakat bazı ekonomik kurallar da geçerli olmaktadır. Köylerce halkımızın; A -Protein ihtiyaçları genellikle kanatlı hayvan etlerinden ve onların yumurtalarından karşılanmaktadır. B - Pazarlarda tavuk ve yumurta satarak ihtiyaçlarını karşılamaktadırlar, C - Bizim geleneksel köy hayatında tavuksuz ve yumurtasız veya hayvansız genelde düşünülemez bile. D - Büyük hayvanları olan koyun-keçi-inek ve diğer dört ayaklı memeli hayvanlar da genellikle köy hayatının bir parçasıdır. Bunların çıkarılması veya eksilmesi köylerimizi büyük çapta zedeleyebilir ve ekonomik kayıplara uğratabilir. Batıdaki nüfusun tarım kısmında olan kısımları yaklaşık ollara % 3-5 kadardır. Onlara yapılan devlet yardımları çok yüksek boyuttadır. Bizdeki tarım kısmındaki nüfus oranımız ise yaklaşık olarak % 35-40 civarındadır. Zaten bazı AB kurallarına uyum göstermek gayesiyle alınan bazı tedbirler köylerimizi zor durumda bırakmıştır. Şu anda da bu tavukçuk itlafı ve yeni kurallar, eğer onlara karşı diğer bazı yardımcı unsurlar ve telafi edici etkenler ortaya konulmazsa, kırsal bölgedeki insanlarımızın ters yönde etkilenmeleri çok fazla olacaktır. Bunun çaresine yöneticilerimizin bir an önce bakmaları gerekmektedir! Kısacası sadece entegre sistemlere dönük düşünceler yetersizdir. Kırsal tavukçuluğun yasaklanması uygulanan bölgelere de bazı uygun alternatif imkanların sağlanması gerekir. Aksi takdirde önce kırsal bölgelerdeki nüfusumuz, sonra da tüm Türkiye'nin yaşam tarzı ve ekonomisi bu durumdan negatif etkilenecektir. Bu durumlar da sorumlularımız için hiç arzu edilen bir durum değildir! İnsanlarda ve memelilerde görülen virüs tipleri Şu ana kadar yapılan tespitlerde tahmini olarak 6 virüs tipinin görüldüğü iddia edilmektedir. Bunların arasında ise H-5/N-1 tipi en tehlikelisi sayılmaktadır. Ancak mutasyonların devam ettiği düşünülürse daha çok yeni tiplerinin öne çıkması mümkün olabilir! Ancak memelilerde yapı farkları mevcuttur. Bu yapı farkları özellikle Mükoza epitellerinde dikkat çekmektedir. Memelilerin Mükoza epitellerinin reseptörleri (Kanatlı hayvandan farklı oldukları için) virüslerin bunlara (çengel atması) yapışması genelde mümkün olmamaktadır. Onun için memelilerin virüsten hastalanmaları, buna uygun bir mutasyona uğramadan mümkün görülmemektedir. Ancak Güneydoğu Asya'da yakın temas halindeki (bazı yerlerde adeta birlikte yaşayan) domuzlarla insanların, gribal enfeksiyonlarının birbirine geçtiği dikkat çekmiş bulunmaktadır. Böylece hasta domuz, hasta insan, gribal enfeksiyonları önce domuzlara geçme ve ondan sonra da mutasyonlu virüsün insana sirayet etme durumları mevcuttur. Bu tür virüs ise insanlara da kolaylıkla geçebilmektedir. Bunların en tehlikelisi şimdilik H-5 / N-1 sayılmaktadır. Ancak bu durumun spekülasyonlara maledilmemesi gerekmektedir. Çünkü şu anda Türkiye'deki virüs tipinde bu tür özellikler görülmemiştir. Her virüs memeli epitele tutunamaz ve vücutta kalıp gelişemez.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006