Allah(C.C.)'ın sevgilisi Hz. Muhammed (S.A.V.) Efendimiz bu ölçüyü getirdi. Birbirinize suizanla bakmayacaksınız. Hüsn-ü zanla bakacaksınız. Bunun bir çok misali var O'nun hayatında. Daha önce de misal vermiştim; sahabesi ile birlikte Allah(C.C.)'ın Sevgilisi bir gün yürüyor. Ölmüş bir köpek leşine rastlıyorlar. Sahabe:"Ya Resulallah! Ne kadar kötü kokuyor! diyor. Bakınız o kerih kokuda Allah(C.C.)'ın Sevgilisi neyi görüyor? "Ne kadar da güzel dişleri var değil mi?" diyor. Neresi güzelse, onu görüyor. Bu ne büyük bir ölçü! İnsanlığın bugün muhtaç olduğu ölçü bana sorarsanız budur.Bizim mühitimizde Osman Efendi diye çok muhterem bir zat vardı.Birgün Ak Camii'de namazı kıldıktan sonra çıkıp etrafını şöyle temaşa etmeye başladı."Kurban olayım Allah'ıma. Ne kadar güzel insanlar yarattın!" dedi. Başladı oradaki insanların tamamını medh-ü sena etmeye. Hemen muhiplerinden bir tanesi yanına yaklaştı; "Efendim sen de çok mübalağa ediyorsun. Bunlar yalan konuşurlar. Adam vururlar. Sen bilmez misin?" dedi.- Benim o zaman hatırıma, Allah(C.C.) Hz. Adem'i yaratacağı zaman meleklere, "Ben Adem'i halk edeceğim" dediğinde meleklerin, "Bunlar kan dökecekler, fitne çıkartacaklar, niye yaratıyorsun?" demesi gerçeği geldi.-Osman Efendi cevaben: "Maharet bu kötüyü sevmektir. İyiyi, güzeli herkes sever" buyurdu.Bu ölçüyü nereden aldı? Allah(C.C.)'ın Sevgilisinden, Bir ölü köpekte bile sen güzel bir taraf görürsen, insanlarda nasıl güzel şeyler göremezsin?Çünkü Allah(C.C.) o insanları en güzel bir şekilde yaratmış: "İncire, zeytine, Sina dağına ve şu emîn beldeye yemin ederim ki, biz insanı en güzel biçimde yarattık..."(Tin, 95/1-4). Bu inceliği,bu zearafeti, bu nezaketi Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) açıkça ortaya koyuyor. Bunu da rahmet ve merhametle sergiliyor hem de, sade bir tarzla da değil.O merhamet timsalidirResulüllah ilk defa Taif'e hicret etmişlerdir. Bir vazifesi vardır. İnsanlığı irşad etmek, insanlığa Hakk'ı tebliğ etmek. Taif halkına: "Ey Taif halkı! Sizi, eşi ve benzeri olmayan Allah(C.C.)'a iman etmeye davet ediyorum. Kendi ellerinizle yaptığınız putlarla uğraşmayın. Bunların size faydası yoktur" der. Taifliler:"Vay! Sen bizim atalarımızın bize emanet ettiği dine böyle nasıl dil uzatabilirsin?" diyerek O'nu taşa tuttular. Kendileri de taşlamıyorlar. Çoluk çocuğa topluyorlar, onların eline taş veriyorlar. Allah(C.C.)'ın Sevgilisini taşlatıyorlar.Öyle ki, diz kapaklarından aşağıya o mübarek insan kan revan içerisinde kalıyor. Taif'te hurmalıkların altına geliyor. Hz.Cebrail yaklaşıyor; "Ya Resulallah! Dile! Rabbin şu iki dağı birbirine kavuştursun. Taif halkını helak etsin!" diyor. Ama o rahmet peygamberine bakın! "Ben alemlere rahmet olarak gönderildim ya Cebrail!" buyuruyor ve şu duayı yapıyor: "Ey Rabbim! Bu kavim Seni ve Beni tanımıyor. Cehaletinden böyle yapıyor. Onlara hidayet nasip eyle!" (Tecrid-i Sarih Tercümesi, IX, 31-32).