Mal toplayan ve onu durmadan sayanların vay haline!

Bugün İslamcı diye bilinen bir takım partiler, cemaat ve tarikatlar, saf İslam inanç ve ibadet boyutuyla değil de daha çok yollu yolsuz, usulüne uygun ya da usulsüz şekillerle paralar, şirketler, holdingler, bankalar, ayakkabı kutuları, para kasaları, para sayma makinaları ve siyasi güç ile anılır oldular. Yani toplum üzerinde ekonomik ve siyasi güç ile baskı kurmaya başladılar. Halbuki Hz. Muhammed (sav) ve dört halife dönemlerinde ekonomik zenginlik ve siyasi güç gibi iki temel unsura dayalı bir hâkimiyet kurma savaşı yoktu. Tam tersine tamamen yardımlaşma, paylaşma, kardeşlik, iyilik, rahmet, şefkat, iman, ibadet gibi saf, temiz insanî ve İslamî değerler hâkimdi. Dünya tarihini incelediğimizde şöyle bir akış seyriyle karşılaşıyoruz. Allah'ın gönderdiği Hak dinler zamanla bozulunca o dinler, materyalist ve dünyevî bir kimliğe dönüşüyor ve toplumları için kurtarıcı, yardımcı, iyilikçi bir umut kaynağı olmaktan çıkıyor; baskıcı, sömürücü, ezici, zalim bir yapıya dönüşüyor.Mesela Eski Babil'de tapınaklar bankacılık ve diğer malî işleri yürüten birer kuruma dönüşmüşler. Halka uyduruk dinler dayatmışlar, inandırmışlar ve inançlarını sömürerek gariban halktan armağanlar, bağışlar toplamaya başlamışlar. Ayrıca halk, paralarını, değerli eşyalarını, taş ve madenlerini bu kutsal tapınaklarda saklamaya teşvik ediliyormuş. İnanç ve ibadet yeri olması gereken tapınaklar, âdeta bankaya, ticarethaneye, mal yığma yerine dönüşmüş. Mesela Güneydoğu Anadolu'da bulunan toprak tabletlerin bazılarının üstünde Künyeform yazıyla yazılmış senetler bulunmuş. Bunlardan birinde güneş tanrısı rahibesi olan Varandenlil'in kızı Amatşamaş'dan Adrarimeni'nin oğlu Masşamas'ın iki şekel gümüş ödünç aldığı yazılıdır. Senette: "Masşamas güneş tanrısına faiz ödeyecektir. Harman zamanında borç aldığı para ile faizini tapınağa geri verecektir" yazılıdır. Parayı tanrıya geri vermemek büyük günah sayılırdı. (Halikarnas Balıkçısı, Merhaba Anadolu, s.39)Efes'teki Artemis tapınağı da zamanla bankaya dönüşmüş. Hristiyanlık gelince bu paganist inanç, din ve tapınaklar soyulup yağma edildi. Yani gerçek din, inanç ve dini sömürü aracı haline getirenlere, dünyalık para pul işlerine dönüştürenlere, maddi çıkar aracı kurum haline getirenlere bir tepki olarak doğuyordu. Ancak gerçek hak din olarak doğan Hristiyanlık zamanla tahrif oldu, bozuldu ve bu sefer Kilise para toplamaya, halkı soymaya, ekonomik kaynakları ve toprakları ele geçirmeye başlayınca yani aslî işlevini kaybedince yerine hak din olarak İslam geldi. İslam da Hz. Muhammed ve dört halife döneminde asıl işlevine uygun olarak varlığını korudu. Ama son zamanlarda genellikle Amerika'ya, Batıya bağımlı olarak ortaya çıkan bir takım İslamcı siyasi yapılar, cemaat ve tarikatlar İslam'ı para toplama ve yığma aracı, ticari, maddi bir kuruma dönüştürmeye başladılar. Evlerinin odalarını kitap raflarıyla donatacaklarına ayakkabı kutularında paralar yığmaya başladılar. Seccadelerinin üstünde Kâbe resmi olması gerekirken dolar resmi görülmeye başladı. Kıblelerinin yönü Mekke'ye olması gerekirken Vaşington'a dönmeye başladı. Zikirmatik kullanacaklarına paramatik kullanmaya başladılar. Bol bol iyilik, yardım, hizmet, ibadet yapıp Allah'ın adını ve hayrı sayacaklarına para saymaya, para makinasıyla saymaya başladılar.Halbuki Kur'an şöyle diyordu: "Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay hâline!" (Hümeze, 2)"Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, muhakkak ki karınlarını ateşle doldurmuş olurlar ve cehennemi boylarlar." (Nisa, 10)Kıyamete kadar yeni bir din gelmeyeceğine göre Müslümanların Hak din olan İslam'ın özüne, esasına dönerek bir arınma hareketi başlatması gerekiyor. Amerikan vesayetine bağlı olarak emperyalist amaçlara hizmet etsin diye, Türk varlığını yok etsin diye ortaya çıkarılmış uyduruk İslamcı yapı, cemaat ve tarikatlar hızla tasfiye edilmelidir. Bunların yerine Kur'an'a, hadislere ve sahih geleneğe bağlı saf, temiz, has İslam imanı ve yaşama biçimi ikame edilmelidir. Bunu yapacak olan da öncelikle temiz kalpli, iyi niyetli, saf Müslüman Türk ahalidir. Müslüman Türk ahali, bu kirli, materyalist, soyguncu, çıkarcı, küflü mağaraları hızla terk edip temiz İslam havasına ve bol ışıklı iman güneşine çıkarak özgürleşmelidir. Amerika üretimi yapay Ilımlı ve diyalogcu İslam'ı bırakıp, gerçek din olan Kur'an ve Hz. Muhammed İslam'ına dönmelidir. Kemirgenlerin mağaralarında çürüyüp gideceklerine saf, has, halis, gerçek İslam'ın temiz ve özgür havasında yeniden hayat bulsunlar. Zaman, Müslümanların hak din olan gerçek İslam'la özgürleşme mücadelesi zamanıdır.