OHAL 5. kez üç ay daha uzatıldı. Zihnimize takılan soru şu: OHAL rejimi olağan hale mi geldi? 15 Temmuz darbe girişimi sonrası başlayan OHAL, 19 Ekim'den itibaren 3 ay daha uzayacak. Uzaya uzaya üçer aylık taksitlerle müebbete dönüşen rejim nedeniyle insan hakları da, süresiz askıda kalacak anlaşılan. Başbakan, mecburiyetten uzatıyoruz, diyor.
Hal olağanüstü de olsa bir hukuku, bir sınırı vardır; uluslararası hukukun yüklediği sorumluluklar ve olağanüstü hali gerektiren şartların dışına çıkılmaması, OHAL'in otoriter ve keyfi uygulamalara dönüşmesinin manileridir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, OHAL sürecinde hayat hakkının askıya alınamayacağı, bu hakka dokunulamayacağını; işkence yapılamayacağını; kanunsuz suç ve ceza uygulanamayacağını hükme bağlarken (madde:15), Anayasamızın da 15. maddesinde benzer düzenleme vardır.
Peki, bu sınırların aşılıp aşılmadığı nasıl denetlenecektir?
Yargı yoluyla. Ancak yargı yoluna gitmeden TBMM OHAL Komisyonu'na başvurulacaktır. Olumlu sonuç alamadığınız takdirde yargı yoluna başvurulabilir. Son kapı Anayasa Mahkemesi'dir. Buraya "bireysel başvuru"da bulunma, bir anayasal haktır.
İç hukuk yollarını tüketmenize rağmen olumlu sonuç alamamışsanız, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi son adrestir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir hak ihlâli tespit ederse, yargılamanın yenilenmesini, Türkiye'de sizi mahkûm eden ya da davanızı reddetmiş olan mahkemeden isteyebilirsiniz.
Bir önemli konu da, OHAL ilanına yönelik kararların yargısal denetimidir. OHAL ilanı bir Bakanlar Kurulu kararıdır ve Anayasa'nın 125. maddesine göre idarenin her türlü eylem ve işlemleri bir iptal davasına konu edilebilir. Bu tür dava Danıştay'da açılabilirse de OHAL ilan kararı kısa zamanda TBMM'nin onayına sunulduğundan artık ortada bir yasama işlemi yani kanun vardır. Olağan durumlarda yasaların anayasaya uygunluğunu Anayasa Mahkemesi denetler. OHAL sürecinde ise bu yol kapalıdır; Anayasa Mahkemesi'nde iptal davası açılamaz.
Ancak OHAL ilanı ile bağlantılı işlemler nedeniyle hak ihlâli varsa, yukarıda değindiğimiz gibi, Anayasa Mahkemesine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar başvuru yolu açıktır.
Netice olarak;
OHAL ilan eden bir ülkenin bir an önce olağan hale dönmesi, uluslararası yükümlülüklerinden birini oluşturmaktadır. Bu nedenle amaç OHAL ilan edilen sürenin olabildiğince kısa tutulması olmalıdır.
Demokrasiyi ortadan kaldırmayı hedefleyen ve yoğun insan hakları ihlâllerine yol açan darbe teşebbüsleri ancak hak ve özgürlüklere azami ölçüde saygı gösterilmesi ile kalıcı olarak engellenebilecektir. Bu nedenle, çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerin (KHK) hem uluslararası insan haklarına uygun olması, hem de OHAL süresi sonunda yürürlükten kaldırılması büyük önem taşımaktadır.
Olağanlaştırılmaması gereken Olağanüstü Hal bir istisna durumudur; zorunluluk varsa başvurulmalıdır.
Hal olağanüstü de olsa bir hukuku, bir sınırı vardır; uluslararası hukukun yüklediği sorumluluklar ve olağanüstü hali gerektiren şartların dışına çıkılmaması, OHAL'in otoriter ve keyfi uygulamalara dönüşmesinin manileridir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, OHAL sürecinde hayat hakkının askıya alınamayacağı, bu hakka dokunulamayacağını; işkence yapılamayacağını; kanunsuz suç ve ceza uygulanamayacağını hükme bağlarken (madde:15), Anayasamızın da 15. maddesinde benzer düzenleme vardır.
Peki, bu sınırların aşılıp aşılmadığı nasıl denetlenecektir?
Yargı yoluyla. Ancak yargı yoluna gitmeden TBMM OHAL Komisyonu'na başvurulacaktır. Olumlu sonuç alamadığınız takdirde yargı yoluna başvurulabilir. Son kapı Anayasa Mahkemesi'dir. Buraya "bireysel başvuru"da bulunma, bir anayasal haktır.
İç hukuk yollarını tüketmenize rağmen olumlu sonuç alamamışsanız, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi son adrestir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir hak ihlâli tespit ederse, yargılamanın yenilenmesini, Türkiye'de sizi mahkûm eden ya da davanızı reddetmiş olan mahkemeden isteyebilirsiniz.
Bir önemli konu da, OHAL ilanına yönelik kararların yargısal denetimidir. OHAL ilanı bir Bakanlar Kurulu kararıdır ve Anayasa'nın 125. maddesine göre idarenin her türlü eylem ve işlemleri bir iptal davasına konu edilebilir. Bu tür dava Danıştay'da açılabilirse de OHAL ilan kararı kısa zamanda TBMM'nin onayına sunulduğundan artık ortada bir yasama işlemi yani kanun vardır. Olağan durumlarda yasaların anayasaya uygunluğunu Anayasa Mahkemesi denetler. OHAL sürecinde ise bu yol kapalıdır; Anayasa Mahkemesi'nde iptal davası açılamaz.
Ancak OHAL ilanı ile bağlantılı işlemler nedeniyle hak ihlâli varsa, yukarıda değindiğimiz gibi, Anayasa Mahkemesine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar başvuru yolu açıktır.
Netice olarak;
OHAL ilan eden bir ülkenin bir an önce olağan hale dönmesi, uluslararası yükümlülüklerinden birini oluşturmaktadır. Bu nedenle amaç OHAL ilan edilen sürenin olabildiğince kısa tutulması olmalıdır.
Demokrasiyi ortadan kaldırmayı hedefleyen ve yoğun insan hakları ihlâllerine yol açan darbe teşebbüsleri ancak hak ve özgürlüklere azami ölçüde saygı gösterilmesi ile kalıcı olarak engellenebilecektir. Bu nedenle, çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerin (KHK) hem uluslararası insan haklarına uygun olması, hem de OHAL süresi sonunda yürürlükten kaldırılması büyük önem taşımaktadır.
Olağanlaştırılmaması gereken Olağanüstü Hal bir istisna durumudur; zorunluluk varsa başvurulmalıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023