Uzanlar'ın içi boşaltılmış şirketlerine el koyan devlet, bundan sonra bu şirketlerde çalışan 40 bin kişinin maaşını ve kıdem tazminatını ödeyecek. Yetkillier farklı açıklamalarda bulunsalar da, kanunlar elvermese de, Telsim şirketinin Motorola ve Nokia firmalarına borcu olan 2 milyar doları ödeyecek. Hükümetin uluslararası ilişkileri böyle bir mecburiyet gerektiriyor. Star TV'nin, Star gazetesinin bağlı yayın organlarının zararını ödeyecek. Çimento fabrikalarının zararını ödeyecek. Fatura büyüyecek... Sonunda bütün bu paralar benim cebimden, sizin cebinizden, halkın cebinden çıkacak. Yani hortumun boyutu artacak, artacak, artacak, tepe olacak, dağ olacak!
77 milyar dolar... Bu rakam, Türkiye'nin iç ve dış borcunun dörtte birinden fazla... Erdoğan, hortumlanan paraların geri getirileceğini söyledi. Acaba?
Hortumlanan paralar suyunu çekti
Aralık 2003'te çıkan 'hortum yasası' BDDK'ya hortumlanan paraların geri getirilmesi için epey yetki tanıyor. Ancak! Ortada bir sorun var. Hortumlanan paraların önemli bir bölümü suyunu çekti. Bu şuna benziyor. Adamın biri bankayı soyuyor, mesela, 200 milyar çalıyor. Bir ay içinde bu parayı kumarhanelerde, meyhanelerde ezip ezip yiyor ve sonra da yakalanıyor. Bu insana ne yapılabilir ki? Cezaevine atmaktan başka...
Hortumcuların bir bölümü böyle. Kimler mesela? Ali Balkaner, Yahya Murat Demirel, Korkmaz Yiğit, Kamuran Çörtük... Bir de bu hortumcuları içeri tıkabilecek bir yasa da yok. Böyle bir yasa olsa hatta, idam sehpasına götüren bir yasa olsa, belki bunlardan çaldıkları geri alınabilir...
Ödeme planı bile sunmamışlar
Aşağıda ismi geçen hortumcular, vatandaşın cebinden çaldıkları paraları geri ödemek için 'ödeme planı' sunmaya tenezzül etmeyen zevatın listesini ihtiva ediyor. Bu şahısların çaldıklarının miktarı, 8 milyar 35 milyon dolar...
İsim isim hortumcular şunlar...
Korkmaz Yiğit
Banka: Bank Ekspres
Zarar: 434 milyon dolar
Ödeme planı: Yok
Cavit Çağlar
Banka: İnterbank
Zarar: 1 milyar 170 milyon dolar
Ödeme planı: Yok
Yavuz Zeytinoğlu
Banka: Esbank
Zarar: 1 milyar 113 milyon dolar
Ödeme planı: Yok
Murat Demirel
Banka: Egebank
Zarar: 1 milyar 219 milyon dolar
Ödeme planı: Yok
Hayyam Garipoğlu
Banka: Sümerbank
Zarar: 496 milyon dolar
Ödeme planı: Yok
Ali Balkaner
Banka: Yurtbank
Zarar: 656 milyon dolar
Ödeme planı: Yok
Erol Aksoy
Banka: İktisat Bankası
Zarar: 1 milyar 953 milyon $
Ödeme planı: Yok
Kamuran Çörtük
Banka: Bayındırbank
Zarar: 115 milyon dolar
Ödeme planı: Yok
Halis Toprak
Banka: Toprakbank
Zarar: 879 milyon dolar
Ödeme planı: Yok
Ödeme planı
yapanlar da var
Milletin cebinden aşırıp, şirketlerine aktaran kimileri de ödeme konusunda iyi niyet beyan etmişler. Bunların çaldıklarının yekünü de 5 milyar 855 milyon dolar tutuyor. Burada verilen isimlerin çaldıklarının miktarı 13 milyar 890 milyon dolar. Uzanların faturası 6.5 milyar dolar. Batan diğer 8 bankanın yol açtığı tahribat ise yaklaşık 7 milyar dolar. Toplamda 27.5 milyar dolar ediyor. 49.5 milyar doları kimin çaldığı ise tam olarak bilinmiyor.
Selçuk Yaşar
Banka: Yaşarbank
Zarar: 1 milyar 148 milyon dolar
Ödeme planı: Yapıldı
Mahmut Ceylan
Banka: Bank Kapital
Zarar: 392 milyon dolar
Ödeme planı: Yapıldı
Dinç Bilgin
Banka: Etibank
Zarar: 697 milyon dolar
Ödeme planı: Ön protokol var plan açıklanmadı
M. Emin Karamehmet
Banka: Pamukbank
Zarar: 3 milyar 618 milyon dolar
Ödeme planı: Yapıldı
Tüh sizin gazeteciliğinize!Türkiye'de "ahlak dışı" basın Avrupa Birliği sevdası uğruna Türk milletini dönüştürme operasyonuna başladı. MANTIK ŞU: AB'de ne varsa, Türkiye'de de o olacak. Ama Alman'ın Mercedes'i, BMW'si, İtalya'nın Ferrari'si gibi özgün markalar Türkiye'de üretilmeyecek. Her türlü ahlaksızlık gelecek ama asla bilimsel çalışma misyonu gelmeyecek!
10 yıldır süren operasyon
Aslında bu operasyon Televole tarzı programlarla yaklaşık 10 yıl önce başlatılmıştı. Ancak 2003 ve 2004'te operasyonun boyutu genişledi ve Popstar, Biri Bizi Gözetliyor türü programlarla Türk Halkı "gerçekler dünyasından kopartılıp hayal alemine taşındı." Ayrıca AB'nin Türkiye'ye müzakere tarihini verilip verilmeyeceğini görüşeceği Aralık 2004 yaklaştıkça, hem misyonerlik faaliyetlerinde bir artış görünmeye başladı, hem de "uyuşturucu programların" sayısı patladı.
Devletin operasyonu mu?
Hürriyet gazetesi bizzat sahibi Aydın Doğan tarafından "devletin gazetesi" olarak ilan edilmişti. Bir başka deyişle, derin devletin ve askerin gazetesi. 28 Şubat sürecinde bu rolü etkin bir biçimde oynamıştı Hürriyet.
O zaman şu soru akla geliyor. Devlet, "milletin ahlakını bozmak, her türlü sapıklığa vize vermek için" harekete mi geçti? Bir başka deyişle, devlet milletin ahlaki değerlerini yerle bir etmek için beşinci kol faaliyetine mi başladı?
Öyleyse neyin nesi dünkü Hürriyet manşeti. Bu gazete en çok satan ikinci gazete. Öyle sıradan bir magazin gazetesi değil. Dipten gelen operasyonların duyurulduğu ilk gazete...
Ama bu gazete ahlaksızlık,adilik, müptezellik, perdesizlik, rüsvaylık, soysuzluk pazarlıyor...
Yöneticilerinin içinde bulunduğu "fiziki ve ahlaki konumu" dışa yansıtıyor bir bakıma. Geçtiğimiz hafta bir gazetede Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni ve yazarı Ertuğrul Özkök'ün "metroseksüel olup olmadığı" tartışmaya açılmıştı. Hürriyet'in manşetlerini genel de Özkök attığı için, ben onun "başka bir seksüel olduğunu" düşünmeye başladım.
Hayasız haber
Bunca yazıdan sonra manşeti merak ettiniz, değil mi? Onuda yüzüm kızararak aktarıyorum: "Eşcinsellere yönelik bir derneğin Ankara'daki toplantısında 6 ay önce tanışan Alman vatandaşı ve Alman Edebiyatı öğrencisi 29 yaşındaki Koray Günay ile 26 yaşındaki Bilgisayar Mühendisliği okuyan Ankaralı Ulaş Yılmaz, geçen kasım ayında Schöneberg Belediyesi'nde nikah kıydılar. Bir de evlat edinmeyi düşünüyorlar."
Olay 4 ay önce gerçekleşmiş. Peki Hürriyet bunu neden şimdi manşete taşıdı? Herkes bu soruyu soruyor. Neden? Gerçek cevabı Hürriyetçiler dün vermek istemedi.