Merhamet ve MEM

İnsanda merhamet duygusu nasıl gelişir ve artar? Bu soru çoğumuzun kendi kendine sorduğu güzel bir sorudur. Her insan Allah'ın kendisinde tecelli eden ismine göre bu soruyu değerlendirebilir. 

İnsan sosyal bir varlık olduğu için diğer insanlarla olan ilişkilerinde merhamet duygusunu sık sık sorgular. Merhamet ve şefkat sekiz Cennet kapısından birinin adıdır. Ancak kalbi selim olan insanlar kamil manada merhamet ve şefkat duygularını en güzel biçimde değerlendirir ve aksettirebilirler. Her duygunun olduğu gibi merhamet ve şefkatin de bir kemali olduğu söylenebilir. 

Resûlullah (s.a.a.) merhamet ve şefkati en yüksek kemal derecesinde yaşamış ve sergilemiştir. Çünkü O Rahman ve Rahim olan yüce Allah'ın Sevgilisidir. 

Her gün yetmiş bin hicap aşan Allah'ın sevgilisi en yüksek idrak ve tecelliler ile süslenmiş bir gönül dünyasına sahiptir. Veli kullar da Resûlullah'ın (s.a.a) vârisi olmaları nedeniyle bu mirastan nasip alırlar. Mesela Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Milli Ekonomi Modeli (MEM) eseri şefkat ve merhametten ilham almış bir vârisin kerametidir diyebiliriz. 

Mesele, bütün dünyadaki insanların karnını doyurup, sırtını giydirmek derdi ile dertlenmektir. Bu derdi kalbinin en derininde hisseden insan Haydar Hocamız zamanındaki idrak ve tecellileri doruk noktada yaşamış örnek insandır. Bu sebeple bizler kendisini hasret, minnet ve rahmetle anıyoruz, anacağız her zaman...

Peki, Milli Ekonomi Modeli iki kapak arasında bir kitap olarak mı kalacak? Bu merhametsizlik olmaz mı? Dünya üzerinde yaşayan her insanın karnını doyurmak, sırtını giydirmek mümkünse bu ideali gerçekleştirmek için neden harekete geçmiyoruz? Neyi bekliyoruz?