Daha sonra Cebrail (a.s.) geldi:"- Bana bir ihtiyacın var mı?" diye sordu.İbrahim (a.s.):.. "- Sana ihtiyacım yok. O bana yetişir; ne iyi vekildir!" buyurdu.İbrahim (a.s.), Allah (c. c.)'a verdiği andı yerine getirmek için oğlu İsmail (a.s.)'i kurban etmeye götürürken melekler yine heyecanlandılar:"- Bir peygamber, bir peygamberi kurban etmeye götürüyor!" dediler.İsmail (a.s.) ise, babası İbrahim (a.s.)'e:"- Ey babacığım! Emrolunduğunu yap! İnşallah beni sabredenlerden bulursun. Bıçağını iyi bileyle; hemen kessin; can vermek kolay olur... Bıçağı çekerken de yüzüme bakma! Babalık şefkati ile geciktirebilirsin. Benim üzüntüm, kendi elinle kurban ettiğin evladının acısını ve hasretini ömür boyu unutmamandır."Baba-oğul, teslimiyet okyanusunda yüzerlerken, Cebrail (a.s.) yetişti. Bıçağı köreltti. Cennetten koçu indirdi.Allah (c.c.) İbrahim (a.s.)'e sayılamayacak derecede koyun sürüleri ihsan etti. Cebrail (a.s.) insan sûretinde geldi. Sordu!"- Bu sürüler kimin? Bana bir sürü satar mısın?"İbrahim (a.s.):"- Bu sürüler Rabbim'indir. Şu anda benim elimde emanet olarak bulunuyor. Bir kere zikredersen, üçte birini; üç kere zikredersen hepsini al, götür!" dedi.Cebrail (a.s.):"Subbûhun, kuddûsün, Rabbünâ ve Rabbü'l-melâiketi ve'r-rûh." dedi.İbrahim (a.s.):"- Al hepsini! Senin. Al, git!" dedi.Cebrail (a.s.):"- Ben insan değil, meleğim, alamam." dedi.İbrahim (a.s.):"-Sen meleksen, ben de Halil'im (Allah (c.c.)'ın dostuyum). Verdiğimi geri alamam." dedi.Nihayet İbrahim (a.s.), sürülerinin hepsini sattı. Mülk alıp vakfetti.İbrahim (a.s.), canı, evladı ve malı ile ağır bir imtihan geçirdi. Rabbine büyük bir teslimiyetle râm oldu. Kulluğun mutlak noktasına erişti. Sûretten kurtuldu. Halîlullah (Allah (c. c.)'ın dostu) oldu.Mevlana (k.s.) buyurur :"Kur'an-ı Kerim, peygamberlerin hal ve evsafıdır. Kur'an-ı Kerîm'i huşû' ile okuyup tatbik edersen, kendini peygamberler ile, veliler ile görüşmüş farzet! Peygamber kıssalarını okudukça, ten kafesi, can kuşuna dar gelmeye başlar.Biz bu ten kafesinden ancak bu vâsıta ile kurtulduk. O kafesten halâs olmak için bu yoldan yani, tevhîd tarîkından başka çare yoktur."Sûreti kırmaktan maksat;'Ölmeden evvel ölünüz!" emrine ittibâdır. Ölmeden evvel ölenler, hakîkat baharına dirilir, suretlerden sıyrılırlar. Allah Rasûlu (s.a)'nun hakîkatinde hayat bulurlar. Ayet-i Kerîme'de :"Seni ancak, alemlere rahmet için gönderdik." buyuruluyor.Allah Rasûlu (s.a), eşyanın hilkat sebebidir. Gaye, bu ilahî rahmetten nasîb alıp Allah ve Rasûlu'nde fanileşmedir.Bu sebeple İmam Mâlik (r.a), Rasûlullah (s.a)'ın bastığı toprağa hürmeten, Medîne-i Münevvere de hayvan üstüne binmedi. Ayakkabı giymedi. Kendisine Hadîs-i Şeriften sual soracak misafir geldiği vakit, abdest alır, sarık sarar, koku sürünür, yüksek bir yere oturur, ondan sonra kabul ederdi. Kendini Allah Rasûlu (s.a)'nun rûhaniyetine hazırlar, O'nun mübarek kelamını nakledeceği için edebe son derece itina gösterirdi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.