10 günden beri Karadeniz'de idim. Çiftçi ile, köylü ile, sanayici ile, işadamı ile, esnaf ve tüccar ile birlikteydik. Okumuş-yazmış insanlarla sohbetlerimiz oldu. Gençlerle muhabbet ettik.İşsiz ve aşsız soluk benizli insanlarla hemdert olduk.BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın Giresun, Ordu ve Samsun'daki programlarına iştirak ettim. Vatandaşın nabzının attığı BTP bu programlarına dair gözlem ve hatıralarıma önümüzdeki günlerde değineceğim.Bölgenin ""özel"de ahvali, Türkiye'nin "genel" hali...İş yok, aş yok... Müstahsilin çayına para yok, fındığına para yok, tarım ürününe para yok. Üreticide para yok, tüketicide para yok, esnafta para yok... Piyasada "tık" yok. Türkiye'nin "genel" tablosu ortada: Halkın bankalara olan borcu, AKP iktidarında 9 kat artarak 60 milyar YTL'yi aştı. Borcun 18 milyar 798 milyon YTL'si kredi kartlarına ait, 41 milyar 213 milyon YTL'si ise tüketici kredisi...Yılın ilk 4 ayında, borçlarını ödeyemediği için "kara liste"ye eklenen 144 bin 77 kişi ile birlikte bankalara icralık olanların sayısı 846 bin 709'u buldu.Buna icralık çiftçi, icralık köylü dahil değil...Vatandaş, bir lokma ekmek için, bir dilim peynir için AKP tarafından ya "tefeci"nin kucağına itilmiş, ya da "açlık"a mahkum edilmiş.AKP hükümeti, Türk milletini açlığa ve yoksulluğa mahkum etti.Niçin mi?Vatandaş, harap ve bitap düşsün ki; öyle vatan, millet, bayrak, sancak, din ü devlet gibi yüksek ideallerin korunması için çabalayamasın...Vatan satılıyor, dendiğinde; bana ne canım, benim karnım günlerce bir lokma ekmek görmemiş, desin.Millet bölünüyor dendiğinde; bana ne canım milletten, benim çocukların yıllardan beri işsiz-aşsız dolanıyor, desin.AB-ABD-IMF ülkemize ve bölgemize çöreklendi, Kıbrıs elden gidiyor, dendiğinde; ohhooh, bırak bu "üst perdeden siyaseti", bırak Kıbrıs'ı-mıbrısı, karnımız aç, karnımız, desin.AKP, maalesef bunları bilerek yapıyor.Evet, AKP'nin çözümü yok, çaresi yok, projesi yok; ama bütün bunları çözümsüzlük veya çaresizlikten yapmıyor. AKP, yaptığını "bilerek" yapıyor.Vatandaş bunu fark etti.Türkiye'nin çözümü var, çaresi var; BTP'nin Nobel Ödülüne aday gösterilen Milli Ekonomi Modeli "güneş" gibi ortada. Samimi ve dürüst olan herkes, işte çözüm bu diyor.Milli Ekonomi Modeli'nin varlığı, AKP için tam bir samimiyet testi oldu, turnusol oldu. AKP şayet Türk Milletine iş ve aş temin etmede samimi olsaydı, Milli Ekonomi Modeli'ni baş tacı ederdi.AKP hükümeti, millet nezdinde samimiyet sınavını kaybetti.AKP, Türk milletine bilerek çektiriyor. Öte taraftan IMF, AB, ABD, Vatikan ve yerli azınlıkların taleplerini karşılamayı ise "vazgeçilmez vazife" edinmiş, "politik misyon" edinmiş; bunu da bilerek yapıyor.Başbakan R. T. Erdoğan'ın "özel danışmanı" Cüneyt Zapsu Amerikan lobilerinde "Bu adamı kullanın, delikten aşağı süpürmeyin..." diye yalvar-yakar vaziyette "birilerinin son kullanma tarihini uzatmaya çalışırken "bilerek" konuşuyordu. Zapsu "cahil" bir adam değil; ne dediğini "çok iyi bilen" bir tüccar.Bu bağlamda Başbakan Erdoğan ve AKP kurmaylarının AB, IMF ve bir başka küresel odak ile olan ilişkilere dair "sert çıkış"ları veya "rest"leri de "bilerek" yaptıkları işlerdir. Yani "rol gereği"dir.Meydanlarda güya "rest çekerek" milletin gazını al, masa başında ise "istenen tavizleri ver"; AKP'nin yeni yöntemi bu... AB ile ilişkilerde de bu, IMF ve ABD ile olan ilişkilerde de "yeni yöntem" bu. Kulaklarına üflenene yöntem bu.AKP'nin önünde bir tane sandık yok ki; "birkaç tane sandık" var.Birincisi "milletin sandığı"... Millet, AKP'yi sandığa gömmeye hazırlanıyor. Diğerleri ise "icazet ve akıl aldıkları" global güçlerin sandıklar. Zapsu'nun "Bu adamı biraz daha kullanın" yakarmasına bakılırsa; şayet global güçlerin bugüne kadar AKP ile aldıkları tavizler, aynı hızda devam etmezse "son kullanma tarihi" uzatılmaz.AKP, ne o sandıklara, ne bu sandığa gömülmek için, "meydanlarda güya "rest çekerek milletin gazını al"maya kalkışıyor, masa başında ise "istenen tavizleri ver"iyor". Erdoğan köpürüyor; Dışişleri Bakanı Abdullah Gül "AB ile herhangi bir sıkıntımız yok, ne gerekiyorsa yapıyoruz" diyor.AKP'nin "yerel iktidar"daki pozisyonu, Amerika'nın "küresel iktidarı"ndaki pozisyonuna benzemeye başladı. AKP iktidarına koltuk değneği olmuş TÜSİAD ve MÜSİAD gibilerinin bile "birçok alanda can çekişmeleri"ne rağmen AKP'yi ayakta tutmaya çabalamaları, kasalarındaki "yüz milyarlarca Amerikan dolarlık rezerv" sebebiyle Amerika'nın "hemen" batmasını "istemeyen" Japonya, Çin, Rusya gibi ülkelerin pozisyonu gibidir. AKP sallanırsa hep beraber gideriz diye hesap edenlerin hali, ABD batarsa bizi de peşinden sürükler diye düşünenlerin halini çağrıştırıyor... Bu sanal iktidarların altlarındaki sandalyeye zamanı gelince ilk ayak vuracak olanlar ise yine bunlar olacaktır.Ancak BTP'nin Nobel'e aday gösterilen Milli Ekonomi Modeli ve Milli Devlet stratejileri, sadece geniş halk kitleleri ve sadece orta ölçekli esnaf için bir kurtuluş değil; emek ve üretimini bu vatan ve millet namına seferber eden "büyük ölçekli üreticiler" için, herkes için bir kurtuluştur. Erdoğan'ın ve AKP iktidarının "en tehlikeli süreci", tabandan tavana herkesi içten içe çökerten ve tehdit eden işte bu "son devre alengirli-ikircikli süreç"tir. IMF ve AB müstevlilerinin siyasi emelleriyle maalesef Erdoğan'ın siyasi emelleri ve korkuları "tevhid" etmiştir.Millet nezdinde AKP'nin maskesinin düşmeye başlaması bu tehlikeyi azaltmıyor. Zira bu iş, "milletin önüne sandık gelene kadar" milletin halledebileceği mesele değildir; bilakis mesele, artık bir "devlet meselesi"dir... Dahası devlet ve milletin "tek yürek-tek bilek" olma vakti gelip geçmektedir.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019