logo
28 MAYIS 2025

Meydanlardan ekranlara kayan tarih savaşı

09.12.2012 00:00:00
Bugünlerde Türk tarihi üzerine doğru yanlış, olumlu olumsuz bir sürü tartışmayla karşı karşıyayız. Eski zamanlarda meydanlarda yapılan savaş, bugünlerde televizyon ekranlarına taşındı. Türk tarihi üzerinden herkes bir gelecek inşa etme derdinde. Tarih, olabildiğince nesnel bir bakışla incelenmesi ve öğrenilmesi gerekirken, farklı ideoloji ve bakış açısına sahip olan kesimler, kendine göre bir tarih sunumuyla ideolojik eğilimleri doğrultusunda bir gelecek tasavvuru ortaya koyuyor.
Bir tarafta bilim adamları, belgelerden ve bulgulardan hareketle olabildiğince nesnel bir tarih ortaya koymaya çalışıyor, diğer taraftan ise sinemacılar, romancılar, siyasetçiler başka bir tarih tasavvuru üretiyor.
Türk tarihi üzerine yapılan çalışmalara baktığımızda şunları görüyoruz:
- Parçalı Tarih-Bütün Tarih Farklılığı:
Her milletin tarihi bir bütündür. Hiçbir millet, kendi tarihini eksik, parçalı, kesintili öğrenmez. Doğrusu ile yanlışı ile, iyisiyle kötüsüyle her millet, kendi geçmişini, atalarını merak eder ve elemesiz, ayıklamasız olarak bilmek ister. Bu bağlamda Türk tarihi, maalesef talihsizliğe maruz kalmıştır. Mesela Osmanlı dönemi tarihçiliğinde Türk tarihi, Türklerin Müslüman olmasıyla başlatılmış, İslam öncesi Türk tarihi üzerinde hemen hemen hiç durulmamış, yazılmamış ve öğretilmemiş. İslam adına takınılan bu tutum, haddi zatında İslam’a da aykırı. Zira Kur’an’da Müslüman olmayan eski kavimlerin, kâfirlerin, Allah’a isyan etmişlerin, Firavunların, Nemrutların ve başkalarının hayatı da ibret için anlatılıyor. Tarih, esas itibariyle ibret alınması gereken, olmuş geçmiş bir eski zaman sürecidir. İbret ve ders de daha çok olumsuz, kötü ve çirkin olan üzerinden alınır. Kur’an’da eski zaman hikâyelerine yani tarihe bol bol yer verilir. Genellikle de bir tarafta peygamberler, diğer tarafta onlarla ve tabii dolayısıyla ilahî mesajla mücadele eden kâfirlerin hayatı, kişilikleri, düşünceleri üzerinde durulur.
O halde Osmanlı dönemi Türk tarihçiliği bu anlamda yanlış bir tutum izlemiştir. Bütün Türklük tarihi Tanzimat’tan sonra ciddi manada gündeme gelmeye başladı. Biz Türklerin, nasıl bir halden gelip Müslüman olduğumuzu bilmemiz en doğal hakkımız. Bugün de maalesef bazı kişiler, İslam öncesi Türk tarihini bilmek istemezler ya da toptan reddiyeci bir tavırla görmezlikten gelirler, ya da aşağılarlar. Halbuki İslam öncesi Türk tarihinden de işimize yarayan çok yüksek değerler var.
Doğru olan tarihin bölünmeden, kesintiye uğratılmadan bir bütün olarak bilinmesidir. Zira bilgi ve değer üreten yöntemlerden biri de mukayeselerdir. İslam öncesi Türk tarihini de, İslam sonrası Türk tarihini de bileceğiz ki mukayese ile değer, bilgi ve bilinç üretebilelim.
-Kesintili ve Parçalı Tarih Algısında Kısır İdeolojik Tavır:
Türk tarihine parçalı yaklaşımda başlıca şu eğilimler var:
1- Sömürge Siyasetçisinin Tarih Algısı: Kendisini Türk milletinin bağımsız siyasi iradesinin temsilcisi olarak  değil de, tamamen Avrupa Birliği’nin ve Amerika’nın sömürge valisi olarak gören bir takım “Türkiyeli!..” siyaset esnafı, millî eğitim kurumumuzu millî olmaktan çıkarıp ne idüğü belirsiz kozmopolit bir eğitim kurumuna dönüştürme çalışmaları içinde olur. Bu bağlamda okullarda Türk tarihini de eksik ve çarpık öğretirler. Batılılar küsmesin, gücenmesin, rahatsız olmasın, kırılmasın diye Haçlı Batı emperyalizmine karşı verdiğimiz mücadele tarihini olabildiğince yok sayarak, sulandırarak, hümanistleştirerek vermeye çalışırlar. Dolayısıyla kuşa çevrilmiş bir tarih çıkar karşımıza.
2- İslam Türk Tarihi Algısı: Özellikle dindarlığı öne çıkaran kesimler, Türklerin sadece Selçuklu ve en çok da Osmanlı dönemlerini esas alıyorlar. Tarihimizin aşağı yukarı 10. yüzyıldan 1923 yılına kadarki sürecini temel alıyorlar. 10. Yüzyıldan önceki Türk tarihi ile 1923 sonrası süreci ya yok sayıyorlar ya ağır eleştirilerle yargılıyorlar.
3. İslam’sız Türk Tarihi Algısı: İslam’ı benimsememiş ya da reddetmiş veya İslam düşmanlığını dünya görüşünün merkezine yerleştirmiş bazı kesimler, Selçuklu ve Osmanlı dönemi Türk tarihini önemsemiyorlar, yok sayıyorlar ya da reddediyorlar. Bu kesimler, İslam öncesi Türk tarihi ile 1923 sonrası süreci asıl Türk tarihi olarak görüyorlar. Yani İslam’sız Türklük algısı, daha baskın.
4- Laik ve Batıcı Türk Tarihi Algısı: Bazı kesimler de 1923 sonrası Cumhuriyet sürecini, Atatürk’ü ve Cumhuriyet tarihini çarpıtarak, bağlamından kopararak, tamamen batıcı ve dini reddeden bir laiklik anlayışına bağlı olarak algılama eğilimindedirler. Bunlar da Türk tarihini 1923 yılından itibaren başlatırken, aynı zamanda İslam’dan tamamen soyutlanmış batıcı ve dinsiz bir Türk tarihi üretme eğilimdedirler. Atatürk’ü dinsiz laiklik ve batıcı eğilimlerine alet ediyorlar. Atatürk dinsiz değildi.
- Oryantalist Türk Tarihi:
Dışarıdan batılı bazı oryantalist tarihçiler, içerden onların tercümecisi ve sözcüsü olan yerli oryantalist Türk tarihi yazıcıları, Türk tarihine genellikle olumsuz bir bakış açısıyla yaklaşıyorlar. Kötü niyetli oryantalist tarihçiler, “barbar Türk” imgesine bağlı bir Türk tarihi kurguluyorlar. Bunlara göre Türkler yakıp yıkan, katleden, zalim, merhametsiz, acımasız, kültür ve medeniyet üretmeyen; ama mevcut kültür ve medeniyet birikimlerini yok eden barbar bir topluluktur. Bunlar İslam öncesi Türk tarihini ilkel, yağmacı, talancı bir topluluk olarak algılarken, İslam sonrası Türklüğü de yine aynı şekilde kılıçla Hristiyan kesen bir topluluk olarak algılama eğilimindedirler. Bu tarihçiler için Türk tarihi, savaş ve kılıçtan ibarettir. Ürettiği dev insanlık medeniyetini ya görmezlikten gelirler, ya da itibarsızlaştırmaya çalışırlar.
Yerli oryantalistler de sanat bağlamında yaptıkları filmlerde ve yazdıkları romanlarda gerçek bir Türk tarihi değil de sulandırılmış, cinselliğe ya da kılıcından kan damlayan gaddarlığa dayalı bir ucube tarih sunarlar. Bunu da kurguya sığınarak meşrulaştırmaya çalışırlar. Neticede zihinlerde çarpık bir Türk tarihi algısı yerleşmiş olur.
- Folklorik Tarih Anlayışı:
Bir kısım tarihçiler de İslam’sız bir Türklük imgesi ortaya koymak için Türklerin İslam dışı gelenek görenek, âdet, halk edebiyatı, folklor birikimlerini esas alırlar. İslam dışı bir geleneksel halk kültür ve edebiyatını öne çıkarırlar.
- Aristokrat Tarih Anlayışı:
Bazı kesimler de Türk halk kültürlerini ilkel olmakla suçlayarak bu birikimi reddederek tamamen saray merkezli yüksek zümre kültürü ve yaşantısını öne çıkarırlar. Bu da eksik bir tarih algısıdır.
- Hamasî Tarih Algısı:
Bazı kesimler milliyetçiliği eksik ve yanlış anlayarak Türk tarihinin münhasıran ihtişamlı dönemlerini, savaşlarda elde ettikleri zaferleri, büyük komutanları ve kahramanları merkeze olarak hamasî bir tarih algısı üretirler. Bu da eksik bir tarih anlayışıdır.
- Doğru Tarih anlayışı:
Yukardan beri saydığımız tarih algılamaları ya eksik ya yanlıştır. Doğru ve tam tarih anlayışı ise şudur: Türk tarihi bir bütündür, parçalanmaz. İslam öncesi Türk tarihini bilmek öğrenmek demek, Şamanist olmak, Maniheist olmak, Gök Tanrı dinine inanmak demek değildir. O dönemden kalan millî secilerimizin faydalı olanlarını öğrenip günümüze uyarlamak demektir.
Türk tarihi, sadece iyi, güzel, olumlu, muhteşem değer ve özelliklerden ibaret değildir. Tarihimiz, olumlu olumsuz, iyi kötü bütün değerleriyle bizimdir. Tarihe sadece iftihar etmek, övünmek için değil, aynı zamanda yapılan hataları görüp ders çıkarmak için de bakılır. Bana göre tarihimizi yaptığımız hataları tekrar etmemek adına ibret ve ders alınacak bir süreç olarak değerlendirmek, daha gereklidir.
Türk tarihi bugün bizim için güç kullanan iradeli kahramanları ve değer üreten maneviyat önderleriyle daha bir önemlidir. Marş söyleyen tarih bizim olduğu kadar, ağıt yakan tarih de bizimdir.  
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
Bolu'da 3.9 büyüklüğünde deprem
Kısa süreli panik yaşandı
128 vali yardımcısı, 224 kaymakam atandı
Kritik atamalar Resmi Gazete'de
Netanyahu insanlık dışı görüntüleri geçiştirdi
Aç insanları umursamadı
İsrailli 1200 yedek subaydan çağrı
"Gazze'deki siyasi savaş sonlandırılsın"
Tunceli'ye yeni vali
Şefik Aygöl atandı
Silivri uyarısı
Naci Görür yine acı konuştu
Tam 23 bin çalışan greve giriyor
İzmir'de hayat duracak
Pakistan Başbakanı Şerif de Bakü'ye geliyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın Azerbaycan'a gidiyor
53 yaşındaki beyaz İngiliz cinayete teşebbüsten gözaltında
Liverpool'daki araçlı saldırıda bilanço ağırlaşıyor
Eski manken Deniz Akkaya'ya hapis cezası
'Hakime hakaret ve tehdit' davası
Özgür Özel TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu
'Bütün darbecilerin karşısındayız'
DEM Parti-MHP görüşmesi gerçekleşti
DEM Parti'den açıklama geldi
İSO 500 açıklandı
TÜPRAŞ zirvedeki yerini korudu
Tutuklamalara CHP'den tepki
'Adı operasyon özü intikam'
Bayrampaşa'da esnaf biber gazından etkilendi
Her şey otoparkta başladı
Bolu'da 3.9 büyüklüğünde deprem
Kısa süreli panik yaşandı
128 vali yardımcısı, 224 kaymakam atandı
Kritik atamalar Resmi Gazete'de
Netanyahu insanlık dışı görüntüleri geçiştirdi
Aç insanları umursamadı
İsrailli 1200 yedek subaydan çağrı
"Gazze'deki siyasi savaş sonlandırılsın"
Tunceli'ye yeni vali
Şefik Aygöl atandı
Silivri uyarısı
Naci Görür yine acı konuştu
Tam 23 bin çalışan greve giriyor
İzmir'de hayat duracak
Pakistan Başbakanı Şerif de Bakü'ye geliyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın Azerbaycan'a gidiyor
53 yaşındaki beyaz İngiliz cinayete teşebbüsten gözaltında
Liverpool'daki araçlı saldırıda bilanço ağırlaşıyor
Eski manken Deniz Akkaya'ya hapis cezası
'Hakime hakaret ve tehdit' davası
Özgür Özel TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu
'Bütün darbecilerin karşısındayız'
DEM Parti-MHP görüşmesi gerçekleşti
DEM Parti'den açıklama geldi
İSO 500 açıklandı
TÜPRAŞ zirvedeki yerini korudu
Tutuklamalara CHP'den tepki
'Adı operasyon özü intikam'
Bayrampaşa'da esnaf biber gazından etkilendi
Her şey otoparkta başladı
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.