Mikroplastikler ve nanoplastikler kalp krizi ve felç riskiyle bağlantılı
Son yıllarda çevresel kirlilik üzerine yapılan araştırmalar, mikroplastiklerin ve daha da küçük parçacıklar olan nanoplastiklerin, ekosistemlerimizde yaygın bir şekilde bulunabileceğini ve insan sağlığı üzerinde önemli tehditler oluşturabileceğini ortaya koymuştur
05.05.2025 17:34:00
Ahmet Turan Yiğit
Ahmet Turan Yiğit





Son yıllarda çevresel kirlilik üzerine yapılan araştırmalar, mikroplastiklerin ve daha da küçük parçacıklar olan nanoplastiklerin, ekosistemlerimizde yaygın bir şekilde bulunabileceğini ve insan sağlığı üzerinde önemli tehditler oluşturabileceğini ortaya koymuştur. Yeni bir çalışma ise bu tehditlerin boyutlarını daha da somutlaştırarak, mikroplastiklerin kalp krizi ve felç riskiyle olan ilişkisine odaklanıyor.
Araştırmacılar, atardamarlarda biriken plakların incelenmesiyle çarpıcı sonuçlara ulaşmışlardır. Sağlıklı bireylerde bile, atardamar duvarlarında beklenmedik miktarlarda mikroplastik ve nanoplastik tespit edilmiştir. Daha da dikkat çekici olan ise, inme, mini inme veya görme kaybı gibi belirtiler gösteren bireylerde, bu plastik parçacıklarının sayısının sağlıklı bireylere kıyasla 51 kat daha fazla olduğu gözlemlenmiştir. Belirti göstermeyen bireylerde bile, sağlıklı atardamar duvarlarıyla karşılaştırıldığında, plak birikimlerinde 16 kat daha fazla plastik bulunmuştur.
Bu bulgular, mikroplastiklerin ve nanoplastiklerin vücudumuzda dolaşarak, kan akışını engelleyebilecek ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilecek yağlı plaklar oluşturabileceğini göstermektedir. Araştırmacılar, bu plastik parçacıklarının pıhtılaşma sürecini tetikleyerek kalp krizi ve felç riskini artırabileceğinden endişe duymaktadırlar.
Plastiklerin vücut üzerindeki tam etkisi henüz tam olarak anlaşılamamış olsa da, bu yeni çalışma, mikroplastik ve nanoplastiklerin kalp-damar sağlığı üzerindeki potansiyel risklerini gözler önüne sermektedir. Bu durum, plastik tüketiminin azaltılması ve çevresel kirliliğin önlenmesi için daha kapsamlı önlemlerin alınmasının önemini bir kez daha vurgulamaktadır. Gelecekte yapılacak araştırmaların, bu tehlikenin boyutlarını daha iyi anlamamıza ve etkili önlemler geliştirmemize yardımcı olması bekleniyor.
Araştırmacılar, atardamarlarda biriken plakların incelenmesiyle çarpıcı sonuçlara ulaşmışlardır. Sağlıklı bireylerde bile, atardamar duvarlarında beklenmedik miktarlarda mikroplastik ve nanoplastik tespit edilmiştir. Daha da dikkat çekici olan ise, inme, mini inme veya görme kaybı gibi belirtiler gösteren bireylerde, bu plastik parçacıklarının sayısının sağlıklı bireylere kıyasla 51 kat daha fazla olduğu gözlemlenmiştir. Belirti göstermeyen bireylerde bile, sağlıklı atardamar duvarlarıyla karşılaştırıldığında, plak birikimlerinde 16 kat daha fazla plastik bulunmuştur.
Bu bulgular, mikroplastiklerin ve nanoplastiklerin vücudumuzda dolaşarak, kan akışını engelleyebilecek ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilecek yağlı plaklar oluşturabileceğini göstermektedir. Araştırmacılar, bu plastik parçacıklarının pıhtılaşma sürecini tetikleyerek kalp krizi ve felç riskini artırabileceğinden endişe duymaktadırlar.
Plastiklerin vücut üzerindeki tam etkisi henüz tam olarak anlaşılamamış olsa da, bu yeni çalışma, mikroplastik ve nanoplastiklerin kalp-damar sağlığı üzerindeki potansiyel risklerini gözler önüne sermektedir. Bu durum, plastik tüketiminin azaltılması ve çevresel kirliliğin önlenmesi için daha kapsamlı önlemlerin alınmasının önemini bir kez daha vurgulamaktadır. Gelecekte yapılacak araştırmaların, bu tehlikenin boyutlarını daha iyi anlamamıza ve etkili önlemler geliştirmemize yardımcı olması bekleniyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.