İmam Ali’nin, zekât memurlarına yazdığı mektup
Ona gizli işlerinde ve gözlerden saklı fiillerinde, Allah'tan başka kimsenin görmediği ve O'ndan başka bir vekilin olmadığı yerlerde Allah'tan korkmasını emrediyorum
06.07.2025 00:26:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





"Ona gizli işlerinde ve gözlerden saklı fiillerinde, Allah'tan başka kimsenin görmediği ve O'ndan başka bir vekilin olmadığı yerlerde Allah'tan korkmasını emrediyorum.
Ona zahirde Allah'a itaat edip, gizlide, tam tersini yapmamasını emrediyorum. Zira gizli ve açığı; söz ve ameli bir olanlar Allah'ın emanetini eda etmiş, ibadetlerinde ihlâslı davranmıştır.
Halkı incitmemesini, yalancı saymamasını, iftirada bulunmamasını, onların emiri olduğu bahanesiyle onlardan yüz çevirmemesini emrediyorum. Zira onlar kendisinin din kardeşleri ve Allah'ın hakkını almada yardımcılarıdır.
Bu zekâtta, senin için de karar kılınmış bir payın ve bilinen bir hakkın vardır. Fakirlerden; takatten düşmüş, yoksul, zayıf kimselerden de ortakların var. Biz senin hakkına vefa göstermekteyiz, sen de onların hakkına vefalı ol.
Eğer bunu yapmazsan, insanların pek çoğu kıyamet gününde düşmanın olur. Fakirler, miskinler, muhtaçlar, hakkından mahrum kalanlar, borçlular ve yolda kalmışların Allah katında düşmanı olduğu kimsenin vay haline!.
Emanete değer vermeyip küçümseyen, hıyanetle geçimini sağlayıp, kendini ve dinini bunlardan temizlemeyen kimse, dünyada kendini horlamış ve rezilliğe düşürmüştür. Ahirette ise, daha zelil ve daha rezildir. Hıyanetin en büyüğü ümmete hıyanet etmek; hile ve sahtekarlığın en kötüsü ise imamlara ve önderlere yapılandır. ve's-Selam."
H. 37 yılında Muhammed b. Ebu Bekir'i Mısır'a vali tayin ettiği zaman yazdığı mektup
"Onlara karşı mütevazı ol, yumuşak davran, güler yüzle muamele et. Bakışta da, görüşte de bir tut onları. Böylece büyükler kendilerine meylettiğini düşünüp onlar adına zulmetmeni istemesinler, zayıflar da adaletinden ümitsizliğe düşmesinler.
Çünkü Allah-u Teâlâ sizleri, yaptığınız büyük küçük, açık gizli amelleriniz nedeniyle hesaba çekecektir. Eğer size azap ederse, siz zulmünüzden dolayı daha fazlasına layıksınız; eğer bağışlarsa bu, en büyük ikram sahibi olduğu içindir.
Ey Allah'ın kulları! Şunu bilin ki muttakiler, hem dünyanın geçici faydalarını, hem de bir müddet sonra gelecek olan ahiretin faydalarını elde ettiler. Onlar dünya ehlinin dünyadaki nimetlerine ortak oldular, fakat dünya ehli onların ahiretteki nimetlerine ortak olamadılar.
Muttakiler dünyada en güzel yaşam şeklini seçtiler, dünyanın nimetlerinden en iyi şekilde faydalandılar. Üstelik onlar, dünya nimetiyle çarpılan dünya ehlinin dünyada tattıklarından da tattılar. Zalimlerin ve mütekebbirlerin aldıklarından da aldılar.
Sonra karlı bir alış verişle, olgun bir azıkla oradan ayrıldılar; dünyalarında zahitliğin lezzetine kavuştular, ahirette de Allah'ın komşuları olacaklarına yakin ettiler. Onların (muttakilerin) duaları reddedilmez, lezzetten de paylan azalmaz.
Ey Allah'ın kulları, ölümden ve onun yaklaşmasından sakının. Ona azık hazırlamaya koyulun. O, büyük bir işle, yüce bir hadise ile hiçbir şerrin ebediyen onunla barınamayacağı bir hayırla, ya da hiç bir hayrın ebediyen onunla olamayacağı bir şerle geliyor.
O halde cennete cennetlik amel işleyenden daha yakın, cehenneme de cehennemlik iş yapandan daha yakın kim vardır? Siz, ölümün kovaladığısınız; onun gelmesini oturarak bekleşeniz de sizi ahr, ondan kaçsanız da sizi yakalar. O, size gölgenizden daha yakındır. Ölüm sizi perçemlerinizden yakalar ve ardınızdan dünya dürülür.
Dibi derin, alevi çetin, azabı sürekli yenilenen cehennem ateşinden korkun. Orası; merhameti olmayıp feryadı duyulmayan, meşakkati eksik olmayan bir yurttur, Eğer gücünüz yeter de, Allah'tan korkunuzun daha şiddetli ve O'na olan ümidinizin daha iyi olmasını isterseniz; korkuyla ümidi bir araya getirin.
Çünkü kulun rabbine iyi zanda bulunması, Rabbinden korkusu kadardır. İnsanların Allah hakkında en iyi zanda bulunanları, Allah'tan korkusu en şiddetli olanlardır.
Ey Muhammed b. Ebi Bekir! Bil ki seni, en fazla askerimin bulunduğu Mısır halkına vali tayin ettim. Bu sebeple ömründen bir saat kalsa bile nefsine şiddetle karşı durman, dinine sarılıp bağlanman senin üzerine hak olmuştur.
Halkından birini memnun etmek için Allah'ı gazaplandırma. Çünkü Allah'ın rızası her şeyin yerini tutar, lakin hiç bir şey Allah'ın rızasının yerini tutamaz.
Namazı tayin edilen vaktinde kıl; işin yokken öne alıp acele etmeye, meşgulken de vaktinden ertelemeye kalkışma, yapacağın her şeyin namazına bağlı olduğunu bil.
Hidayetin önderiyle, sapıklığın, kötülüğün önderi; peygamberin dostuyla, Peygamberin düşmanı bir ve eşit değildir. Resulullah (s.a.a) bana şöyle demişti:
"Ümmetim için mü'minden ve müşrikten korkmam; çünkü Allah, mü'mini imanı nedeniyle korur, müşriki de şirki yüzünden kahreder. Fakat sizin için kalbiyle münafık, sözleriyle âlim kimseden korkuyorum. O beğendiğiniz şeyleri söyler, beğenmediğiniz işleri yapar." (Nehc'ul Belaga Mektuplar 26-27)
Ona zahirde Allah'a itaat edip, gizlide, tam tersini yapmamasını emrediyorum. Zira gizli ve açığı; söz ve ameli bir olanlar Allah'ın emanetini eda etmiş, ibadetlerinde ihlâslı davranmıştır.
Halkı incitmemesini, yalancı saymamasını, iftirada bulunmamasını, onların emiri olduğu bahanesiyle onlardan yüz çevirmemesini emrediyorum. Zira onlar kendisinin din kardeşleri ve Allah'ın hakkını almada yardımcılarıdır.
Bu zekâtta, senin için de karar kılınmış bir payın ve bilinen bir hakkın vardır. Fakirlerden; takatten düşmüş, yoksul, zayıf kimselerden de ortakların var. Biz senin hakkına vefa göstermekteyiz, sen de onların hakkına vefalı ol.
Eğer bunu yapmazsan, insanların pek çoğu kıyamet gününde düşmanın olur. Fakirler, miskinler, muhtaçlar, hakkından mahrum kalanlar, borçlular ve yolda kalmışların Allah katında düşmanı olduğu kimsenin vay haline!.
Emanete değer vermeyip küçümseyen, hıyanetle geçimini sağlayıp, kendini ve dinini bunlardan temizlemeyen kimse, dünyada kendini horlamış ve rezilliğe düşürmüştür. Ahirette ise, daha zelil ve daha rezildir. Hıyanetin en büyüğü ümmete hıyanet etmek; hile ve sahtekarlığın en kötüsü ise imamlara ve önderlere yapılandır. ve's-Selam."
H. 37 yılında Muhammed b. Ebu Bekir'i Mısır'a vali tayin ettiği zaman yazdığı mektup
"Onlara karşı mütevazı ol, yumuşak davran, güler yüzle muamele et. Bakışta da, görüşte de bir tut onları. Böylece büyükler kendilerine meylettiğini düşünüp onlar adına zulmetmeni istemesinler, zayıflar da adaletinden ümitsizliğe düşmesinler.
Çünkü Allah-u Teâlâ sizleri, yaptığınız büyük küçük, açık gizli amelleriniz nedeniyle hesaba çekecektir. Eğer size azap ederse, siz zulmünüzden dolayı daha fazlasına layıksınız; eğer bağışlarsa bu, en büyük ikram sahibi olduğu içindir.
Ey Allah'ın kulları! Şunu bilin ki muttakiler, hem dünyanın geçici faydalarını, hem de bir müddet sonra gelecek olan ahiretin faydalarını elde ettiler. Onlar dünya ehlinin dünyadaki nimetlerine ortak oldular, fakat dünya ehli onların ahiretteki nimetlerine ortak olamadılar.
Muttakiler dünyada en güzel yaşam şeklini seçtiler, dünyanın nimetlerinden en iyi şekilde faydalandılar. Üstelik onlar, dünya nimetiyle çarpılan dünya ehlinin dünyada tattıklarından da tattılar. Zalimlerin ve mütekebbirlerin aldıklarından da aldılar.
Sonra karlı bir alış verişle, olgun bir azıkla oradan ayrıldılar; dünyalarında zahitliğin lezzetine kavuştular, ahirette de Allah'ın komşuları olacaklarına yakin ettiler. Onların (muttakilerin) duaları reddedilmez, lezzetten de paylan azalmaz.
Ey Allah'ın kulları, ölümden ve onun yaklaşmasından sakının. Ona azık hazırlamaya koyulun. O, büyük bir işle, yüce bir hadise ile hiçbir şerrin ebediyen onunla barınamayacağı bir hayırla, ya da hiç bir hayrın ebediyen onunla olamayacağı bir şerle geliyor.
O halde cennete cennetlik amel işleyenden daha yakın, cehenneme de cehennemlik iş yapandan daha yakın kim vardır? Siz, ölümün kovaladığısınız; onun gelmesini oturarak bekleşeniz de sizi ahr, ondan kaçsanız da sizi yakalar. O, size gölgenizden daha yakındır. Ölüm sizi perçemlerinizden yakalar ve ardınızdan dünya dürülür.
Dibi derin, alevi çetin, azabı sürekli yenilenen cehennem ateşinden korkun. Orası; merhameti olmayıp feryadı duyulmayan, meşakkati eksik olmayan bir yurttur, Eğer gücünüz yeter de, Allah'tan korkunuzun daha şiddetli ve O'na olan ümidinizin daha iyi olmasını isterseniz; korkuyla ümidi bir araya getirin.
Çünkü kulun rabbine iyi zanda bulunması, Rabbinden korkusu kadardır. İnsanların Allah hakkında en iyi zanda bulunanları, Allah'tan korkusu en şiddetli olanlardır.
Ey Muhammed b. Ebi Bekir! Bil ki seni, en fazla askerimin bulunduğu Mısır halkına vali tayin ettim. Bu sebeple ömründen bir saat kalsa bile nefsine şiddetle karşı durman, dinine sarılıp bağlanman senin üzerine hak olmuştur.
Halkından birini memnun etmek için Allah'ı gazaplandırma. Çünkü Allah'ın rızası her şeyin yerini tutar, lakin hiç bir şey Allah'ın rızasının yerini tutamaz.
Namazı tayin edilen vaktinde kıl; işin yokken öne alıp acele etmeye, meşgulken de vaktinden ertelemeye kalkışma, yapacağın her şeyin namazına bağlı olduğunu bil.
Hidayetin önderiyle, sapıklığın, kötülüğün önderi; peygamberin dostuyla, Peygamberin düşmanı bir ve eşit değildir. Resulullah (s.a.a) bana şöyle demişti:
"Ümmetim için mü'minden ve müşrikten korkmam; çünkü Allah, mü'mini imanı nedeniyle korur, müşriki de şirki yüzünden kahreder. Fakat sizin için kalbiyle münafık, sözleriyle âlim kimseden korkuyorum. O beğendiğiniz şeyleri söyler, beğenmediğiniz işleri yapar." (Nehc'ul Belaga Mektuplar 26-27)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.