Milletin başına torba geçirildi!

Türkiye Cumhuriyeti anayasası madde 1 devletin şeklinin madde 2'de ise Cumhuriyetin niteliklerini ve nasıl bir Cumhuriyet olduğunu belirlemiştir. Türkiye Cumhuriyeti anayasası Osmanlının bin bir türlü entrika ve ekonomik kapitülasyonlarla çökertilmesi sonucu emperyalizme karşı bir istiklal mücadelesi kazanılarak şekillenmiş bir anayasadır. Bizim anayasamız cephede yazılmış bir anayasadır. Bir tarafta milli mücadele diğer tarafta İzmir iktisat kongreleri? Gazi Mustafa Kemal tam bağımsızlığın yolunu siyasi ve ekonomik bağımsızlıktan geçtiğini bilen çok ileri görüşlü ve asrın dehası bir devlet adamı ve lideridir. Anayasanın ikinci maddesinde belirtilen toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.  İlkesini hayata geçirmenin yolunun öncelikle genç Cumhuriyeti milletin acil ihtiyacı olan temel gereksinimlerini kendi kabiliyetiyle üretilmesi için sanayileşme çalışmalarına başlanmış ve kısa bir zamanda şeker fabrikaları, dokuma fabrikaları, savunma sanayi alanında birçok yatırımlar yapılmıştır. Ulaşım alanında demir yolu ve limanlar öncelikle ele alınmış ve toplu iğne üretemeyen bir devlet sanayileşme sürecini başlatmış, hafif nakliye uçağı, gaz maskesi, vagon ve lakomatif fabrikası, elektrolit kombinaları, demir-çelik fabrikalarını kurmuş ve tam bir sosyal devlet inkişaf etmiştir.Türkiye'nin sanayileşme süreci özellikle başta ABD ve diğer emperyalist ülkeleri rahatsız etmiş olacak ki, Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünden hemen sonra Türkiye de kaybettikleri eski imtiyazlara kavuşmak için faaliyetlere başlamışlardır.İkinci dünya savaşından sonra, ABD yardımcılarına yön vermek üzere Amerikalı ekonomist Thornburg Türk ekonomisini inceledi ve Türkiye'nin  "bugün ki ekonomik durumunun eleştirisi" adlı bir rapor düzenledi. Atatürk dönemi uygulamalarını eleştirmekle başlayan rapor, Türkiye'nin ağır sanayi kurma girişimlerine karşı çıkıyor, Karabük demir çelik tesislerinin tasfiyesini istiyor ve 125 lokomotif imal edecek kapasite de bir fabrika kurma projesini reddediyordu. Thornburg, Türkiye'nin lokomotif fabrikası kurmak için istediği krediyi kast ederek, "Türkler böyle düşündükleri sürece dolarlarımızın ABD'de kalması daha iyi olacaktır" diyor ve Türkiye'nin makina, uçak ve dizel motor yapımı projelerine kesin bir biçimde karşı çıkarak, Türkiye'yi bu tür düşüncelerden vazgeçmesi yönünde adeta tehdit ediyordu. Atatürk döneminde rafa kaldırılan ve Dorr ve Thornburg raporu gündeme getirilmiş ve yine Atatürk döneminde gerçekleştirilen ekonomik atılımlar ve bu atılımları planlayan uygulayan ve geliştiren Ulusçu kadroların tasfiyesini ön gören Thornburg anlaşı Türkiye'de sürekli bir biçimde iktidar koltuğuna oturtulmuştur.Gazi Mustafa Kemal döneminde hayata geçirilen anayasanın ikinci maddesindeki sosyal devlet ilkesinden uzaklaşılmış ve hep çıkarılan yasalarla vatandaşın kazanımları dışarıdaki kendilerini iş başına getiren kesimlere aktarılmıştır. İşin garibi bunlar olurken milletin, sosyal kazanımları her gün bir bir giderken bu iktidarları adeta iyi yapıyorsunuz dercesine ardı ardına iş başında tutmasıdır.24 Ocak kararlarını hayata geçirmek için ABD tarafından planlanıp "bizim çocuklar başardı" diye ifade edilen 12 Eylül askeri cuntası tarafından Türkiye liberalist kapitalist sisteme tamamen teslim olmuş, Türkiye Cumhuriyeti merkez bankası ABD'nin dolarlarını muhafaza eden bir pozisyona getirilmiş, alınan borçlar karşılığı TL basılıp kredilerle hem devlet hem de vatandaşlar alabildiğine borçlandırılmış. Eğitim, sağlık, ulaşım gibi vatandaşın anayasal hakları paralı hale getirilmiştir. İktidar olup muktedir olamayanlar anayasaya aykırılığı açık birçok maddeyi bazı soslu makarna ve acılı menülerle ramazan torbaları hazırlayıp milleti açlık sınırının altında yaşamaya alıştırmış ve bunu başarmışlardır. Milleti bu durumdan kurtarmanın yeniden sosyal devleti hayata geçirmenin yolu milli ekonomi modelinin müellifi ikinci kuvayi milliye hareketinin lideri Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosunu iş başına getirmekten geçer, aksi takdirde ne askerin başındaki torba nede milletin başındaki torba çıkarılamaz vesselam.