Milli Devlet ve önemi

Devlet-insan ilişkisine baktığımızda hiçbir sistem veya hiçbir ülke yoğurdum kara demiyor. Uluslararası hukuka uymak için her ülkenin yöneticileri devletlerini, "adalet, eşitlik ve hukuk" temeline dayandırırlar. Çünkü insan onurunu korumak gerekiyorsa yöneticiler yukarıda belirttiğim üç temel kurala uymak zorundalar. Düşünün, Sayın Başbakan'a Almanya gezisi sırasında bir gazeteci "Gezi olayları ve çıkış nedenini" sordu. Başbakan'ın yanıtı ise, "Biz oraya opera binası yapacaktık engellediler" oldu. Bu yanıt doğru mu yanlış mı henüz hafızalarda canlılığı ile yaşadığı için onu toplumumuzun vicdanlarına bırakıyorum. İşte dışa karşı şirin görünen yönetimler, içte aynı şirinliği gösterseler güzel olmaz mı?Milli Devlet kavramı, belirli çerçeve içine alınamaz. Çünkü her ulusun tarihi derinlikleri, gelenek-görenekleri, inançları hatta coğrafi yapısı farklılık gösterdiği için ulusal anlayış da devletten devlete değişir. Ama ulusların ortak değerlerine ve evrensel hukuka saygılı olmak da önemlidir. Onun için ulusal devletin temeli oluşturulurken başka ülkeleri taklitten uzak durulmalıdır. Çağdaş uygarlık seviyesine gitme yolunda diğer ülkelerle yarışma inancına ve ülküsüne sahip olunmalıdır. Bütün dünyaya açık; ama hiçbir dış güce ihtiyaç duymadan kalkınabilen ülke olunmalıdır. Kendi gücünü kendi yer üstü yer altı kaynaklarından alan ve Prof. Haydar Baş'ın tezi olan, "Milli Ekonomi Modeli"ne sahip olarak devletin milleti ile bütünleşerek, sosyal güvenliği ve sosyal hizmeti kendisine ilke edinmelidir. Kısaca insan haklarını ve özgürlüğünü toplumuna doya doya yaşatmalıdır."BTP lideri Sevgili Prof. Haydar Baş'ın "Bağımsızlık" ilkesini partisinin adı olarak kullanması gerçekten onurlu bir davranıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'nı başlatırken kullandığı "Ya İstiklâl Ya Ölüm!" ulusal slogandan esinlenerek ve kendi karakteri ile birleştirerek kurduğu partinin adı olması, ulus için ulusal onur için kıvanç verici bir yaklaşımdır.ABD ile yapılan ikili antlaşmalar, AB ile yakınlaşmalar; bizi, biz olmaktan çıkardı. İnsan gücü olarak genç ve dinamik güce sahibiz. Coğrafi konum olarak, değişik iklimlerin, doğal olarak da değişik bitkilerin yetiştiği ülkenin sahibiyiz. Yer altı ve yerüstü zenginliklere sahip ülkeyiz.  Ama şu anda hayvanlarımızı beslemek için samanı bile ithal etmek zorunda bırakılmışız. Tarım ülkesi olan Türkiye tarım ürünlerini ithal etmektedir. Kısaca sömürülen bir ülke, sömürülen bir toplum olduk. Kendine yeter kaynakları ile tam bağımsız bir devlet olmamız gerekirken kazanılmış haklarımızı kaybettik. Liberal-kapitalist devlet anlayışının ötesinde devletini güçlendirerek milleti için var etmek varken yabancılar istiyor diye önce milli ve manevi varlıklarımızı yok etmenin gafleti içine girdik. Diğer yandan da devletin gücünü şirketlere, holdinglere devrettik.T.C. kurulduğunda emellerine ulaşmak için yaptıkları Sevr Anlaşması amacına ulaşamayan güçler, bugün aynı anlaşmanın maddelerini birer birer önümüze koymaktadırlar. Sömürücüler, Türk milletinden savaş alanlarında elde edemediklerini şimdi masa başında elde etmeye çalışıyorlar. Yalnız kendine değil, ezilen halklara da örnek olacak biçimde verdiği Kurtuluş Savaşı'nın yüce milleti, tarihten gelen birikimi ile yeniden şahlanmalı ve ezilen toplumlara yeniden önder olmalıdır.Sevgili Prof. Haydar Baş'ın Milli Devlet tezi öncelikle kendimize, sonra ezilen toplumlara örnek yaklaşımdır. Başarabilmenin yolu da tam bağımsızlık ruhu etrafında toplanmakla olur diye düşünüyorum.Bilmem yanılıyor muyum?