Atatürk, yavaş yavaş uyanmaya başlayan milli bilinci ulusal kurtuluş mücadelesine dönüştürdü. Samsun'dan başlatılan mücadele, Ankara'da noktalandı.
"...Gerek askeri gerekse siyasi hayatımın bütün dönem ve safhalarını işgal eden mücadelelerimde daima hareket kuralım, milli iradeye dayanarak milletin ve vatanın muhtaç olduğu gayelere yürümek olmuştur."Yepyeni bir cumhuriyetin kurulmasına giden yolda önemli bir aşamayı daha gerçekleştiren Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, Meclis'teki ilk konuşmasında mebuslara böyle seslendi. Ata'nın bu sözlerle mebuslara seslendiği Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan'da 89. yıldönümünü kutlayacak. Ayrıca yurdun her tarafında coşkulu törenler yapılacak. Ankara'da zorlu şartlarda kurulan Millet Meclisi bugünlere kolay gelmedi.
Birinci Dünya Savaşı'nın galibi olan İtilaf Devletleri, Osmanlı ülkesini kağıt üzerinde paylaşmışlardı. Bu planlara göre Türk Ulusu'nun siyasi varlığı bütünüyle yok ediliyor ve üzerinde yaşadığı bin yıllık vatanı da ufak bir bölge dışında elinden alınıyordu. 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi hükümlerine dayanarak 1 Kasım 1918'den itibaren Türk vatanının bazı yerleri işgal edilmeye başlandı. Türk ordusu dağıtılırken, ülke içinde çeşitli ayrılıkçı örgütler ayaklanma hazırlıklarına girişmişti. Bunun üzerine Anadolu ve Trakya'daki bazı vatanseverler 1918 yılı sonlarında "Müdafaa-i Hukuk" adı altında direniş örgütleri kurmaya başladılar.
Farklı düşünceler nedeniyle ülkenin hemen her yerinde, dağınıklık, çaresizlik ve genel bir karamsarlık görülüyordu. Bu karanlık içinden Türk Ulusu'nun tarihsel karakterine uygun bir ses yükseldi: Mustafa Kemal Paşa. Mustafa Kemal, bu durumda ulusal egemenliğe dayalı, bağımsız, yeni bir Türk devletinin kurulmasından başka bir kurtuluş yolu olamayacağını ortaya koydu. Samsun'da ve daha sonra da Havza'da yapılan hazırlıklar ilk kurtuluş meşalesini tutuşturdu. Milli hareketin başladığını duyuran "..Milli bağımsızlığımızın ve tarihimizin kurtuluşu, ancak milletin tek vücut olarak savunması ile kabil olacaktır..." gibi bildiriler dağıtıldı.
"...Gerek askeri gerekse siyasi hayatımın bütün dönem ve safhalarını işgal eden mücadelelerimde daima hareket kuralım, milli iradeye dayanarak milletin ve vatanın muhtaç olduğu gayelere yürümek olmuştur."Yepyeni bir cumhuriyetin kurulmasına giden yolda önemli bir aşamayı daha gerçekleştiren Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, Meclis'teki ilk konuşmasında mebuslara böyle seslendi. Ata'nın bu sözlerle mebuslara seslendiği Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan'da 89. yıldönümünü kutlayacak. Ayrıca yurdun her tarafında coşkulu törenler yapılacak. Ankara'da zorlu şartlarda kurulan Millet Meclisi bugünlere kolay gelmedi.
Birinci Dünya Savaşı'nın galibi olan İtilaf Devletleri, Osmanlı ülkesini kağıt üzerinde paylaşmışlardı. Bu planlara göre Türk Ulusu'nun siyasi varlığı bütünüyle yok ediliyor ve üzerinde yaşadığı bin yıllık vatanı da ufak bir bölge dışında elinden alınıyordu. 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi hükümlerine dayanarak 1 Kasım 1918'den itibaren Türk vatanının bazı yerleri işgal edilmeye başlandı. Türk ordusu dağıtılırken, ülke içinde çeşitli ayrılıkçı örgütler ayaklanma hazırlıklarına girişmişti. Bunun üzerine Anadolu ve Trakya'daki bazı vatanseverler 1918 yılı sonlarında "Müdafaa-i Hukuk" adı altında direniş örgütleri kurmaya başladılar.
Farklı düşünceler nedeniyle ülkenin hemen her yerinde, dağınıklık, çaresizlik ve genel bir karamsarlık görülüyordu. Bu karanlık içinden Türk Ulusu'nun tarihsel karakterine uygun bir ses yükseldi: Mustafa Kemal Paşa. Mustafa Kemal, bu durumda ulusal egemenliğe dayalı, bağımsız, yeni bir Türk devletinin kurulmasından başka bir kurtuluş yolu olamayacağını ortaya koydu. Samsun'da ve daha sonra da Havza'da yapılan hazırlıklar ilk kurtuluş meşalesini tutuşturdu. Milli hareketin başladığını duyuran "..Milli bağımsızlığımızın ve tarihimizin kurtuluşu, ancak milletin tek vücut olarak savunması ile kabil olacaktır..." gibi bildiriler dağıtıldı.