Milli sağlık siyaseti

Atatürk, kendisini Türk hekimlerine emanet etmişti. Bugün Türk sağlığı, millî olmaktan çıkarılıp yabancılara teslim edilmek üzeredir. Millî sağlık siyaseti, doğal tıbbı, geleneksel Türk tıbbını ve modern tıbbı anlamlı bir uyum ve sentez içinde en mütekâmil bir şekilde yeniden üretmelidir. Önleyici sağlık politikalarını ciddiye alarak milletimizin hasta olmaması için ön tedbirlere ağrılık vermelidir. Vatandaşın hasta olduktan sonra değil, hasta olmadan önce, ön tedbirlere ağırlık ve önem veren bir millî sağlık siyaseti öncelenmelidir. Hasta olduktan sonra da en faydalı ve en ucuz masrafla tedavi imkânlarını sağlamalıdır. Eğitim kurumlarında, yazılı, sesli ve görüntülü basın yayın organlarında vatandaşların sağlık konusunda bilgilendirilmesine ve bilinçlendirilmesine önem verilmelidir. Pek çok hastalığın temel sebebi sıkıntı ve strestir. Çalışma alanlarında, kamusal alanlarda, evlerde ve her yerde insanlarımızın sıkıntısız, stressiz yaşama şart ve imkânları üzerinde yoğun bir çalışma yapılmalı ve iyimser, neşeli, mutlu, huzurlu bir toplum inşa etmenin ekonomik, toplumsal, kültürel, psikolojik zemini iyi döşenmelidir. Mesela adaletli bir gelir ve imkân dağıtımı, temel ihtiyaçların devlet tarafından en ucuz bir şekilde karşılanması, hayatı, olayları, insanları iyimser bir bakışla algılamayı sağlayacak doğru ve sağlam dinî, kültürel, sanatsal, edebî faaliyetlerin artırılması, iyilik, sevgi, şefkat, merhamet, yardımlaşma gibi insanî duyguları teşvik edici çalışmaların yapılması gibi.Millî sağlık siyaseti, sağlık sektörünü yabancı ilaç firmalarının çiftliği, vurgun ve talan alanı olmaktan kurtarmalı, millî, yerli ilaç sanayine önem vermelidir. Uyuşturucu ve her türlü kötü alışkanlıklara karşı çok kararlı bir mücadele yapılmalıdır.Bugün Türk sağlık alanının küresel ve liberal işgalden kurtarılması gerekiyor.  Sağlık ürünleri salt aşırı kâr amacı güden ticarî birer meta olarak algılanmaktan kurtarılmalı, "insan sağlığı önceliklidir ve kutsaldır" ilkesiyle insanî bir ürün olarak algılanmalıdır.Tıbbî ürünlerin üretimi, dağıtımı, pazarlanması ve kullanımı gözünü kâr hırsı bürümüş sömürücü, duygusuz tüccarların insafına bırakılmamalı, mutlaka "insan hayatı kutsaldır" ilkesine göre devlet tarafından yeniden düzenlenmelidir.  Sağlık ürün ve hizmetlerinde millî sınırların, gümrük ve kotaların kaldırılmasına izin verilemez. Millî devlet tamamen Türk milletinin menfaatini gözeten bir düzenleme yapmalıdır.Kural dayatan emperyalist ülkelerin tıbbî ürünlerin türü, miktarı, özelliği, satışı, ithal ve ihracı konularındaki baskısı kabul edilemez. Türkiye, kendi sağlık pazarını uluslar üstü emperyalist haydutlara terk edemez. Millî Türk devleti, sağlık pazarında kartelleşmeye izin vermemelidir. Modern tıp denilen batı tıbbının sorgulanmaksızın tek gerçek, gerekli ve bilimsel nitelikli tıp olduğu önyargısı yok edilmelidir. Modern tıbbın yanında ayrıca hem geleneksel Türk tıbbı, hem doğal nitelikli tıp, hem de başka tıp tür ve anlayışlarına da imkân tanıyan seçenekli tıp siyaseti geliştirilmelidir.Yedi Türk devleti arasında, mümkünse diğer Türk topluluklarının da katılımıyla ortak bir "Türk Sağlık Birliği" kurulmalıdır. Bu kurum kanalıyla dünya Türklerinin sahip olduğu sağlık hizmetleri, ürünleri ve elemanları birbirinin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde kullanılmalıdır.