Abdullah A?ARO?LU
Yirminci yüzyılın başında tarihten, coğrafyadan, kültürden ve maneviyattan silinmeye çalışılan bir millet vardı.
Silemediler...
Yirmi birinci yüzyılın başında da tarihten, coğrafyadan, kültürden ve maneviyattan silinmeye çalışılan bir millet var.
Silemeyecekler...
Doğru... onların geçmişte olduğu gibi bir hesapları var.
Ama bizimde var...
"Mücadeleyi kazanacak taraf, daha az hata yapan taraf olacaktır."
Türkiye'yi tarihe gömmek isteyenler ise, tercih ettikleriyle beraber zaten hatanın en büyüğünü yapmışlardır.
O yanlışlar; yaşama bakış, kendilerinin ve Dünya'nın "Neden var" olduğuyla ilgili temel varlık konularındadır.
Bu giriş hamasi duyguların, üstün körü bir öfkenin ya da kökleşmiş bir düşmanlığın neticesi de değil...
Neden derseniz?
Bizim milletimiz, düşmanlık yapmasını zaten bilmiyor da ondan....
Daha doğrusu düşmanlık yapmayacak kadar büyük bir millet...
Kendini insanlığa adamış, tarihte gittiği her yere, hizmet için gitmiş bu milletten başka bir beklemekte, zaten yanlış...
Zaten bu vasıf, onu diğer milletlerden farklı kılıyor.
Çünkü diğerleri gittikleri her yere "Hizmet" için değil, "Girmek!.." için gittiler.
Bugün ise, gittikleri her yere kendi çıkar, menfaat ve amaçları için gidenler, bu millete kendilerini, kendi istedikleri gibi anlatıyorlar.
"Külahıma anlat" diyoruz ama...
Bu deyişimiz anlayana... anlamak isteyene!...
Anlamak istemeyenlerde var ta bi...
Bir de anlaşılmasın isteyenler...
Onları ise bütün Dünya gelirlerinin, yüzde 86'sını paylaşan yüzde 10'un... ya da "Türkiye'den bir ifadeyle" milli gelirin yüzde 60'ının paylaşan yüzde 5'in içinde bulmak mümkün...
Menfaat hesabı yani...
Yalnız eksik kalmasın; Avrupalının ve içimizdeki onlardan olanların, bu menfaat hesabı sadece maddi değil...
Bizi böyle olta da tutmalarına neden olan, "Kendi içinde çözümledikleri" diğer kavramlarda var...
Yani ideolojiler, kültürler ve medeniyetler...
Bir de inançları var elbet...
Zaten onlar bütün husumetleri, inançlarının... inandıklarının üzerine bina etmediler mi?
Gündemden uzak değil...
1nci Cihan Harbinde, Çanakkale'ye, gözü dönmüş dalmazdan evvel, Avrupa kamuoyunda ve Çanakkale'ye gönderdikleri askerlerinde oluşan dinsel atmosfere, medyadan şöyle bir kulak kabartın yeter...
Ta bi bu kulak kabartış, bugünün mutareke medyasından değil...
Biliyorsunuz onların, Türkiye'nin şanı, şerefi, izzeti nefsi, ırzı, hayası, namusu, bağımsızlığı, egemenliği, toprak bütünlüğü, bayrağı, sancağı, askeri, polisi, devleti, milleti diye bir iddiaları yok...
Varsa yoksa derinliği olmayan menfaatleri, Liberal Ekonomik Düzenleri, Avrupa Birlikleri ve Küreselleşmeleri var...
Bu yüzyıl mücadelelerin yüzyılı olacak.
Bir de az hata yapanların...
Yirminci yüzyılın başında tarihten, coğrafyadan, kültürden ve maneviyattan silinmeye çalışılan bir millet vardı.
Silemediler...
Yirmi birinci yüzyılın başında da tarihten, coğrafyadan, kültürden ve maneviyattan silinmeye çalışılan bir millet var.
Silemeyecekler...
Doğru... onların geçmişte olduğu gibi bir hesapları var.
Ama bizimde var...
"Mücadeleyi kazanacak taraf, daha az hata yapan taraf olacaktır."
Türkiye'yi tarihe gömmek isteyenler ise, tercih ettikleriyle beraber zaten hatanın en büyüğünü yapmışlardır.
O yanlışlar; yaşama bakış, kendilerinin ve Dünya'nın "Neden var" olduğuyla ilgili temel varlık konularındadır.
Bu giriş hamasi duyguların, üstün körü bir öfkenin ya da kökleşmiş bir düşmanlığın neticesi de değil...
Neden derseniz?
Bizim milletimiz, düşmanlık yapmasını zaten bilmiyor da ondan....
Daha doğrusu düşmanlık yapmayacak kadar büyük bir millet...
Kendini insanlığa adamış, tarihte gittiği her yere, hizmet için gitmiş bu milletten başka bir beklemekte, zaten yanlış...
Zaten bu vasıf, onu diğer milletlerden farklı kılıyor.
Çünkü diğerleri gittikleri her yere "Hizmet" için değil, "Girmek!.." için gittiler.
Bugün ise, gittikleri her yere kendi çıkar, menfaat ve amaçları için gidenler, bu millete kendilerini, kendi istedikleri gibi anlatıyorlar.
"Külahıma anlat" diyoruz ama...
Bu deyişimiz anlayana... anlamak isteyene!...
Anlamak istemeyenlerde var ta bi...
Bir de anlaşılmasın isteyenler...
Onları ise bütün Dünya gelirlerinin, yüzde 86'sını paylaşan yüzde 10'un... ya da "Türkiye'den bir ifadeyle" milli gelirin yüzde 60'ının paylaşan yüzde 5'in içinde bulmak mümkün...
Menfaat hesabı yani...
Yalnız eksik kalmasın; Avrupalının ve içimizdeki onlardan olanların, bu menfaat hesabı sadece maddi değil...
Bizi böyle olta da tutmalarına neden olan, "Kendi içinde çözümledikleri" diğer kavramlarda var...
Yani ideolojiler, kültürler ve medeniyetler...
Bir de inançları var elbet...
Zaten onlar bütün husumetleri, inançlarının... inandıklarının üzerine bina etmediler mi?
Gündemden uzak değil...
1nci Cihan Harbinde, Çanakkale'ye, gözü dönmüş dalmazdan evvel, Avrupa kamuoyunda ve Çanakkale'ye gönderdikleri askerlerinde oluşan dinsel atmosfere, medyadan şöyle bir kulak kabartın yeter...
Ta bi bu kulak kabartış, bugünün mutareke medyasından değil...
Biliyorsunuz onların, Türkiye'nin şanı, şerefi, izzeti nefsi, ırzı, hayası, namusu, bağımsızlığı, egemenliği, toprak bütünlüğü, bayrağı, sancağı, askeri, polisi, devleti, milleti diye bir iddiaları yok...
Varsa yoksa derinliği olmayan menfaatleri, Liberal Ekonomik Düzenleri, Avrupa Birlikleri ve Küreselleşmeleri var...
Bu yüzyıl mücadelelerin yüzyılı olacak.
Bir de az hata yapanların...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.