Önceki akşam Kanal-7'nin iskele sancağına, mutad olduğu üzere İslam adına saf gönülleri bulandıracak ilginç yaklaşımlar çekildi. Dinin ikinci temel kaynağı olan Sünnet üzerinde 17. yüzyılın Hicaz misyonerleri gibi oyun oynayan, Kur'an'daki İslam söylemiyle nam salan Moon güdümlü ve akademisyen maskeli kimi zevata adeta cila atıldı. Dini konularda kalbi duyarlığı olanlar da vardı şüphesiz. Ancak özellikle hadis-i şerifler ve mezhep imamlarına yönelik şüphe ve vesvese artırıcı söylemler damak tadında bırakıldı. Böylece, farkında olarak veya olmayarak birkaç istisna dışında pekçok "atmasyon aykırı söylem"in, teknik ifadesiyle "şaz fitne"nin aslında masumane ilmi gayretler olduğu kanaati uyandırıldı.
Geçmişte hadis müdafaanâmeleri yapılır ve yazılırdı. Bunlar, daha çok üzerinde şüphe izhar olmuş hadislerin ilmi bakımdan savunulması şeklinde idi. Ancak güncel fitne, maalesef, birkaç hadisin savunulması bir yana, topyekün Kur'an-ı Kerim'in ve Sünnet'in müdafaa edilmesini kaçınılmaz kılmaktadır. Zira dışarıdan ve içeriden hücum topyekün yapılmaktadır. Ancak ben, sözkonusu programda gündeme gelen sadece "bir mucize hadis-i şerif"in abide kimliğinin nasıl beş paralık hale dönüştürüldüğünün altını çizerek işin vahametine değineceğim.
Hadis-i şerif şu... Alemlerin peygamberi Hz. Muhammed (sav) buyuruyor ki: Haberiniz olsun; bana Kitap ve onunla birlikte onun gibisi verilmiştir. Sakın ola sizden hiçbirinizi, karşısına benim kendisine emrettiğim veya kendisini ondan sakındırdığım bir iş/emir geldiğinde rahat rahat koltuğuna kurulmuş olduğu halde "Bunu tanımayız; biz ancak Kur'an'da bulduğumuzu alırız / (Bir diğer rivayette) Hadis'i bırak, bana Kur'an'dan oku" derken görmeyeyim. Dikkat ediniz! Allah Rasulünün haram kıldığı da Allah'ın haram kıldığı gibidir."
Bu hadis-i şerif, kendisiyle oynamak isteyenleri ve bu arada tabii kimilerini iskele sancağını adeta yere indiriyor; bir tek bu hadis-i şerif bile programı bitirmeye yetiyordu.
Prof. Dr. Suat Yıldırım Hoca sanki biraz da meslektaşlarından çekinerek bu hadis-i şerifi nakletti. Anında ilk tepki, rengi benzi pancara dönen Prof. Dr. Yunus Vehbi Yavuz beyden geldi. Tepki, maalesef din ve ilim hassasiyetinden uzak tarzda aynen şöyleydi: "Ben araştırmadım, ama bu hadisin şüpheli ve zayıf olduğunu düşünüyorum." Kendince bir manevrayla hadis-i şerifi devre dışı bırakmaya çalıştı. Suat Hoca bir anda boşluğa düştü; hadis-i şerif ile meslektaşı arasında yapmak zorunda kaldığı otomatik tercihte, meslektaşını rencide etmemeyi tercih etti. Hadisin zayıf ve şüpheli olmadığının, bilakis sahih ve son derece kuvvetli bir delil olduğunun altını çizmedi. Suküt ederek, farkında olmadan Yunus Vehbi beyi tasdik etmiş oldu.
Birkaç dakika sonra aynı hadisten rahatsız olduğu belli olan diğer bir konuşmacı, Diyanet'ten sayın Prof. Dr. İsmail Hakkı Ünal daha da pervasızca devreye girdi. "Suat beyin okuduğu hadis konularında incelemeler yapılmış; bütün bunlar zayıf ve sonradan uydurulmuş şeyler" hükmünü kondurdu.
İlim ve din yüksek haysiyet ve kalbi hassasiyet gerektiren alandır. Hele de sünnet gibi İslam'ın Kur'an'dan sonraki ikinci temel dayanağı konusunda hiçkimse, bu derece pervasız ve toplumu fitneye sürükleyecek nitelikte ölçüsüz davranamayı samimiyetle bağdaştıramaz.
Bu hadis-i şerif, ekranlardan da görüldüğü üzere son dönem din tablosunu da yansıtan "mucizevi bir beyan"dır. Hadis-i şerif, sahihtir, hasendir. İslam'ın en temel kaynaklarında capcanlı, sapasağlam ve dipdiri durmaktadır.
İşte rivayetin geçtiği kaynaklardan bazıları... Ebu Davud, Sünnet, 5; İmare, 33. Tirmizi, İlim, 10. Müsned, II/367; IV/132. İbn Mace, Mukaddime, Rasulüllahın hadisine tazim, 2,13. İbn Abdilber, Cami, 560-561. Hatip Bağdadi, Kifaye, 8-10. Beyhaki, Delail, I/24-25. Suyuti, Miftah, 9-10.... Daha saymaya gerek var mı? Elbette yok.
Bu hadis-i şerifi, tarihinden günümüze hadis alimleri, teknik tabiriyle cerh ve ta'dil uzmanları irdelemiş, incelemiş, zerresine keder tahkik etmişler. Netice apaçık; sahih, hasen.
Büyük hadis araştırmacısı Ebu İsa aynen şunu ifade etmektedir; Bu hadis, hasendir, sahihtir... (Bakınız; İbn Mace, Mukaddime, 12). İmam Şafii hazretlerinin er-Risale'sini tahkik ve şerh eden büyük alim Ahmed Muhammed Şakir, bu hadis-i şerifin inceden inceye kritiğini yapmış ve sahih bir hadis olduğunu isbat etmiştir... (Bakınız; Şafii, er-Risale, Tahkik/ Ahmed Muhammed Şakir, Beyrut, 1939, s: 89-90)
Bu derece gerçekler ortada iken iskele sancakta koltuğuna kurulmuş sayın Prof. Dr. İsmail Hakkı Ünal'ın tek cümlede "Araştırılmış, bunlar uydurma şeyler" demesi, acaba hadis-i şerifin kendisini hedef aldığı zehabına kapılmasından mıdır? Yoksa her dönem güncelliğini koruyan mucize hadis-i şerifin Moon'un yerli baykuşlarının maskesini düşürmesinden mi rahatsızlık duymuştur? Açıklama bekliyoruz.
Ne diyelim; siz, siz olun, baykuşlara kulak asmayın.
Son sözü Endülüs'ün büyük alimlerinden İbn Hazm'a bırakalım dilerseniz: "Eğer bir kimse, biz ancak Kur'an'da bulduğumuzu alırız derse, ümmetin icmaı ile dindin çıkar" (İbn Hazm, el-İhkâm, 1/214).
Geçmişte hadis müdafaanâmeleri yapılır ve yazılırdı. Bunlar, daha çok üzerinde şüphe izhar olmuş hadislerin ilmi bakımdan savunulması şeklinde idi. Ancak güncel fitne, maalesef, birkaç hadisin savunulması bir yana, topyekün Kur'an-ı Kerim'in ve Sünnet'in müdafaa edilmesini kaçınılmaz kılmaktadır. Zira dışarıdan ve içeriden hücum topyekün yapılmaktadır. Ancak ben, sözkonusu programda gündeme gelen sadece "bir mucize hadis-i şerif"in abide kimliğinin nasıl beş paralık hale dönüştürüldüğünün altını çizerek işin vahametine değineceğim.
Hadis-i şerif şu... Alemlerin peygamberi Hz. Muhammed (sav) buyuruyor ki: Haberiniz olsun; bana Kitap ve onunla birlikte onun gibisi verilmiştir. Sakın ola sizden hiçbirinizi, karşısına benim kendisine emrettiğim veya kendisini ondan sakındırdığım bir iş/emir geldiğinde rahat rahat koltuğuna kurulmuş olduğu halde "Bunu tanımayız; biz ancak Kur'an'da bulduğumuzu alırız / (Bir diğer rivayette) Hadis'i bırak, bana Kur'an'dan oku" derken görmeyeyim. Dikkat ediniz! Allah Rasulünün haram kıldığı da Allah'ın haram kıldığı gibidir."
Bu hadis-i şerif, kendisiyle oynamak isteyenleri ve bu arada tabii kimilerini iskele sancağını adeta yere indiriyor; bir tek bu hadis-i şerif bile programı bitirmeye yetiyordu.
Prof. Dr. Suat Yıldırım Hoca sanki biraz da meslektaşlarından çekinerek bu hadis-i şerifi nakletti. Anında ilk tepki, rengi benzi pancara dönen Prof. Dr. Yunus Vehbi Yavuz beyden geldi. Tepki, maalesef din ve ilim hassasiyetinden uzak tarzda aynen şöyleydi: "Ben araştırmadım, ama bu hadisin şüpheli ve zayıf olduğunu düşünüyorum." Kendince bir manevrayla hadis-i şerifi devre dışı bırakmaya çalıştı. Suat Hoca bir anda boşluğa düştü; hadis-i şerif ile meslektaşı arasında yapmak zorunda kaldığı otomatik tercihte, meslektaşını rencide etmemeyi tercih etti. Hadisin zayıf ve şüpheli olmadığının, bilakis sahih ve son derece kuvvetli bir delil olduğunun altını çizmedi. Suküt ederek, farkında olmadan Yunus Vehbi beyi tasdik etmiş oldu.
Birkaç dakika sonra aynı hadisten rahatsız olduğu belli olan diğer bir konuşmacı, Diyanet'ten sayın Prof. Dr. İsmail Hakkı Ünal daha da pervasızca devreye girdi. "Suat beyin okuduğu hadis konularında incelemeler yapılmış; bütün bunlar zayıf ve sonradan uydurulmuş şeyler" hükmünü kondurdu.
İlim ve din yüksek haysiyet ve kalbi hassasiyet gerektiren alandır. Hele de sünnet gibi İslam'ın Kur'an'dan sonraki ikinci temel dayanağı konusunda hiçkimse, bu derece pervasız ve toplumu fitneye sürükleyecek nitelikte ölçüsüz davranamayı samimiyetle bağdaştıramaz.
Bu hadis-i şerif, ekranlardan da görüldüğü üzere son dönem din tablosunu da yansıtan "mucizevi bir beyan"dır. Hadis-i şerif, sahihtir, hasendir. İslam'ın en temel kaynaklarında capcanlı, sapasağlam ve dipdiri durmaktadır.
İşte rivayetin geçtiği kaynaklardan bazıları... Ebu Davud, Sünnet, 5; İmare, 33. Tirmizi, İlim, 10. Müsned, II/367; IV/132. İbn Mace, Mukaddime, Rasulüllahın hadisine tazim, 2,13. İbn Abdilber, Cami, 560-561. Hatip Bağdadi, Kifaye, 8-10. Beyhaki, Delail, I/24-25. Suyuti, Miftah, 9-10.... Daha saymaya gerek var mı? Elbette yok.
Bu hadis-i şerifi, tarihinden günümüze hadis alimleri, teknik tabiriyle cerh ve ta'dil uzmanları irdelemiş, incelemiş, zerresine keder tahkik etmişler. Netice apaçık; sahih, hasen.
Büyük hadis araştırmacısı Ebu İsa aynen şunu ifade etmektedir; Bu hadis, hasendir, sahihtir... (Bakınız; İbn Mace, Mukaddime, 12). İmam Şafii hazretlerinin er-Risale'sini tahkik ve şerh eden büyük alim Ahmed Muhammed Şakir, bu hadis-i şerifin inceden inceye kritiğini yapmış ve sahih bir hadis olduğunu isbat etmiştir... (Bakınız; Şafii, er-Risale, Tahkik/ Ahmed Muhammed Şakir, Beyrut, 1939, s: 89-90)
Bu derece gerçekler ortada iken iskele sancakta koltuğuna kurulmuş sayın Prof. Dr. İsmail Hakkı Ünal'ın tek cümlede "Araştırılmış, bunlar uydurma şeyler" demesi, acaba hadis-i şerifin kendisini hedef aldığı zehabına kapılmasından mıdır? Yoksa her dönem güncelliğini koruyan mucize hadis-i şerifin Moon'un yerli baykuşlarının maskesini düşürmesinden mi rahatsızlık duymuştur? Açıklama bekliyoruz.
Ne diyelim; siz, siz olun, baykuşlara kulak asmayın.
Son sözü Endülüs'ün büyük alimlerinden İbn Hazm'a bırakalım dilerseniz: "Eğer bir kimse, biz ancak Kur'an'da bulduğumuzu alırız derse, ümmetin icmaı ile dindin çıkar" (İbn Hazm, el-İhkâm, 1/214).
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019