Herkes İstanbul'un bazı semtlerine yolcu taşıyan minibüslerin hat ücretlerinden dem vurur.
Filan hat şu kadar yüz milyar, falan hat ise trilyon lira değerinde.
Bu değerler taşınan yolcu adetine göre oluşuyor.
Ne kadar çok yolcu, o kadar gelir.
Ne kadar yüksek gelir, o kadar hat fiyatlarının yükselmesi demek.
Aynen bunun gibi muhtarlıkta da ne kadar çok mühür, o kadar çok buhur.
Muhtar efendi mahallenin lokal anlamda mülki amiri.
Mühür kimdeyse, Süleyman Paşa da odur.
Bir mühür bir milyon yedi yüz elli bin.
On mühür 17 milyon beş yüz bin.
Yüz mühür 175 milyon.
Beş yüz mühür ise 1 milyar 750 milyonun yarısı.
Kaç lira yaptığını siz hesaplayın.
Günde beş yüz yolcu taşıyan minibüs olur da, beş yüz mühür basan muhtar olmaz mı?
İstanbul gibi nüfusu 15 milyonu geçmiş bir şehrin mahalleleri de yarım milyon nüfuslu.
İşinize karışmış,
Niyetinizi karıştırmış,
İdealinizi çarpıtmış olmamayım ama, bu muhtarlık kârlı bir iş gibi geldi bana.
Hatta vekillikten bile kârlı.
Bu kadar paraya "değer" lafı mı olur?
Her gün bir yenisi ekrana gelen "yerli dizi" furyasının, meğer rantı o kadar yüksekmiş ki, bu rant karşısında, ne ahlakî, ne ailevî, ne millî ve ne dinî değer ayakta durabilir.
ABD benzeri bir Hollywood'umuz yok belki, ama, bizim de ona nispet bir Holydizi'miz bir koli sızımız var.
MTM Medya Takip Merkezi'nin, kasım ayı boyunca 7 TV kanalı üzerinden yaptığı reklam araştırmasına göre, toplam 14.002 adet reklam yayınlandı ve sadece yerli dizilerde 210.280.720 USD'lik reklam değeri oluştu... Araştırma kapsamındaki kanallar, toplam yayınlarının 96 saatini, yani 4 tam gününü bu diziler arasındaki reklamlara ayırdı...
Bir çoğu, ihanet, aldatma, cinayet, gasp, soygun, adam kaçırma, keçi kaçırma, baskın, kan, gözyaşı...dinî ve millî değerlere inceden saldırı, toplum değerleriyle geyik yapma ve bazı "sembolleri" alaya alma muhtevasında oluşan bu diziler, meğer ne kazançlı şey imiş.
Bu kadar paraya "değer" mi kalır?!
Ya da bu kadar değer için bazı "değerler" değer mi?
Gelsin para, gitsin değer.
Ne kolaymış "değer" meğer,
İtirazın varsa eğer,
Bir dizi için sen de bul bir eşek ile bir eyer,
Değer dediğin nedir ki hem, pazar da var,
Kiloyla da satılıyor,
Al birkaç kilo, koy derin dondurucuya, azar azar harca.
Filan hat şu kadar yüz milyar, falan hat ise trilyon lira değerinde.
Bu değerler taşınan yolcu adetine göre oluşuyor.
Ne kadar çok yolcu, o kadar gelir.
Ne kadar yüksek gelir, o kadar hat fiyatlarının yükselmesi demek.
Aynen bunun gibi muhtarlıkta da ne kadar çok mühür, o kadar çok buhur.
Muhtar efendi mahallenin lokal anlamda mülki amiri.
Mühür kimdeyse, Süleyman Paşa da odur.
Bir mühür bir milyon yedi yüz elli bin.
On mühür 17 milyon beş yüz bin.
Yüz mühür 175 milyon.
Beş yüz mühür ise 1 milyar 750 milyonun yarısı.
Kaç lira yaptığını siz hesaplayın.
Günde beş yüz yolcu taşıyan minibüs olur da, beş yüz mühür basan muhtar olmaz mı?
İstanbul gibi nüfusu 15 milyonu geçmiş bir şehrin mahalleleri de yarım milyon nüfuslu.
İşinize karışmış,
Niyetinizi karıştırmış,
İdealinizi çarpıtmış olmamayım ama, bu muhtarlık kârlı bir iş gibi geldi bana.
Hatta vekillikten bile kârlı.
Bu kadar paraya "değer" lafı mı olur?
Her gün bir yenisi ekrana gelen "yerli dizi" furyasının, meğer rantı o kadar yüksekmiş ki, bu rant karşısında, ne ahlakî, ne ailevî, ne millî ve ne dinî değer ayakta durabilir.
ABD benzeri bir Hollywood'umuz yok belki, ama, bizim de ona nispet bir Holydizi'miz bir koli sızımız var.
MTM Medya Takip Merkezi'nin, kasım ayı boyunca 7 TV kanalı üzerinden yaptığı reklam araştırmasına göre, toplam 14.002 adet reklam yayınlandı ve sadece yerli dizilerde 210.280.720 USD'lik reklam değeri oluştu... Araştırma kapsamındaki kanallar, toplam yayınlarının 96 saatini, yani 4 tam gününü bu diziler arasındaki reklamlara ayırdı...
Bir çoğu, ihanet, aldatma, cinayet, gasp, soygun, adam kaçırma, keçi kaçırma, baskın, kan, gözyaşı...dinî ve millî değerlere inceden saldırı, toplum değerleriyle geyik yapma ve bazı "sembolleri" alaya alma muhtevasında oluşan bu diziler, meğer ne kazançlı şey imiş.
Bu kadar paraya "değer" mi kalır?!
Ya da bu kadar değer için bazı "değerler" değer mi?
Gelsin para, gitsin değer.
Ne kolaymış "değer" meğer,
İtirazın varsa eğer,
Bir dizi için sen de bul bir eşek ile bir eyer,
Değer dediğin nedir ki hem, pazar da var,
Kiloyla da satılıyor,
Al birkaç kilo, koy derin dondurucuya, azar azar harca.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024