Mülk ve toprak satışlarının miktarı tam olarak bilinmiyor!

Başbakan Erdoğan İstanbul'da yabancı sermaye derneği Yased'in düzenlediği "Fırsatlar Ülkesi Türkiye" konferansında cari açıktan, toprak satışlarına kadar uzanan ilginç açıklamalarda bulundu. Başbakan'a göre "cari açık yiğidin kamçısıymış." Bundan dolayı olacak ki, bu kamçı sürekli Türkiye siyasetinin tepesinde olsun diye cari açık bilinçli bir şekilde kapatılmak istenmiyor herhalde. Bu sözlerle hükümet kimi kandırabileceğini sanıyor bilmiyorum ama Türkiye'de böyle sözlere kanacak saflıkta kimsenin artık var olduğuna inanmıyorum. Bugün asıl üstünde durmak istediğim konu Sayın Başbakan'ın aynı toplantıda "bir daire satıyorsunuz, ülkeyi satıyorlar diyorlar" sözü olacak.Gerçekten hükümetin yaptığı satışlar abartılıyor mu? Hükümet sütten çıkmış ak kaşık mı? Yoksa anlatılanlar gerçek de hükümet yetkilileri mi yalan söylüyorlar? Alanya Ticaret ve Sanayi Odası (ALTSO) Başkan Yardımcısı ve İnşaat Komitesi Başkanı Hüseyin Erkek geçtiğimiz yıl yabancılara mülk satışıyla ilgili bir rapor hazırlamıştı. Bu rapor, Türkiye'de mülk edinen yabancıların sayısının (yabancı şirketler, Türkiye vatandaşı azınlıklar hariç), 62 bin 500'e ulaştığını gösteriyordu.Bu mülk satışlarının 6 bin 53'ü, yeni kanunun yürürlüğe girdiği, 7 Ocak 2006'dan 24 Temmuz 2006'ya kadar olan dönemde gerçekleşmişti. Aynı dönemde mülk edinenlerin 1876'sı İngiliz, 801'i İrlandalı, 749'u Alman, 357'si Hollandalı, 296'sı Norveçli, 176'sı Belçikalı, 90'ı Yunanlıydı.Bu raporda işaret edilen çarpıcı bir şey de İsrail uyruklulara ait taşınmazların tamamının 10 ilde toplandığının tespit edilmesiydi. Tek başına bu rapor bile Türkiye'de bir binadan çok daha fazlasının satılmış olduğunu göstermeye yetiyor değil mi?Aslında satılan sadece mülk değil Türkiye'de. Topraklarımız da satılıyor. Asıl tehlikeli olan şey ne biliyor musunuz? Ne kadar mülk ya da toprak sattığını hükümet bile tam olarak bilmiyor. Evet, bu söylediğimiz gerçeğin ta kendisi. Bunu bu konuda araştırmalarda bulunan akademisyenler de ifade ediyor.Erciyes Üniversitesi'nde bir süre önce yabancılara toprak satışına ilişkin bir proje yürütüldü ve ayrıntılı çalışma yapılıp bir rapor hazırlandı. Proje sorumlusu Yard. Doç. Ayşe Odman Boztosun'du. Meltem TV'de Emre Polat'ın hazırlayıp sunduğu, "Perde Arkası" programında toprak satışları ele alınmış ve Ayşe Boztorun'la bu konuda röportaj yapılmıştı. Toprak satışları konusunda çok önemli gerçekler, Perde Arkası programında da ifade edilmiş ve Erciyes üniversitesinde hazırlanan söz konusu rapora da değinilmişti.Ayşe Boztorun'un açıklamalarına göre;"2003 - 2005 yılları arasında ( iki yıl zarfında) eski yasa Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilene kadar, yabancı ticaret şirketleri Türkiye'de sınırsız şekilde taşınmaz edindi... Ne kadar? Bilinmiyor. Bu bilgi bugün maalesef Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nde bile mevcut değil...Sayın Boztorun'un açıklamalarına göre tam bir denetimden bahsetmek mümkün değil."Kişilerle ilgili mütekabiliyet esası gibi sınırlamalar var, ama yabancılar Türkiye'de şirket kurarak tıpkı bir Türk şirketi gibi istediği kadar, istediği yerde taşınmaz edinebilir."Bu açıklamalardan anlaşıldığı üzere, bir yabancı ülke kendi işadamlarına Türkiye'de ortak şirket kurdurdu ve bu şirkete Türkiye'nin sınır bölgelerinden yüzlerce dönüm arazi aldırdı. Bundan Türkiye'nin ruhu bile duymaz. Çünkü bu konuda hiçbir denetim mekanizması mevcut değil.Bundan da anlaşılacağı gibi Türkiye'nin ne kadarını sattığını hükümet bile tam olarak bilmiyor. Sözü fazla uzatmadan yayındığı yer ilginç olduğu için sizinle paylaşmakta fayda gördüğüm konumuzla ilgili bir şey var.İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 1995 yılında (1995 yılına dikkatinizi çekerim) İstanbul Risaleleri" adlı eserden;Sayfa 158; Başlık, "Allah'ın gazabına uğrasınlar" "Fatih (1453 yılında) İstanbul'u alıp Ayasofya önüne geldiği zaman derinden derine bir inilti işitti. Sesin geldiği tarafa bir adam gönderdi. Hali perişan bir keşiş (papaz) getirdiler. Huzura çıkardılar. 'Niçin hapsedildin' diye sordular. Keşiş fala baktığını ve muhasara (kuşatma) hazırlıkları sırasında (Bizans İmparatoru) Konstantin'in kendisini çağırıp İstanbul'u Türklerin alıp almayacağını bildirmek için remil atmasını (gaipten haber vermesini, bir çeşit fal açmasını) söylediğini, remilde İstanbul'un Türklerin eline geçeceğini bildirmesi üzerine Konstantin'in kızarak onu zindana attırdığını hikâye etti ve 'şimdi karşınızda bulunuyorum, demek falım doğru imiş' dedi. Bunun üzerine Fatih de İstanbul'un kendi elinden çıkıp çıkmayacağına dair remil atmasını ve doğruyu söylerse mükâfatlandırılacağını (ödül alacağını) bildirdi. Keşiş remil attı ve şöyle dedi: ? İstanbul Türklerin elinden harp ve darp ile çıkmayacak. Ancak öyle bir zaman gelecek ki, elinizdeki emlak ve arazi azalacak. Bu suretle İstanbul Türk malı olmaktan çıkacak.Bu falın bildirdiği neticeden müteessir olan (üzülen) Fatih ellerini kaldırarak "İstanbul'da edindiği yerleri ecnebilere (yabancılara) satanlar Allah'ın gazabına uğrasınlar" diye beddua etti."