Başını çevirdi... Yanakları kızarmış, gözleri kararır gibi olmuştu. Söyledikleri karşısında yaşlı adamın "nemlenen bakışları" yüreğine ok gibi işlemişti sanki... Otuz yıllık hayatında ilk defa mı bu kadar yoğun hissetmişti "hayâ etme"yi..."Hayâ imandandır" buyurdu Gönüller Tabibi. Hatırladı... Geçen Cuma en arka sırada dinlediği hutbede, genç imam tane tane konuşurken hususi vurgu yapmıştı bu kutlu fermana... "Peki neden böyle bir ruh hali taşıyorum" diye mırıldandı kendi kendine... Hiç akîl bir gönül, kendinden yaşça, hizmetçe, gayretçe ve fedakarlıkça daha kıdemli bir gönül sahibini neden incitir, ona hürmette kusur eder ve tarifsiz yaralar açar?.. Bilmez mi insana saygı göstermeyen, büyüğünden ar etmeyen Yaradan'dan hayâ edemez. O'ndan hayâ etmeyen kaç pul eder şu âlemde...Sarsılan hafsalasını, üzüntüye boğulan yüreğini toplamaya çalışarak akşamın karanlığı yeni yeni belirginleşirken şadırvana yürüdü... Soğuk su alnındaki ateşe iyi geliyordu. Abdestini tamamlayarak mescidin en uzak köşesindeki direğin dibine oturdu... Elinde değildi genç adamın... Sessiz sessiz fakat sarsıla sarsıla ağlıyordu... Nidası mânidar, duası anlamlıydı, "Ya Rab! Bana, Zâtına ve sevdiklerine karşı edebi, hayâyı ve kalbî ta'zimi öğret ve bunda beni ikram edilenlerden kıl." Bu yakarış an be an sürdü?Müezzinin Dâvudî sesiyle derin bir nefes alıp gözlerini avucunun içiyle silerken omuzundaki sıcaklığı hissetti. Başını çevirdiğinde "nemli bakışlı" ihtiyarın kendisine tebessüm ettiğini farketti. Bir anda ellerine yapıştı, öptü, yüzüne sürdü ve "bağışla hacı amca" diye inledi...Yüzüne kar yağmış ihtiyar, eliyle onu doğrulturken fısıldar gibi konuşarak yeni yol haritasını çizdi: "Oğul, Yaradan tevbeni samimiyet suyuyla ıslatsın... Sana hayâ ve ta'zim ırmağından içirsin... Her nefesine bin bereket versin... Berhudar ol, senin halini kıskandım, bana da sen dua et..." Genç adam, tekrar elinden öperek koluna girdiği yaşlı dostuyla ilk safa yürüdü...Ve o vakit imamın okuduğu Fatiha'daki "bizi doğru yola ilet" ifadesini daha bir başka anladı, secde etti, af diledi...Şimdi nerde olursa olsun, bir "nemli bakışlı" ihtiyar görsem, o dostumu ve onun tevbesini hatırlarım...Vesselam...
Ahmet Emin Bektaş / diğer yazıları
- Sancaktar / 11.05.2020
- Ve yemneunel maun... / 15.07.2013
- Gerçek hayat başlar / 12.07.2013
- İçini söyle! / 11.07.2013
- Yaz'da Ramazan / 09.07.2013
- Sabah ezanları / 04.07.2013
- Kimin adamısın? / 03.07.2013
- Akiller / 01.07.2013
- Kapanmayan yara / 28.06.2013
- Zor olan... / 27.06.2013
- Ve yemneunel maun... / 15.07.2013
- Gerçek hayat başlar / 12.07.2013
- İçini söyle! / 11.07.2013
- Yaz'da Ramazan / 09.07.2013
- Sabah ezanları / 04.07.2013
- Kimin adamısın? / 03.07.2013
- Akiller / 01.07.2013
- Kapanmayan yara / 28.06.2013
- Zor olan... / 27.06.2013