Öğrenmek bir tutkudur

İnsan kimi zaman ölmeyi ister, ancak hazır olup olmadığını sorgulamaz, insan bazen neden bir zamanlar ölmek istediğine şaşar, çünkü yaşadığı her saat, her dakika, her gün ona yeni bir şeyler öğretmekte, hayata bakışını, algılayışını değiştirmektedir. Neden daha fazlasını öğrenmeyeyim diye sorar kendine, kaldı ki öğrenmek bir tutkudur, hem de çok güçlü bir tutku.
Öğrenmenin ne olduğunu araştırmışlar; öğrenmek bir bakıma iki farklı şey arasındaki farkı bellemek olarak tanımlanmış, tabii bu tanımın açılımları vardır mutlaka… Öğrenmenin ne olduğunu anlamaya çalışmak bile bir tür 'öğrenme'dir. İnsan beyni birbirinden çok değişik ve karmaşık işlevleri olan harika bir organımızdır. İnsanın öğrendikleri onun hayatını daha yaşanılabilir, dertlerini daha katlanılabilir kılmak içindir belki de… Allah'tan gönül güzelliği istediğimiz gibi bize gerekli olan akletme gücünü de vermesini isteyebiliriz, dahası istemeliyiz. Çünkü yüksek Cennet makamlarının akıllı, zeki insanlar için olduğu bildiriliyor bizlere. Bir hadis-i şerifte geçiyordu kimileriniz hatırlamıştır.
Evreni, kainatı tanımak, öğrenmek aslında biraz da kendimizi tanımaktır. Çünkü insanoğlu kainatın özü ve özetidir. Yaşamaktan zevk almak öğrendiğimiz hakikatleri birbiriyle bağdaştırıp birleştirerek yeni hakikatlere ulaşmamızla ilgili olabilir. Aslında yapacağımız bu işlemler bile zamanla eğlenceli hale gelebilir. Hayatımızı sevimli ve yaşanılabilir kılmak bizlerin elindedir dersek yanılmış olmayız her halde hem de bütün çıkmazlarımıza rağmen. Zanlarımız ve kendimize yapacağımız telkinler hakikaten çok önemlidir. Her şeyin çok daha güzel olacağına dair umutlarımızı hiç yitirmemeli hatta bu güzel günlerin mutlaka hayalini kurmalıyız, daha önce de hatırlattığımız gibi Rabbimiz hakkında her zaman hüsn-ü zanlarda bulunmalıyız.
Her insan kimi zaman ölmek ister oysaki Allah'ın bizler için takdir ettiği her günde bir hakikate daha ulaşma ve bir gerçeği daha öğrenme olasılığı vardır. Bu fırsatları neden kaçıralım ki?