Türk Silahlı Kuvvetleri, PKK'ya yönelik kara harekatını gerçekleştirdi.Harekat için siyasetin kararı beklendi. Siyasetimiz de ABD'nin onayını bekledi.Sonunda ABD yeşil ışık yaktı, harekat hakkında ABD'ye ve Talabani'ye gerekli bilgiler verildi. Hatta Sayın Başbakanımızın ifadesiyle Kuzey Irak yönetimi yani Barzani de durum hakkında bilgilendirildi. ABD'nin çizdiği sınırlar ve verdiği anlık istihbaratla operasyon gerçekleştirildi. Operasyonun teknik boyutlarına fazla girmeyeceğim, zaten medyadan yeterince takip etmişsinizdir. Bu operasyon PKK'yı söküp atmak için yeterli midir? Hiçbir adımını, özellikle de Ortadoğu'da, herhangi bir çıkarı olmadan atmayan ABD, Türkiye'nin bu kara operasyonuna neden göz yumuyor, anlık istihbarat veriyor?Son günlerde ABD'li üst düzey yetkililer tarafından yoğun olarak yapılan Ankara ziyaretlerinin ana sebebi sadece tek taraflı olarak Türkiye'ye yardım mı, yoksa bunun bir bedeli olacak mı? Öncelikle operasyon amacına ulaştı mı, onu değerlendirelim. PKK'yı kim oluşturdu, bugüne kadar kim kullandı ve kim besledi? Tabii ki ABD ve İsrail. Onların gözetiminde olan Talabani ve Barzani. Peki, bunların bilgisi dahilinde olan bir operasyonun amacına ulaşması mümkün olabilir mi? 40 küsur teröristin etkisiz bırakıldığı ifade ediliyor. TSK kendisine verilen vazifeyi en güzel şekliyle soğuk kış şartlarında, ulaşımın zor olduğu dağlık alanlarda yapıyor, yapmaya çalışıyor.Eğer aynı operasyon Dağlıca saldırısının hemen arkasından yapılsaydı, siyasi sürüncemeye bırakılmasaydı, PKK'lı teröristler ve üst yetkilileri rahatlıkla etkisiz hale getirilebilirdi. Şimdi daha zor şartlarda daha büyük emeklerle bir operasyon yapılıyor, ama ortalıkta pek PKK'lı yok, üst düzey yöneticiler ise çoktan alanı terk etmiş.Daha önce de ifade etmiştik, PKK'lıların büyük bir bölümü Ermenistan işgali altında olan Yukarı Karabağ'a yerleştirildi. Bir bölümü Sincar gibi operasyon menzilinin dışına çıkarıldı. Bir kısmı İran'a terör saldırıları için Pejak'lı oldu. Bir kısmı barzani'nin sağ kolu olarak peşmergeler içine yerleşti. Üst düzey yöneticilerin çoğu Avrupa ve Amerika'da ve bir bölümü de Türkiye'deki siyasi sürece dahil olmak için teslim olmakla meşgul. Anlayacağınız üç beş numune dışında operasyon bölgesinde pek PKK'lı kalmadı. Bu gizli bir haber de değil. Değişik zamanlarda bu bilgiler basın ve medyada yer aldı. Bu bilgiler ışığında operasyonun neticeye ulaşıp ulaşmayacağını siz söyleyin.Peki, ABD'nin bu sözde desteği neyin nesi? Ne çıkarı var bu işten?BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada, son zamanlarda yapılan ABD ve İsrail üst düzey ziyaretlerinin temelinde İran konusu olduğunu vurgulamıştı. ABD ve İsrail, Ortadoğu'da İslam dünyası üzerinde etkindi ve BOP işgali çerçevesinde böyle bir gücün varlığından rahatsızlardı. İran'a tek başlarına müdahale etmeleri imkansızdı, çünkü hazır bir lokma olan Irak'ta bile hala istedikleri noktaya gelememişlerdi.Ancak Türkiye ile İran'ı bir vesile ile çatıştırabilirlerse bir taşla iki kuş vurabileceklerdi. İşte son zamanlarda yapılan ve yapılacak olan ziyaretlerin asıl amacı bu çatışmanın altyapısını oluşturmak. Operasyon ve türban mevzularıyla ise bu konularda çoktan taşeron olma kararı almış olan siyasetin millet nezdinde elinin kuvvetlenmesi hedefleniyordu.Tabii olay sadece bununla da sınırlı değil.Operasyona ses çıkarmayan Barzani konusunda siyasetin yakınlaşma mesajları, bu süreçte Kuzey Irak Yönetimini tanıma sinyallerini veriyor. The Economist'in haberine göre Başbakan Erdoğan zaten bunun sözünü 5 Kasım'da yapılan Bush görüşmesinde vermişti. Bunun anlamı da şu: Türkiye bir taraftan Haçlı orduları safında İslam dünyasının temsilcisi konumuna gelen İran'a karşı hazırlanırken, diğer taraftan da Türkiye'yi parçalanma sürecine taşıyacak olan Kuzey Irak oluşumuna da en büyük desteğin Türkiye tarafından verilmesi planlanıyordu. ABD senaryolu bu sürecin devamında kimin en çok zararı göreceği açık ve net.Peki, operasyona karşı mıyız? Tabii ki hayır. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nda olduğu gibi kararı kendimiz verseydik ve zamanında müdahale etseydik durum çok farklı olurdu. Yunanistanın bilgisi dahilinde olan bir harekat Kıbrıs'ta neticeye götürür müydü?Biz diyoruz ki, Türkiye bu coğrafya üzerinde menfur emelleri olanların yazdığı senaryolarda artık figüran olmamalı, tarihi misyonuna uygun olarak gerçek bağımsız bir devlet gibi kendi milli kararlarını hayata geçirmeli.
Murat Çabas / diğer yazıları
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024