Ortaöğretim yıllarındaki genç nesil arasında bir araştırma yapıldığında önemsiz derslerden birisinin "tarih" olduğunu göreceksiniz. Kendi öğrenciliğimizde de bu böyleydi. Maalesef tarih bir ezber dersi olarak ele alınır ve şekilci bir mantıkla öğrenci bilgi bankası olarak donatılır.
Bu yaklaşım özellikle bizim ülkemiz için söz konusudur. Sebebi gaflet veya bilinçli bir yaklaşım olsun sonuç olarak tarihi şuurdan yoksun, tarih hafızası gelişmemiş olan bir nesil karşımıza çıkıverir.
Dünya ülkelerini, ülkelerin tarihi seyrini ve bu ülkeler içerisindeki kendi konumunu tespit edemeyen devletler sürekli aldanmaya ve aldatılmaya da maruz kalırlar.
İşte tarihin tekerrür etmesinin sebeplerinden bir tanesi de bu bilinçten ve eğitimden mahrum olmaktır.
Ülkemizdeki kavgalar bitmek bilmiyor. Kafkasya, Balkanlar ve Ortadoğu sürekli "cadı kazanı" gibi kaynıyor. Bu coğrafyalar üzerinde yapılan hesapların, ardı arkası kesilmiyor. Görünen sebepler değişik karakterde olabilir. Ancak tarihi seyir, ülkelerin misyonu ve idealleri penceresinden bakıldığı zaman görülen "Haçlı seferlerinin sürdüğüdür."
Savaş alanlarında Hilal güçlerini alt edemeyen Haçlı güçler yüzyıllara yaydıkları ayak oyunları ile, çıkarttıkları nifak ile, içimize soktukları ajanlar ile, köşe başlarına yerleştirdikleri kendi adamları ile Osmanlı Devleti'ni çökertmişlerdi. İkinci adımda ise Osmanlının çekilmesiyle başsız kalan ve dağılan Kafkasya, Balkanlar ve Ortadoğu paylaşımının son perdeleri oynanmaktadır.
Direnen son kaleler yıkılmaya, yerli unsurlar asimile edilmeye çalışılmaktadır.
Ülkemize de göz dikenler, dün Osmanlı topraklarında, Hicaz bölgesinde tezgahladıkları oyunu tekrar sahneye koyuyorlar. Ülkemiz de karanlık günlerden geçiyor. Sosyal, siyasal ve ekonomik bunca soruna ek olarak basın ve yayının TSK'yı yıpratıcı çalışmaları ülkemizin geleceği açısından son derce sakınca arzetmektedir.
Vakit geçmeden tarihi "toprak bütünlüğümüz, milli birliğimiz" açısından yeniden inceleyelim.
Size bir ip ucu vereyim. Osmanlının son döneminde dini ve milli bütünlüğümüze kasteden iki isimden olan "Abdulvehhab" ve "Hüseyin bin Ali"nin bugünkü iz düşümlerini hiç merak ettiniz mi?
Daha geniş bilgi mi istiyorsunuz?
Öyleyse Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in kaleme aldığı "Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler" isimli kitabını almanızı öneriyorum.
Bu yaklaşım özellikle bizim ülkemiz için söz konusudur. Sebebi gaflet veya bilinçli bir yaklaşım olsun sonuç olarak tarihi şuurdan yoksun, tarih hafızası gelişmemiş olan bir nesil karşımıza çıkıverir.
Dünya ülkelerini, ülkelerin tarihi seyrini ve bu ülkeler içerisindeki kendi konumunu tespit edemeyen devletler sürekli aldanmaya ve aldatılmaya da maruz kalırlar.
İşte tarihin tekerrür etmesinin sebeplerinden bir tanesi de bu bilinçten ve eğitimden mahrum olmaktır.
Ülkemizdeki kavgalar bitmek bilmiyor. Kafkasya, Balkanlar ve Ortadoğu sürekli "cadı kazanı" gibi kaynıyor. Bu coğrafyalar üzerinde yapılan hesapların, ardı arkası kesilmiyor. Görünen sebepler değişik karakterde olabilir. Ancak tarihi seyir, ülkelerin misyonu ve idealleri penceresinden bakıldığı zaman görülen "Haçlı seferlerinin sürdüğüdür."
Savaş alanlarında Hilal güçlerini alt edemeyen Haçlı güçler yüzyıllara yaydıkları ayak oyunları ile, çıkarttıkları nifak ile, içimize soktukları ajanlar ile, köşe başlarına yerleştirdikleri kendi adamları ile Osmanlı Devleti'ni çökertmişlerdi. İkinci adımda ise Osmanlının çekilmesiyle başsız kalan ve dağılan Kafkasya, Balkanlar ve Ortadoğu paylaşımının son perdeleri oynanmaktadır.
Direnen son kaleler yıkılmaya, yerli unsurlar asimile edilmeye çalışılmaktadır.
Ülkemize de göz dikenler, dün Osmanlı topraklarında, Hicaz bölgesinde tezgahladıkları oyunu tekrar sahneye koyuyorlar. Ülkemiz de karanlık günlerden geçiyor. Sosyal, siyasal ve ekonomik bunca soruna ek olarak basın ve yayının TSK'yı yıpratıcı çalışmaları ülkemizin geleceği açısından son derce sakınca arzetmektedir.
Vakit geçmeden tarihi "toprak bütünlüğümüz, milli birliğimiz" açısından yeniden inceleyelim.
Size bir ip ucu vereyim. Osmanlının son döneminde dini ve milli bütünlüğümüze kasteden iki isimden olan "Abdulvehhab" ve "Hüseyin bin Ali"nin bugünkü iz düşümlerini hiç merak ettiniz mi?
Daha geniş bilgi mi istiyorsunuz?
Öyleyse Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in kaleme aldığı "Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler" isimli kitabını almanızı öneriyorum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Madenler devlet ve milletin ortak servetidir / 20.10.2025
- Bağımsızlığın madenle başlayan hikâyesi / 19.10.2025
- Gazze’de barış mı, yeni harita mı? / 18.10.2025
- Geçiş Süreci Kanunu: Tıkanan sürecin yeni maskesi / 17.10.2025
- Gazze’de barış değil, sessiz teslimiyet / 12.10.2025
- İstanbul’un kurtuluş diyalektiği / 09.10.2025
- Erdoğan–Trump görüşmesi: The Apprentice diplomasisi sahada / 06.10.2025
- Arzu Mev’ûd’un gölgesinde: İsrail’in kuruluşu ve işgalin sürekliliği / 05.10.2025
- Bahçeli’nin TRÇ çıkışı: Strateji mi, PR hamlesi mi? / 22.09.2025
- Bir iman formülünün siyasete alet edilmesi / 21.09.2025
- Bağımsızlığın madenle başlayan hikâyesi / 19.10.2025
- Gazze’de barış mı, yeni harita mı? / 18.10.2025
- Geçiş Süreci Kanunu: Tıkanan sürecin yeni maskesi / 17.10.2025
- Gazze’de barış değil, sessiz teslimiyet / 12.10.2025
- İstanbul’un kurtuluş diyalektiği / 09.10.2025
- Erdoğan–Trump görüşmesi: The Apprentice diplomasisi sahada / 06.10.2025
- Arzu Mev’ûd’un gölgesinde: İsrail’in kuruluşu ve işgalin sürekliliği / 05.10.2025
- Bahçeli’nin TRÇ çıkışı: Strateji mi, PR hamlesi mi? / 22.09.2025
- Bir iman formülünün siyasete alet edilmesi / 21.09.2025