Anlaşılan o ki; şer yuvası İstanbul Fener Rum Patrikhanesi ve Hıristiyan batı yeni bir oyunu sahneye koymuşlardır. Sahnelenmekte olan bu oyun; hedef olarak Feth-i Mübin'le Türkleşen ve İslam'la müşerref olan İstanbul'u "Kostantinapol" yapmak gayesini gütmektedir. Bizans'ın yeniden hortlatılması planıdır bu... Planın çıkış noktası, "ekümen" patrik ve ona bağlı Ortodoks metropolitlerden oluşan, Suriçi Hıristiyan dükalığının kurulmasıdır. Devlet içinde devlet olmaktır. Bu pis oyun, Amerika ve İsrail ortaklığınca hazırlanan, müşterek bir strateji ile Kudüs'te başlatılmıştır.Planın ana hatları; bir suç icat etmek, sonrasında suçluyu cezalandıracak yani "adalet" dağıtacak bir güç merkezini oluşturmak ve bütün dünyaya ilan etmek olarak dizayn edilmiştir. İşlenen suçu cezalandıracak merkez, artık o dünyanın, (bütün Ortodoksların) hakim gücü olarak meşruiyet kazanacaktır. Dolayısı ile o merkezin icraatlarına karşı çıkmak da, hak ve adaletin ihlaline yönelik olacaktır.Kudüs Ortodoks Patriği; güya, kiliseye ait bir takım taşınmazları el altından İsrail devletine kiraya vererek gelirleri zimmetine geçirmiştir. Elde ettiği gelirle, şahsi çıkar sağlamak suretiyle suç işlemiştir. Çok tabiidir ki bu suç cezasız kalamaz.Kalmamalıdır ki, vicdanlar rahat etsin. Tabii ki, bu münasebetle, Hıristiyan dünyası, Kudüs gibi kutsal bir kentin, sözde bu mümtaz şahsiyetini yargılayarak, adaleti tesis edecek bir otoriteyi ortaya çıkaracaktır. Bu otorite doğal olarak, Ortodoks dünyasında, itibarı en yüksek ve tek söz sahibi mercii olarak temayüz edecektir. Bu itibarla, Kudüs Ortodoks Patriğini yargılayacak heyete başkanlık edecek otorite, aynı zamanda; Ortodoks dünyasının da başı olacaktır.Yargılama İstanbul Fener Rum Patrikhanesi'nde yapılacaktır. Yargılamayı yapmak gayesine dönük olarak, çeşitli ülkelerden gelecek patrikler heyetine, Fener Rum Ortodoks Patriği "Bartholomeos" başkanlık edecektir. Başka bir deyişle, Fener Rum Patrikhanesi'nin, herhangi bir ülkede meydana gelen bir suçun, karar mercii olarak, Ortodoks dünyasının da başkanı olduğu gerçeği, tescil edilmiş olacaktır.Bundan sonraki safhada, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Patriğin, ekümen unvanına, dolayısı ile de icraatlarına artık karışamayacaktır. Karışırsa, karşısında dünyanın hakim güçlerini bulacaktır. Tabii ki, ekümenik olma imtiyazına kavuşturulacak Patrikhane, "kendi topraklarına da sahip olmalı" istekleri ABD, AB ve Hıristiyan batı dünyası tarafından dillendirilecektir. Devlet içinde devlet... Yanlış anlamayın, "Ekümenik Patrikhane Dükalığı" devletimizin içinde bir devlet olmayacaktır... Türkiye; "kutsal Hıristiyan toraklarında yaşayan" bir devlet(cik) olacaktır. İşte sahneye konulan oyunla amaçlanan hedef budur. Yargılama sonucunda Patrikhane'ye yasal bir kimlik kazandırılması...Devletimiz asla toprakları üzerinde sahne alan bu oyuna müsaade etmemelidir. Egemenlik ve bağımsızlığın korunabilmesi ancak bu yolla mümkündür. Varsın onlar hangi planı yaparsa yapsınlar. Kimi hangi suçla yargılayacaklarsa, yargılasınlar. Ama bir şartla bizden uzak dursunlar. Patrik efendi de, bu yargılamaya katılmak için, Eyüp Kaymakamlığı'ndan izin istemelidir. İzin verilmeli ve de bütün dünyaya Patriğin, devletimizden verilen icazet ve talimatlar doğrultusunda hareket edebileceği duyurulmalıdır. Aksi takdirde; Lozan'a göre İstanbul Rum kiliselerinin baş papazı olan Patrik unvanı taşıyan keşişin, suçlu duruma düşeceği bildirilmelidir. Yok efendim din hürriyeti, yok AİHM, yok Kezban Hatemi, falan fişmekanın vaveylalarına da asla kulak asılmamalıdır.Aksi olursa ne olur? Ne mi olur?... "Bizans olma süreci başlar". Bu sureci başlatma planlarına fırsat verilmemelidir. Devleti yöneten bütün ilgililer bu hassasiyete azami ölçüde riayet etmelidirler. Unutulmaması gereken bir husus da "bir devlet; sebeb-i vücudu olan ilke ve prensiplerden bir milim dahi feragat gösterirse, yaşamasının asla mümkün olmayacağı gerçeğidir". Yönetenlerin tek amacı; devletimizin bütün kurum ve kuruluşlarıyla ilkelerinden en ufak bir taviz verilmeden devamından yana olmalıdır.Bizans rüyası görenlere dur deme cesaretini gösteremeyenler, bizlere kanlarıyla, canlarıyla, imanlarıyla bu mübarek toprakları vatan olarak bırakan ecdadımızın mirasına ihanet edeceklerini asla unutmasınlar. Ecdadın ahı, vallahi sizi çarpar. Unutmayın yarın mahkemeyi kübrada hesap verirken, sizi Barthololmeos kurtaramayacaktır. Çünkü kelin merhemi olsa kendi başına sürer...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Bekaroğlu / diğer yazıları
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (48) / Yazı dizisi / 07.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (47) / Yazı dizisi / 06.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (46) / Yazı dizisi / 05.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (45) / Yazı dizisi / 04.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (44) / Yazı dizisi / 03.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (43) / Yazı dizisi / 02.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (42) / Yazı dizisi / 01.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (42) / Yazı dizisi / 28.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (41) / Yazı dizisi / 27.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (40) / Yazı dizisi / 26.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (47) / Yazı dizisi / 06.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (46) / Yazı dizisi / 05.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (45) / Yazı dizisi / 04.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (44) / Yazı dizisi / 03.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (43) / Yazı dizisi / 02.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (42) / Yazı dizisi / 01.03.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (42) / Yazı dizisi / 28.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (41) / Yazı dizisi / 27.02.2006
- Yahudi fanatizmi ve İsrail (40) / Yazı dizisi / 26.02.2006