Her şeyin yerli yerinde olduğu, herkesin yerini ve mevkiini bildiği ve insanlara tepeden bakılmadığı günleri özlüyoruz.
Hayatın her alanında, her sektörde ve her branşta çalışanın, ter dökenin, emek verenin alın terinin ve emeğinin hakkını tastamam aldığı günleri, alabileceği ortamları ve uygulamaları özlüyoruz.
Geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin, yeni kuşaklarımızın; "çalıştık-çabaladık ama, okuduk en yüksek puanları da aldık ama…" diyerek umutsuzluğa düşmeyecekleri, istikbale umutla bakabilecekleri günleri özlüyoruz.
İstikbalimizin ve bağımsızlığımızın teminatı olan, aynı zamanda bilmem kaç nesil sonrası torunlarımızın da hakkı olan ülke kaynaklarının, talandan mal kaçırır gibi harcanıp savrulmadığı, köşe başlarını tutmuş olan üç-beş aç gözlünün keyfi olacak diye kaynakların peşkeş çekilmediği uygulamaları gerçekten özlüyoruz.
Ülke kaynaklarının, hem maddi hem de manevi zenginliklerinin 'biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar' tarzında pay edilmediği, doğuştan itibaren ve özellikle eğitim süresi boyunca fırsat eşitliğinin sağlanabildiği günleri özlüyoruz.
Her hangi bir branşta istenilen en yüksek puanı alan oğullarımızın ve kızlarımızın, adına mülakat denilen ömür törpüsü ile, liyakat törpüsü vasıtası ile köşeye itilmediği, atılmadığı ve bu yüzden intiharların yaşanmadığı günleri özlüyoruz.
Sistemdeki boşluklar yüzünden, daha çok kazanma hırsı ile, sağlık sektörüne doktor kisvesi altında çöreklenen hainlerin ve canilerin, halkın sevdaları olan, halkın umutları olan, genç evlilerin gönül meyveleri olan yeni doğan çocukların katledilmediği, böylesi bir cinayete yeltenenlerin en ağır bir şekilde cezalandırıldığı günleri özlüyoruz.
Şairin, mütefekkirin; "evvel yok idi, iş bu rivayet yeni çıktı" şeklindeki veciz sözünü resmedercesine, her hangi mezarlıkta ıslık çalmanın, herhangi bir mezarlığı tek tek ya da topluca gerçekleşen ziyaretlerde, abuk-sabuk sloganların atılmadığı, ziyaretçilere yönelik utanç verici tarzda tezahüratların yapılmadığı, eğer yapılırsa toplumun tamamı tarafından yadırganacağı ve şiddetle kınanacağı günleri özlüyoruz.
Huzura hasret kalmış bir toplum olarak, refaha, barışa, mutluluğa, birbirinin yarasını saran, derdine derman olan ve derman bulan komşuluklara hasret çeken bir toplum olarak daha neleri, daha hangi değerleri, daha hangi maddi ve manevi hazineleri özlüyoruz, bir bilseniz…
- Soru dağları kardan olsaydı… / 05.12.2024
- Haramilere haramdan bahsetmek beyhudedir / 03.12.2024
- Hüzün Irmağı / 30.11.2024
- Çayırhan’da bir Genel Başkan: Hüseyin Baş / 27.11.2024
- Malum parti gruplarının oylarıyla reddedildi / 26.11.2024
- Yılından ne anladık ki gününden ne anlayalım? / 24.11.2024
- Duyurun her yana bu feryadımı / 23.11.2024
- Enflasyona ezdirilmeyenlerden misiniz? / 22.11.2024
- Kâr muhafızlarının iktidarı / 21.11.2024