2 günlük Ermeni konferansının tüm hukuki kararlara rağmen başka bir üniversitede gerçekleştirilmiş olması, tek taraflı bu tezi savunanlarca "demokrasinin ispatı" olarak nitelendirilirken, tarih olarak 3 Ekim'le aynı haftaya gelmesi ve hükümetçe de büyük bir hoşgörüyle desteklenmesi kafalardaki bir çok soru işaretini beraberinde getirdi.Her türlü hukuki karara rağmen sınır tanımazlığın uç noktalarını zorlayan AKP hükümeti, burada da AB'ye olan teslimiyetini "fırsat bu fırsattır" diyerek ispata kalkıştı ve ileride hayata geçirmesi muhtemel şartları bitamam yerine getireceğinin bir bakıma sinyallerini verdi. Başbakan Erdoğan, Yardımcısı Gül ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in alınan mahkeme kararlarına tepki koyarak gerçekleşmesi için yol gösterdiği bu konferansın tek taraflı ve bilimsellikten uzak olarak yapılması, Başbakan'ın her zaman söylediği "Arşivler açılsın, tarihçiler ve bilim adamları toplansınlar, öyle karar verilsin" söyleminin ne kadar boş ve afaki olduğunun da bir göstergesi oldu aynı zamanda.Desteklediği bu konferansla Başbakan önceki söylemlerinin hepsini bir anda yalanlayıverdi.Ermeni yandaşlarının cem olduğu bu toplantıda Başbakan'ın önceden gerçekleşmesini talep ettiği ne bir delil, ne bir şahit, ne bir karşı görüş, ne de bir arşiv çalışması vardı.Erdoğan'ın daha önce sözünü ettiği ve yapılmasını istediği o bilimsel toplantıdan hiçbir eser yoktu.Demek ki, sayın Başbakan'ın bu söylemlerde bulunmasının ana amacı; -desteklediği konferansta dile getirilenlere dayanarak söylüyorum- "Ermenilerin Türkleri katlettiği"nin ispatı değil, "Türklerin Ermenileri katlettiği"nin ispatıymış.Bir kere daha tekrarlıyorum, bu tespiti ben değil, Tayyip beyin bizzat yapılması için destek verdiği toplantıdaki konuşmacılar yapıyor. Yoksa bir hükümet yetkilisi tehlikeli bulduğu bir konferans için -hem de ülke çıkarları söz konusuyken- neden olur versin.Bu tespitin akabinde benim yine de paranoya yaptığımı, Erdoğan'ın bu görüşlere katılmadığını, sadece demokrasi adına bunu yaptığını düşündüğümüzde ise işler daha da sarpa sarıp, içinden çıkılmaz bir hal alıyor.Eğer sayın Başbakan bu toplantının içeriğini bilmemesine rağmen sadece "demokrasi" adına bu safsataların ülke gündemine taşınmasına izin verdiyse, o zaman yarın bugün PKK da çıkıp rahatlıkla "ben şu üniversitede bir konferans düzenleyeceğim" diyebilir.O zaman sayın Tayyip beyin bir başbakan olarak çıkıp bu sorunu da konferanslarla ülke gündemine taşıması ve teröristlerle masaya oturması mı gerekir?PKK böyle bir şey diyemez mi?Ya da bunun için gönüllü üniversite mi bulamaz?Hayır hayır, ben paranoya yapmıyorum. Tayyip bey Ermeni sorununun öyle ya da böyle çözümlenmesi için kolları sıvamıştır ve seçtiği yolun sonu da tahmin edebileceğiniz gibi toprak ve tazminat taleplerine kadar gitmektedir. Zaten Tayyip beyin Ermenilerin iddia ettiği "Türkler soykırım yapmıştır" tezinin aksini ispat etmeye çalışması demek, bütün Avrupa'yı karşısına alması ve tabiatıyla ters düşüp AB'yi elinin tersiyle itmesi demektir. Yoksa, müzakere tarihinin verilmesini taahhüt ettikleri 3 Ekim tarihiyle Ermeni konferansının aynı haftaya denk gelmesini siz hala tesadüf mü zannediyorsunuz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ender Karabulut / diğer yazıları
- Sistem yanlış / 08.12.2020
- "Ben PKK'yı bitireyim, sen Kürdistan'ı tanı" / 19.12.2007
- PKK'ya af devlet politikası mı? / 06.12.2007
- Kürt' sorunu mu, 'Terör' sorunu mu / 24.11.2007
- Erdoğan ABD'ye neden gitti? / 22.12.2006
- Tebrikler Paşam! / 09.12.2006
- 50 milyon "Ortaçağ" kafalı! / 07.12.2006
- Papa'ya tepkimiz(!) çok komik oldu / 01.12.2006
- Deniz bitti! / 30.11.2006
- Papa ne yaptı, biz ne yapıyoruz! / 29.11.2006
- "Ben PKK'yı bitireyim, sen Kürdistan'ı tanı" / 19.12.2007
- PKK'ya af devlet politikası mı? / 06.12.2007
- Kürt' sorunu mu, 'Terör' sorunu mu / 24.11.2007
- Erdoğan ABD'ye neden gitti? / 22.12.2006
- Tebrikler Paşam! / 09.12.2006
- 50 milyon "Ortaçağ" kafalı! / 07.12.2006
- Papa'ya tepkimiz(!) çok komik oldu / 01.12.2006
- Deniz bitti! / 30.11.2006
- Papa ne yaptı, biz ne yapıyoruz! / 29.11.2006