Papa ne yaptı, biz ne yapıyoruz!

Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur derler. Bir an olsun Papa'nın Türkiye'ye neden geldiği gerçeğini bir yana bırakıp, Papa'nın ziyaretten bir gün önce dünya kamuoyuna deklare ettiklerine bakalım. 16. Benediktus, Katolik yetkililerin ve din adamlarının Endonezya'nın Baliadasında yaptıkları Pan-Asya Zirvesi'ne gönderdiği mesajda bakın ne inciler döküyor?"Hıristiyanlaştırma, kültürler ve dinler arasında, karşılıklı açıklık ve sevgi temelinde, samimi ve gerçek bir 'diyalog çalışması' eşliğinde gerçekleştirilmelidir."Her şey net ama, biz konunun daha iyi anlaşılması için bir cümlesini daha aktaralım "Papa cenaplarının(!)": "Katoliklik inancında dinlerarası diyalogla Hıristiyanlığı yayma amaçlı misyonerlik faaliyetlerini birbirinden tümüyle bağımsızmış gibi algılanamaz."Bir cümle de kendisini 'diyalog'a adayıp, kıblesini Vatikan'a çevirenlere gelsin:"Oralarda iman gerçekten kök saldığında, misyonerlerin de İncil'i o yörenin kültürüne harmanlamaları gerekir. Bu sayede dinin, oradaki yerel dillerde ve kültürlerde (dinlerde) yaşanır hale gelmesi sağlanmalıdır."Bir mektup içinde yer alıp aynı kapıya çıkan üç mesaj kâfidir zannımca. Ne diyor Papa?1- Hıristiyanlaştırma faaliyetleri diyalog adı altında, insanlara güzel şeyler yapıyormuş intibaı verilerek gerçekleştirilmelidir. Daha açığı, "insanları diyalog çalışmaları adı altında Hıristiyanlaştırın."Ne diyor Papa?2- Misyonerlik faaliyetleriyle diyalog çalışmaları birbirinden ayrılamaz. Yani diyalog çalışmaları bir misyonerlik çalışmasıdır. Ne diyor Papa?3- Hıristiyan kültürü (dini), diyalog çalışmasının yapıldığı ülkelerin kültürüyle harmanlanmalı. Yani, diyalog çalışmasını ülkelerde, Hıristiyan kültürünü (dinini) o ülkenin kültürüne (dinine) harmanlamak için yapın. Şimdi bu kadar mesajın ardından, siz yine de malum hocaefendi ve şürekasının söylediği gibi "En büyük diyalogcu Peygamber (sav)di" ya da malum hocaefendi'nin gazetesinin her gün verdiği mesajlarda olduğu gibi "İslam'da diyalog şarttır" tezlerini savunursanız, millet de size bütün uzuvlarıyla gülmeye başlar. Peki, bunlar işin Papa ve diyalogcuları ilgilendiren bir yanı; ya öbür yanı, yani biz bu faaliyetler karşısında ne yapıyoruz!Bakın ne yapıyoruz!Öncelikle dinlerarası diyalog safsatasının siyasi ayağı olan medeniyetler arası ittifak projesinin eş başkanı oluyoruz. Sonra, dinlerarası diyaloğun dünya distribütörü olan Papa'yı, medeniyetler arası ittifakın eşbaşkanı olan başbakanımız başkanlığında -allem kullem ettikten sonra- havaalanında bir karşılama töreni düzenleyerek, voltranı oluşturuyoruz. Daha sonra, Papa'yı Ayasofya'da istavroz çıkararak orayı kutsayıp haccını tamamlamasına 6 bin polisle eşlik ederek, -hükümetin söylediğine göre- Türkiye'nin tanıtımına katkıda bulunuyoruz. Hatta ve hatta gazetecilerin akreditasyonlarında Konstantinopol ve ekümenik yazmasına bile hükümet olarak hoşgörüyle bakarak, en büyük sevgi ve diyaloğun temellerini atıyoruz.Bir de başbakanın ağzından dökülen o "küresel barış içindir" sözleriyle de dünya kamuoyuna mesaj gönderiyoruz(!) En önemli yaptığımız şey de ne biliyor musunuz!3 tane misyoner var diye Bursa'da okul bile kapatan ve hayatını şimdiki adıyla diyalogcular, o zamanki adıyla da haçlı olan ordularla savaşarak geçirmiş Atatürk'ümüzün kabrini, dünyanın en büyük haçını taşıyan adam için ziyarete açıyoruz. Sahi, biz ne yapıyoruz!