Erdoğan ABD'ye neden gitti?

Medeniyetler ittifakı projesi için ABD'ye giden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, daha temaslarının ilk gününde 'Medeniyetler İttifakı için her şeyi yaparız' açıklamasıyla dikkatleri üzerine çekti. Bu açıklamayla birlikte Sayın Erdoğan'ı iktidara getirip bir umut diyen hacı amcalarımız, "inşallah bu kez?" duasıyla yine bir hevesle bekledi.Bekledi ki, Türkiye cumhuriyeti devleti başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'ye gidecek ve orada batı medeniyetine karşı Müslümanlar adına gardını alıp, Irak'ta ölen 650 bin masumun, ırzına geçilen 50 bin kadının, İsrail'de kimyasal bombalarla kemiklerine kadar eriyen günahsız bebelerin,Afganistan'da zulüm gören insanlarınve Ortadoğu'da korku içinde bekleyen Müslümanların haklarını savunacak diye.Ama ne hazindir ki, sayın başbakan bırakın bu konularda tavır koymayı, bir tekini bile ağzına alamadı.Ondan da öte, garabet o ki, medeniyetler buluşması projesinde bir tek Müslüman temsilci yoktu ve Sayın Başbakan 3 günlük temasları esnasında bir tek Müslümanın dahi elini sıkmadı. Bu da şu anlama geliyor ki, 'Medeniyetler İttifakı için her şeyi yaparız' iddiasının altında, aslında, 'Medeniyetler İttifakı için (batı medeniyeti adına) her şeyi yaparız' iddiası yer alıyor. Çünkü Erdoğan katıldığı ittifak toplantılarında ne Müslümanlar adına bir pazarlık yaptı ABD'de, ne de Müslümanların herhangi bir mağduriyetini dile getirip, olayların önüne geçilmesi için ortaya bir öneri attı. Peki, Erdoğan bu ziyarette ittifakı kimlerle yaptı?Hemen aklımıza ilk gelen isimleri sayalım. Senatör Edward Kennedy, Richard Hollbrooke, Henry Kissinger, eski ABD Başkanı Bill Clinton, İspanya Başbakanı Rodriguez Zapatero, BM Genel Sekreteri Kofi Annan, Ban Ki-Moon ve Musevi cemaati ileri gelenleri vs... Bu isimleri teker teker incelediğimizde, Erdoğan'ın bu ziyareti neden bu kadar önemsediği de kendi kendine deşifre oluyor aslında. Demokratların en güçlü senatörlerinden Kennedy, 'Ermeni soykırımı' tasarısına verdiği destekle biliniyor.Hiçbir resmi bir sıfatı olmayan Richard Holbrooke, yine Demokratlar üzerinde etkin bir isim.ABD'nin eski dışişleri bakanlarından Henry Kissinger da Bush'un hemen hemen her ay bir araya gelip dış politikada akıl danıştığı önemli isimler arasında. Geçtiğimiz yıllarda Erdoğan'a üstün cesaret madalyası veren Yahudi lobileri ise, demokratları ayakta tutan en önemli lobi. Hülasa, isimlerin ve grupların ortak noktası Müslümanlarla alakası olmayan, ancak demokrat partiye yakın isimler. Peki demokrat partinin bu ziyaretle ne alakası var?Çok alakası var. Demokrat Parti 2008 yılında muhtemel ABD seçimlerini kazanacak ve ülkenin başına geçecek olan parti. Ondan sonra?Ondan sonra gözler Türkiye'ye çevrilecek ve Türkiye'de de o sıralar yeni bir seçim olmuş, birkaç partili bir meclis ortaya çıkmış olacak. Ve yine AKP'nin -kendilerinin tahminlerine göre- meclis'e girmesi halinde iş pazarlıklara, medyaya, propagandalara, dış dünyadan gelen baskılara ve Amerika'ya kalacak. İşte ziyaretin nirengi noktası. Bu ziyaret AKP tarafından ABD'ye yapılmış bir seçim ziyaretidir. Hem Türkiye'deki seçimler öncesi, hem de seçimler sonrası istenecek icazetin, izlenilmesi istenen yolların tayininin ziyaretidir. Yoksa bu ziyaret, hacı amcaların zannettiği gibi batı medeniyetiyle Müslüman medeniyetini bir araya getirme ve bu manada barışı tesis etme ziyareti falan değildir. Kaldı ki, ABD'nin başına demokratlar da gelse, cumhuriyetçiler de gelse dış politikasında zerre değişiklik olmaz. BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş beyin dediği gibi bunlar "canavarla parçalayıp, seninle oturup ağlarlar."Ve sayın iktidar da canavarla parçalayanlarla saf tutup, ülkeye dönmesinin ardından medeniyetler arası teraneler okuyacak. En acısı da, akıl hocalarının yaptığı gibi benim hacı dayımla, teyzemle oturup Filistin'de ölen çocuk için ağlayacak.