Bir hafta önce kaleme aldığımız “Prof. Haydar Baş Derin Devletin Adamı mı” başlıkla yazım tahmin edemeyeceğim ölçüde ilgi gördü ve yüzlerce mail aldım.
Okur mesajlarından bazılarında bu zulmün neler olduğu ve bütün bunlara rağmen Prof. Haydar Baş Bey’in bazıları misali Türk Silahlı Kuvvetlerine neden hasım olmadığı ve kin gütmediği soruluyordu.
Bendeniz de bu soruları aynen Sayın Baş’a ilettim.
Kemal Gürüz’ün çirkin ihbarı
Haydar Hoca’nın ilk sözü, “Yargılandığım mahkemelerden aldığımız devletin resmi belgelerini gör ondan sonra konuşalım” oldu ve avukatına talimat vererek klasörler dolusu evrakı bana göndertti.
İşte o evraklardaki iki günlük taramamın sonucu olarak çıkarttığım zulüm belgelerinden başlıklar:
1) 28 Şubat sürecinin daha ilk günlerinde o dönem YÖK Başkanı olan Kemal Gürüz Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesine yazı yazarak, Prof. Haydar Baş Bey’in tarikat şeyhi olduğu ve İlmi Araştırmalar Vakfı altında radikal dinci faaliyetler yaptığından Azerbaycan Bakü Devlet Üniversitesi’nden aldığı Profesörlük unvanını kullanmasının yasaklanmasını istedi. (Yargı Kemal Gürüz’e hadi oradan dedi yani bu şikayete kovuşturma gereğini bile duymadı.)
İşte taarruz belgesi
2) YÖK’ün hemen sonrasında 28 Şubat sürecinin İçişleri Bakanı, Başbakan Ecevit’in olurunu almak için bir yazı yazar. Yazıda şunlar talep edilmektedir: “Haydar Baş Gurubunun mal ve para hareketlerinin takibi ile gurupla irtibatlı olan vakıf, dernek ve şirketlerin mali kaynakları ile para hareketlerinin incelenmesi için Mülkiye Müfettişi koordinatörlüğünde polis, vakıflar ve vergi denetim elemanlarından oluşturulacak kurul tarafından sorgulanmasına müsaade etmenizi arz ederiz.” (İmzalı resmi evrak mevcut)
Vakfa, okullara ve kurumlara hücum!
3) Ecevit’in izni vermesinin hemen akabinde Konferans Merkezleri hüviyetinde olan İlmi Araştırmalar Vakfı binalarına baskın veriliyor. Bu baskının sonrasında tutulan raporlarda şu satırlar var: Vakıfta cemaatle namaz kılınıyor ve Kur’an-ı Kerim okunuyor.
4) Peşi sıra Prof. Dr. Haydar Baş bey’in kurduğu Meltem Kolejleri ablukaya alınıyor ve 5 ayrı okul, aynı sokakta camii var ve orada okunan ezan eğitimi aksatıyor ve de okulda Yeni Mesaj Gazetesi bulundu gibi akıl almayacak komik gerekçelerle kapatılarak binlerce öğrenci mağdur ediliyor.
Kitap bile yazdırdılar
5) İlaveten Meltem Eğitim ve Sağlık Hizmetleri, Başsan Turizm, Meltem Uluslararası Pazarlama ve Meltem Radyo ve TV Yayıncılık gibi yine Prof. Dr. Haydar Baş Bey’e ait şirketler tabir yerinde ise ablukaya alınıyor.
6) Bitmedi bütün bunlar olurken Hasan Songür isimli birine Prof. Haydar Baş Bey’i güya itibarsızlaştırmak için “çamur at izi kalır” anlayışından hareketle kitap yazdırıyorlar ve Haydar Hoca’yı şahsen hedef alıyorlar.
Tarumar edilen hastane
7) Bütün bunlardan sonuç alamayınca Prof. Baş’a Yeni Mesaj Gazetesinde Başyazı yazdığı ve bunun için mal beyanında bulunmadığı için dava açıyorlar.
8) Buna paralel olarak Yeni Mesaj Gazetesi Sanayi Bakanlığı müfettişlerince basılıyor.
9) Baskından Meltem Hastaneleri de payını alıyor ve Kadın Doğum Hastanesi olan bir sağlık kurumunu gestapo kılıklı Sanayi Bakanlığı müfettişler kuşatıp bütün hastaneye tarumar ediyor.
Evet başlıklar halinde aktardığım 28 Şubat sürecinde Prof. Dr. Haydar Beş Bey’e reva görülen bu zulümlerin tamamı resmi belgelidir ki Mustafa Balbay gibi kalemlerle Cumhuriyet Gazetesi gibi gazeteler bile o süreçte Haydar Baş bey’i hedefe oturtmuştu.
“TSK hasmımdır” demedi
Merak edenlere aktaralım Sayın Baş açılan onlarca davanın tamamından beraat etti.
Tablo aynen budur ve gelelim madalyonun öbür tarafına:
Ve heyhaaat Haydar Hoca bütün bu zulümleri görür ve de çile çekerken, o Silahlı Kuvvetleri hedefe oturtmuyor ve ona hasmımdır diyerek kin kusmuyor!.
AKP’den Milli Görüş Camiası ve F Tipi kesimine kadar pek çok İslami çevrede sorgulanan bu tutumunun nedenini Sayın Baş’a ben de sordum.
İşte verdiği cevaplardan satır başları: “Doğrudur 12 Eylül ve 28 Şubat’tan mübalağasız en büyük zararı ben ve arkadaşlardım gördü. 12 Eylül’de beni hapse attılar, 28 Şubat’ta da hakkımda onlarca dava açtılar.
Ordumuz ezanımızn teminatı
* Haksız ve hukuksuz olarak okullarımız kapatıldı ve türlü iftiralara uğradık.
* Ama bizim ölçümüz şahsi çıkarlarımız ve nefsimiz değil, imanımız, devletimiz ile milletimizdir. Silahlı Kuvvetlerimizin varlığı Devlet-i Ebed müddet için olmazsa olmazdır. Bu coğrafyada güçlü bir ordunuz olmazsa var olamazsınız! Güçlü bir ordunuz yoksa ibadetinizi bile yapamazsınız! Ordumuz Ezanımızın teminatıdır. Bunun içindir ki biz bize yapılan türlü haksızlıkları, devletim-vatanım ve bayrağım deyip sineye çektik. Bizim hedefimiz devletin milletle, sivilin askerle kaynaşmasıdır. Onun içindir ki kin gütmedik ve hasım olmadık.
* 28 Şubat olayı aslında emperyalizmin Silahlı Kuvvetlerimize yaptığı büyük bir operasyondur. Amacı milletimiz ve onun değerleri ile askerimizi karşı karşıya getirmekti ve maalesef bu büyük ölçüde başarılmıştır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin bugünkü dramatik durumu aslında 28 Şubat’ın uzantısı ya da sonucudur.”
Balyoz ve Çetin Doğan’ın listesi
Özet olarak sunduğumuz Prof. Baş’ın bu değerlendirmesinin ardından birkaç not daha:
Biliyor musunuz ki TSK’ya kin kusmadığı ve askere karşı olan malum intikam koalisyonun da yer almadığı için Prof. Baş’ın yaptığı bir konuşmadan Çetin Doğan alıntı yaptı ve Milli Ekonomi Modeli’ne atıfta bulundu diye Haydar Hoca’yı Balyoz soruşturmasına monte etmek istediler!
Ama heyhaaaaat sonradan gördüler ki o Balyozcuların belgelerinde Haydar Baş Hoca hedef alınan isimlerin içinde yani Çetin Doğan’ın hasımları listesindedir!
Yesevi’nin bugünkü versiyonu!
Görüyorsunuz biri dinci, diğeri askerin adamı ya da derin devletin görevlisi diyor!
Peki, Haydar Hoca gerçekte ne mi?
Bana sorarsanız Dini ve Milli bütünlüğümüz bozulmasın, bu devlet kıyamete kadar yaşasın diyen Hoca Ahmet Yesevi’nin bugünkü versiyonudur!
NOT: Bu kadar zaman geçtikten sonra apansız başlatılan 28 Şubat soruşturması aslına cambaza bak oyunudur ve kamuoyunda yoğunlaşan Suriye’ye müdahale fikrine toplumsal karşıtlığı örtmek-gemlemek ve de eşikteki yeni ihanet Anayasasını milletin dikkatinden kaçırmak içindir. Bu konuda ayrıntıları yarın ki yazımızda sunacağız!
Okur mesajlarından bazılarında bu zulmün neler olduğu ve bütün bunlara rağmen Prof. Haydar Baş Bey’in bazıları misali Türk Silahlı Kuvvetlerine neden hasım olmadığı ve kin gütmediği soruluyordu.
Bendeniz de bu soruları aynen Sayın Baş’a ilettim.
Kemal Gürüz’ün çirkin ihbarı
Haydar Hoca’nın ilk sözü, “Yargılandığım mahkemelerden aldığımız devletin resmi belgelerini gör ondan sonra konuşalım” oldu ve avukatına talimat vererek klasörler dolusu evrakı bana göndertti.
İşte o evraklardaki iki günlük taramamın sonucu olarak çıkarttığım zulüm belgelerinden başlıklar:
1) 28 Şubat sürecinin daha ilk günlerinde o dönem YÖK Başkanı olan Kemal Gürüz Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesine yazı yazarak, Prof. Haydar Baş Bey’in tarikat şeyhi olduğu ve İlmi Araştırmalar Vakfı altında radikal dinci faaliyetler yaptığından Azerbaycan Bakü Devlet Üniversitesi’nden aldığı Profesörlük unvanını kullanmasının yasaklanmasını istedi. (Yargı Kemal Gürüz’e hadi oradan dedi yani bu şikayete kovuşturma gereğini bile duymadı.)
İşte taarruz belgesi
2) YÖK’ün hemen sonrasında 28 Şubat sürecinin İçişleri Bakanı, Başbakan Ecevit’in olurunu almak için bir yazı yazar. Yazıda şunlar talep edilmektedir: “Haydar Baş Gurubunun mal ve para hareketlerinin takibi ile gurupla irtibatlı olan vakıf, dernek ve şirketlerin mali kaynakları ile para hareketlerinin incelenmesi için Mülkiye Müfettişi koordinatörlüğünde polis, vakıflar ve vergi denetim elemanlarından oluşturulacak kurul tarafından sorgulanmasına müsaade etmenizi arz ederiz.” (İmzalı resmi evrak mevcut)
Vakfa, okullara ve kurumlara hücum!
3) Ecevit’in izni vermesinin hemen akabinde Konferans Merkezleri hüviyetinde olan İlmi Araştırmalar Vakfı binalarına baskın veriliyor. Bu baskının sonrasında tutulan raporlarda şu satırlar var: Vakıfta cemaatle namaz kılınıyor ve Kur’an-ı Kerim okunuyor.
4) Peşi sıra Prof. Dr. Haydar Baş bey’in kurduğu Meltem Kolejleri ablukaya alınıyor ve 5 ayrı okul, aynı sokakta camii var ve orada okunan ezan eğitimi aksatıyor ve de okulda Yeni Mesaj Gazetesi bulundu gibi akıl almayacak komik gerekçelerle kapatılarak binlerce öğrenci mağdur ediliyor.
Kitap bile yazdırdılar
5) İlaveten Meltem Eğitim ve Sağlık Hizmetleri, Başsan Turizm, Meltem Uluslararası Pazarlama ve Meltem Radyo ve TV Yayıncılık gibi yine Prof. Dr. Haydar Baş Bey’e ait şirketler tabir yerinde ise ablukaya alınıyor.
6) Bitmedi bütün bunlar olurken Hasan Songür isimli birine Prof. Haydar Baş Bey’i güya itibarsızlaştırmak için “çamur at izi kalır” anlayışından hareketle kitap yazdırıyorlar ve Haydar Hoca’yı şahsen hedef alıyorlar.
Tarumar edilen hastane
7) Bütün bunlardan sonuç alamayınca Prof. Baş’a Yeni Mesaj Gazetesinde Başyazı yazdığı ve bunun için mal beyanında bulunmadığı için dava açıyorlar.
8) Buna paralel olarak Yeni Mesaj Gazetesi Sanayi Bakanlığı müfettişlerince basılıyor.
9) Baskından Meltem Hastaneleri de payını alıyor ve Kadın Doğum Hastanesi olan bir sağlık kurumunu gestapo kılıklı Sanayi Bakanlığı müfettişler kuşatıp bütün hastaneye tarumar ediyor.
Evet başlıklar halinde aktardığım 28 Şubat sürecinde Prof. Dr. Haydar Beş Bey’e reva görülen bu zulümlerin tamamı resmi belgelidir ki Mustafa Balbay gibi kalemlerle Cumhuriyet Gazetesi gibi gazeteler bile o süreçte Haydar Baş bey’i hedefe oturtmuştu.
“TSK hasmımdır” demedi
Merak edenlere aktaralım Sayın Baş açılan onlarca davanın tamamından beraat etti.
Tablo aynen budur ve gelelim madalyonun öbür tarafına:
Ve heyhaaat Haydar Hoca bütün bu zulümleri görür ve de çile çekerken, o Silahlı Kuvvetleri hedefe oturtmuyor ve ona hasmımdır diyerek kin kusmuyor!.
AKP’den Milli Görüş Camiası ve F Tipi kesimine kadar pek çok İslami çevrede sorgulanan bu tutumunun nedenini Sayın Baş’a ben de sordum.
İşte verdiği cevaplardan satır başları: “Doğrudur 12 Eylül ve 28 Şubat’tan mübalağasız en büyük zararı ben ve arkadaşlardım gördü. 12 Eylül’de beni hapse attılar, 28 Şubat’ta da hakkımda onlarca dava açtılar.
Ordumuz ezanımızn teminatı
* Haksız ve hukuksuz olarak okullarımız kapatıldı ve türlü iftiralara uğradık.
* Ama bizim ölçümüz şahsi çıkarlarımız ve nefsimiz değil, imanımız, devletimiz ile milletimizdir. Silahlı Kuvvetlerimizin varlığı Devlet-i Ebed müddet için olmazsa olmazdır. Bu coğrafyada güçlü bir ordunuz olmazsa var olamazsınız! Güçlü bir ordunuz yoksa ibadetinizi bile yapamazsınız! Ordumuz Ezanımızın teminatıdır. Bunun içindir ki biz bize yapılan türlü haksızlıkları, devletim-vatanım ve bayrağım deyip sineye çektik. Bizim hedefimiz devletin milletle, sivilin askerle kaynaşmasıdır. Onun içindir ki kin gütmedik ve hasım olmadık.
* 28 Şubat olayı aslında emperyalizmin Silahlı Kuvvetlerimize yaptığı büyük bir operasyondur. Amacı milletimiz ve onun değerleri ile askerimizi karşı karşıya getirmekti ve maalesef bu büyük ölçüde başarılmıştır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin bugünkü dramatik durumu aslında 28 Şubat’ın uzantısı ya da sonucudur.”
Balyoz ve Çetin Doğan’ın listesi
Özet olarak sunduğumuz Prof. Baş’ın bu değerlendirmesinin ardından birkaç not daha:
Biliyor musunuz ki TSK’ya kin kusmadığı ve askere karşı olan malum intikam koalisyonun da yer almadığı için Prof. Baş’ın yaptığı bir konuşmadan Çetin Doğan alıntı yaptı ve Milli Ekonomi Modeli’ne atıfta bulundu diye Haydar Hoca’yı Balyoz soruşturmasına monte etmek istediler!
Ama heyhaaaaat sonradan gördüler ki o Balyozcuların belgelerinde Haydar Baş Hoca hedef alınan isimlerin içinde yani Çetin Doğan’ın hasımları listesindedir!
Yesevi’nin bugünkü versiyonu!
Görüyorsunuz biri dinci, diğeri askerin adamı ya da derin devletin görevlisi diyor!
Peki, Haydar Hoca gerçekte ne mi?
Bana sorarsanız Dini ve Milli bütünlüğümüz bozulmasın, bu devlet kıyamete kadar yaşasın diyen Hoca Ahmet Yesevi’nin bugünkü versiyonudur!
NOT: Bu kadar zaman geçtikten sonra apansız başlatılan 28 Şubat soruşturması aslına cambaza bak oyunudur ve kamuoyunda yoğunlaşan Suriye’ye müdahale fikrine toplumsal karşıtlığı örtmek-gemlemek ve de eşikteki yeni ihanet Anayasasını milletin dikkatinden kaçırmak içindir. Bu konuda ayrıntıları yarın ki yazımızda sunacağız!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sabahattin Önkibar / diğer yazıları
- Genelkurmay'da 40 Gülen taraftarı? / 30.06.2014
- Erdoğan IŞİDden korkuyor, çünkü? / 26.06.2014
- Jandarma, Ege ordusu ve Özel Kuvvetler! / 25.06.2014
- AKP'den Kuran'a sansür! / 23.06.2014
- IŞİD Türkiye'yi vuracak! / 19.06.2014
- Üç alçaklık ve dinsel ırkçılık! / 18.06.2014
- Avrasyacılık ve Prof. Dr. Haydar Baş / 16.06.2014
- Bayrak ve ölü Kürt! / 12.06.2014
- İşte Başbakan'ın uçağındaki casus! / 11.06.2014
- Başbakan belden aşağı kaset mi bekliyor? / 09.06.2014
- Erdoğan IŞİDden korkuyor, çünkü? / 26.06.2014
- Jandarma, Ege ordusu ve Özel Kuvvetler! / 25.06.2014
- AKP'den Kuran'a sansür! / 23.06.2014
- IŞİD Türkiye'yi vuracak! / 19.06.2014
- Üç alçaklık ve dinsel ırkçılık! / 18.06.2014
- Avrasyacılık ve Prof. Dr. Haydar Baş / 16.06.2014
- Bayrak ve ölü Kürt! / 12.06.2014
- İşte Başbakan'ın uçağındaki casus! / 11.06.2014
- Başbakan belden aşağı kaset mi bekliyor? / 09.06.2014