Rüya ve rey aynı köktendir

Rey ve rüya Arapça soylu iki kavram kelime.İkisi de görme, görüş anlamında.Biri uyanıkken diğeri uykuda.Uyurken gördüklerimiz, yani rüya;Rahmanî,Şeytanî,Ve "edgas-ü ehlam" yani karma karışık olmak üzere üçe ayrılır.Son ikisi bir yana Rahmanî rüya genel manada gören için, ama bazen de bir başkası için önemli mesajlar içerebilir.Nübüvvetin kırk altı bölümden biri olması yönüyle Rahmanî rüya aynı zamanda vahyin de bir bölümünü oluşturur.Özellikle ilk yıllarda Hz. Peygamber'in (as) gördüğü rüyalar gün ağarmasıyla aynı ölçüde ağarırdı, yani, gerçekleşirdi.Bir bakıma bu hal daha sonrası için bir ön hazırlık.Çünkü, risalet görevi ağırlaştıkça vah-i ilahi de ağırlaşacağı bir gerçekti. Görülen rüyalar -belki de- o ağır göreve hazırlık için iyi bir başlangıçtı.Rüyada en önemli husus tabirdir.Rüyayı doğru tabir etmek kadar rüya tabircisi kişinin ehil olması da çok, hatta en önemli husustur.Ve "rüya nasıl tabir edilirse öyle gerçekleşir" prensibi oldukça dikkate değer apayrı bir ölçü.Hem de en önemlisinden.Hz. Peygember'in (as) Mekke'nin fethi ile ilgili rüyası tahakkuk eden ölçü rüyalardan biridir.Hz. Yusuf'un (as) gördüğü rüya Kur'an'da en ayrıntılı olarak anlatılan ve sonrasında meydana gelen olaylarla dikkatle okunması ve "çocuklarımıza anlatılması" tavsiye edilen nebevi bir hikayeyi içerir.Zira, Hz. Peygamber (as); "Çocuklarınıza Yusuf'un (as) kıssasını öğretin" buyurmuştur."On bir yıldız, ay ve güneş kendisine secde ederken" görmüştü Hz. Yusuf. Bu tasnifte on bir yıldız, on bir kardeşi, ay ve güneşin de anne-babası oluyordu.Rüyayı tabir eden kişi peygamber olan babası Hz. Yakup'tu (as).Ve o rüya çok sonraları gerçekleşecek olan Yusuf'un (as) Peygamberlik görevinin habercisiydi.Yani görülen rüyanın ne zaman tahakkuk edeceği bilinmez, yada hemen gerçekleşeceği şeklinde bir şart yoktur.Yine Hz. Yusuf'un zindan arkadaşlarının gördüğü rüya, Yusuf Suresinde geçen bir başka rüyadır.Hz. Yusuf'un dillere destan maliye vezareti/bakanlığı işte o zindanda görülen rüyaya yaptığı tabirle başlar.Mısır Azizi'nin gördüğü "edgas-ü ehlam/karma karışık" rüyaya yaptığı tabir onun, önce maliye bakanı olmasına, daha sonra ise kuyuya atılma senaryosunun yazar ve oyuncusu kardeşlerinin ona muhtaç olmasına vesile oldu.Uykuda oluşan görüş, fikir, düşünce anlamına gelen rüyayı kısaca özetledikten sonra gelelim diğer konuya, yani uyanıkken insanda oluşan görüşe, fikre, düşünceye.Yani, 'REY'e. (Bu kelimenin aslı RE'Y'dir).Uykudakinin aksine uyanıkken kişide oluşan REY, sahibi kadar başkalarını da çok yakından ilgilendiren bir husustur.Bu yüzden reyin, bir mührü bir dairenin içine basmaktan ibaret, basit bir iş olarak anlaşılmaması gerekir.Sorumluluğu olan bir iştir rey kullanmak.Beş yılda bir de sorulsa, kişinin reyi, yani düşüncesi, fikri, görüşü hem kendisi için, hem ülkesi için, hem halkı için hayati öneme haizdir.Gördüğümüz rüyayı ehline tabir ettirmemiz nasıl şartsa, gerekliyse, kullanacağımız reyi de aynı hassasiyette, şahsi bakış açısından uzak, hissi olmadan, kılı kırk yararcasına kullanmamız gerekir.Orta yaşın kenarında yada üstünde olan bizler hayatımızı yaşadık.Ama arkamızdan bir nesil geliyor.Bu nesli düşünerek reyimizi, yani görüşümüzü ortaya koymak ve temsil ettirmemiz şarttır.Şu ana kadar, ama hele de son birkaç yıldır yaptığımız hataları tekrarlarsak, korkarım bir daha reyimizi, görüşümüzü, soran olmaz.Rüyamıza verdiğimiz önemi reyimize de verelim. Çünkü rüya bağlayıcı değil, ama rey bağlayıcıdır.