Terör saldırılarıyla çılgına dönen vatandaş manzaraları…
Evine ve yüreğine ateş düşen ailelerin feryat manzaraları…
Vatandaşa sürekli sağduyu çağrısı yapan ama bir türlü çözüme ulaşamayan iktidar manzaraları…
Bu ortamdan nemalanmaya çalışan terör yandaşlarının teröre destek manzaraları…
Velhasıl, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Milleti, tarihinde görmediği bir kargaşa ortamını yaşamaktadır.
Dikkat ederseniz bu köşenin yazarı olarak sürekli sağduyu çağrısı yapmaktayız. Zaten köşemizin adı da sağduyu…
Bir önceki yazımıza bakarsanız sağduyunun gereği, sürekli sağduyu çağrısı yapıyor ve ülkemizde oluşan kaos ortamında vatandaşımıza umut aşılamakla uğraşıyoruz.
Ancak şu da bilinmeli ki sağduyu çağrısı yaparken de yanlışa yanlış demek zorundayız. Yoksa yanlışa pirim vermekle belki de en büyük yanlışı ve kötülüğü yapmış oluruz.
Yanlış karşısında suskunluk doğrunun da bulunmasına engel olur, hak ve hakikat yara alır.
Hz. Peygamber'in (s.a.v.) "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" ifadesiyle şeytanlaşmış oluruz.
Hangi konuda olursa olsun, yanlışı tespit etmek, iyiliği tavsiye etmek ve kötülüğü engellemek bir insanlık görevidir. Bu görevi yapmakla hem fertten topluma güzellikler meydana çıkacak, hem de bu görevi yerine getirenlerin ahirette kurtuluşa erecekleri hakkında İlahi müjdelere erişilecektir.
Yüce kitabımız Kur'an'da bu görev, emir ve çare olarak bizlere sunulmuştur:
"Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır." (Al-i İmran, 104)
Bu bağlamda sağduyuyu elden bırakmadan bazı şeylere de değinmek gerekmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti iyi yönetilmemektedir. İktidar vatandaştan aldığı desteği gerektiği gibi kullanamamaktadır. Özellikle de dış siyasette batıya teslimiyetle milli çıkarlarımız gittikçe daha tehlikeli durumlara düşmektedir. İktidarın sözde müttefikleri, özellikle Arap baharı ve ona bağlantılı olarak bölgesel kargaşalar ve terör konusunda aldatılmıştır. Eline yanlış ve tehlikeli bir yol haritası verilerek adeta batağa sürüklenmiştir.
Milletimiz bölünmekten yana değil, kavgadan yana değil; sağduyulu davranıyor, iyi niyet taşıyor ama iktidar sahiplerinin yanlış yol haritası, millet istemese de kötüye gidiyor. Dolayısıyla milletimize ve devletimize yazık oluyor.
İktidar sahipleri milletin sağduyusunu bir fırsat bilerek gelinen noktanın muhasebesini mutlaka yapmalı, yanlıştan bir an önce dönmelidir.