Samimiyet

Samimiyet öyle bir kavramdır ki; sevgiyi, dostluğu bir daha kopmayacak gibi birbirine bağlayan adeta görünmeyen bir ipi temsil eder. Samimiyet, her halükârda sevilen kişinin yanında olmayı gerektirir. Örneğin, arkadaşlık ve akrabalıkta ya da sosyal hayatımızda mensup olduğumuz topluma karşı olan bağlılığımızın bir göstergesidir. Bu samimiyet İslami yaşantımızda da temel kriterlerimizdendir. Mesela yaşantımız içerisinde bizlere imtihan olarak verilen hastalık, mal veya can ile imtihan olunmamız karşısında gösterdiğimiz dirayet bir nevi samimiyetimizin bir ölçüsüdür. Yakınlarımızın veya hayatı birlikte yaşadığımız arkadaşlarımızın ya da topluluğumuzun başlarına gelen sıkıntılarda, onlara karşı gösterdiğimiz tavır ve davranışlar da bu samimiyetin bir ölçüsüdür. Samimiyetin en belirgin gösterildiği yer de kulluğumuzun bir gereği olarak yaptığımız ibadetlerimizdir. Bizlere farz olan ibadetlerimizdeki bu özen ve itina Cenab-ı Hakk'ın rızasına uygun yaşayabilmek için yapılması gereken vazifelerimizdendir. Örneğin, üç aylara girdiğimiz şu günlerde yaptığımız ibadetlerdeki samimiyeti daha da kuvvetlendirmeliyiz. Bunu oruç ile, farz namazların yanında nafile namazlar ile, günlük zikrullahımız ile birlikte bizlere tavsiye edilen tesbihat ile bu samimiyeti daha da taçlandırmamız mümkündür.Ayrıca, bol bol salavat-ı şerife okuyarak Resûlullah Efendimize (s.a.a.) samimi bir ümmet olduğumuzu daha iyi idrak etmiş oluruz. Bunun yanında Ehl-i Beyt'e olan bağlılığımızı da hem iç dünyamızda, hem de bulunduğumuz ortamlarda dillendirerek bizlere farz olan Ehl-i Beyt sevgisinde de ne kadar samimi olduğumuzu göstermiş oluruz. İslam sınırlarını tam idrak edemeyen, bu ölçüler karşısında inişli-çıkışlı çizgiler süren, iletişim halinde olduğumuz insanlara da doğruyu anlatmak ve doğrudaki samimiyeti anlayabilmelerini sağlamak ölçümüz olmalıdır.