Lübnan Kasabı olarak anılan ve Filistin'de sürdürdüğü sivil katliamlarla ününe ün katan İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un başı bir türlü dertten kurtulmuyor.
Uluslararası savaş suçlusu olarak Belçika'da yargılanmaktan son anda yırtan Şaron'un dışarıdaki imajı yerlerde sürünürken, bir çizik de içeriden yedi.
İsrailli savcılar Şaron'un ülkedeki emlak kralından rüşvet aldığı gerekçesiyle yargılanmasını istiyorlar.
İsrail kamuoyunun rüşvet olayının üzerine topyekun gitmesi Şaron'u karanlık günlerin beklediğini gösteriyor.
Küçük oğlunu da rüşvet çetesine dahil eden Şaron, seçimler sırasında Güney Afrikalı işadamından para aldığı iddialarıyla tepki toplamıştı.
Yani, iddiaları yalanlayan Başbakan Şaron'un rüşvet sabıkası oldukça kabarık
Diplomatik misyon temsilcileri tüm bu iddialar ortada iken yeni senaryoları da ortaya atmaya başladılar.
Medya kaynaklı ortalıkta dolaşan iddialara göre Amerikan yönetimi ve ülke içerisindeki muhalifler Şaron'un üzerine daha çok gidecek ve hükümetten alaşağı edecekler. Şaron'un telefonla yaptığı konuşmaların medyaya takdim edilmesinde CIA'nın da parmağı varmış
Eğer söylenenler doğruysa ve CIA da devreye sokulmuşsa Şaron son dualarını etmeli. ( Edecek dua bulabilirse)
Filistinliler'e yönelik uygulanan baskılardan huzursuz olan Amerikan yönetimi ve Şaron karşıtları açılacak yeni dönemle bölgeye yeni yüz vermeye çalışacaklar.
Filistin'den gelen saldırıları önleme gerekçesiyle iki ülke arasına set çekmeye çalışan Şaron, güvenlik adına ördüğü nefret duvarı ile şiddetin daha da yayılmasına neden olmuştu.
İsrailli yedek subayların operasyonlara gitmeme kararı ve savaş pilotlarının sivil alanları bombalamama protestoları şeklinde patlak veren karşıt eylemler Şaron'un ayağını kaydıran son eylemler oldu.
Tüm bu senaryoların dillendirildiği bir ortamda gözleri ve kulakları farklı yöne çekerek kendini hedeften uzak tutmayı ve prim yapmayı deneyecek olan Başbakan Şaron'un topyekun Filistin topraklarına girmesi bekleniyor.
Asıl bölgeyi tedirgin eden de bu savlar.
İşgalin boyutunu ve yerleşke alanlarını genişleterek elini güçlendirecek olan Şaron'un yeni adımlar atmayı deneyeceğini şimdiden söyleyebiliriz.
İsrail'de siyasal tartışmalar bununla sınırlı değil elbet.
Gündemi flulaştıran bir söylenti daha var ki o da da ilginç.
İsrail yönetimi ve onu destekleyen bazı batılı ülkeler Filistin halkına karşı üç senaryo geliştirmişler.
Bunlardan ilki; Yahudi yerleşkelerinin ötesine kadar sınırlar genişletilecek ve Filistinliler tecrit edilerek güvenlik duvarı garanti altına alınacak
İkincisi; Irak'taki Sünni kesimlerle dolaylı diyaloglar kurularak Sünniler'e yakın konumdaki Filistinliler'in Irak'a gönderilmesi sağlanacak.
Ve üçüncü senaryo; Filistin halkının kendi bölgesinde huzursuz edilmesi ve Ürdün ile kaynaştırılması.
İsrail'de oldukça hareketli bir gündem var.
Şaron artık eskisi kadar prim yapmıyor. Üstüne üslük patlak veren rüşvet skandalı Şaron'u hepten bitirecek gibi.
Filistin'de Arafat, Kıbrıs'ta Denktaş gibi şahsiyetleri "çözümsüzlük abidesi''olarak gören ikiyüzlü devlet politikacılarının "Rüşvetçi Kasap Şaron''u nasıl algıladıklarını sormadan edemiyoruz.
İsrailliler şiddetle özdeşleşen kişilerce yönetildiği müddetçe şiddet döngüsünden uzaklaşmayacak.
İlk başta İsrailliler'in Şaron'a karşı mücadele vermesi gerekiyor.
Şuan için İsrail sokaklarında böyle bir kıpırdanma var.
Kıpırdanma orduda başladı, sokakta taban buluyor.
Şaron'un taşeronları bu yaşananlardan ders almalılar.
Uluslararası savaş suçlusu olarak Belçika'da yargılanmaktan son anda yırtan Şaron'un dışarıdaki imajı yerlerde sürünürken, bir çizik de içeriden yedi.
İsrailli savcılar Şaron'un ülkedeki emlak kralından rüşvet aldığı gerekçesiyle yargılanmasını istiyorlar.
İsrail kamuoyunun rüşvet olayının üzerine topyekun gitmesi Şaron'u karanlık günlerin beklediğini gösteriyor.
Küçük oğlunu da rüşvet çetesine dahil eden Şaron, seçimler sırasında Güney Afrikalı işadamından para aldığı iddialarıyla tepki toplamıştı.
Yani, iddiaları yalanlayan Başbakan Şaron'un rüşvet sabıkası oldukça kabarık
Diplomatik misyon temsilcileri tüm bu iddialar ortada iken yeni senaryoları da ortaya atmaya başladılar.
Medya kaynaklı ortalıkta dolaşan iddialara göre Amerikan yönetimi ve ülke içerisindeki muhalifler Şaron'un üzerine daha çok gidecek ve hükümetten alaşağı edecekler. Şaron'un telefonla yaptığı konuşmaların medyaya takdim edilmesinde CIA'nın da parmağı varmış
Eğer söylenenler doğruysa ve CIA da devreye sokulmuşsa Şaron son dualarını etmeli. ( Edecek dua bulabilirse)
Filistinliler'e yönelik uygulanan baskılardan huzursuz olan Amerikan yönetimi ve Şaron karşıtları açılacak yeni dönemle bölgeye yeni yüz vermeye çalışacaklar.
Filistin'den gelen saldırıları önleme gerekçesiyle iki ülke arasına set çekmeye çalışan Şaron, güvenlik adına ördüğü nefret duvarı ile şiddetin daha da yayılmasına neden olmuştu.
İsrailli yedek subayların operasyonlara gitmeme kararı ve savaş pilotlarının sivil alanları bombalamama protestoları şeklinde patlak veren karşıt eylemler Şaron'un ayağını kaydıran son eylemler oldu.
Tüm bu senaryoların dillendirildiği bir ortamda gözleri ve kulakları farklı yöne çekerek kendini hedeften uzak tutmayı ve prim yapmayı deneyecek olan Başbakan Şaron'un topyekun Filistin topraklarına girmesi bekleniyor.
Asıl bölgeyi tedirgin eden de bu savlar.
İşgalin boyutunu ve yerleşke alanlarını genişleterek elini güçlendirecek olan Şaron'un yeni adımlar atmayı deneyeceğini şimdiden söyleyebiliriz.
İsrail'de siyasal tartışmalar bununla sınırlı değil elbet.
Gündemi flulaştıran bir söylenti daha var ki o da da ilginç.
İsrail yönetimi ve onu destekleyen bazı batılı ülkeler Filistin halkına karşı üç senaryo geliştirmişler.
Bunlardan ilki; Yahudi yerleşkelerinin ötesine kadar sınırlar genişletilecek ve Filistinliler tecrit edilerek güvenlik duvarı garanti altına alınacak
İkincisi; Irak'taki Sünni kesimlerle dolaylı diyaloglar kurularak Sünniler'e yakın konumdaki Filistinliler'in Irak'a gönderilmesi sağlanacak.
Ve üçüncü senaryo; Filistin halkının kendi bölgesinde huzursuz edilmesi ve Ürdün ile kaynaştırılması.
İsrail'de oldukça hareketli bir gündem var.
Şaron artık eskisi kadar prim yapmıyor. Üstüne üslük patlak veren rüşvet skandalı Şaron'u hepten bitirecek gibi.
Filistin'de Arafat, Kıbrıs'ta Denktaş gibi şahsiyetleri "çözümsüzlük abidesi''olarak gören ikiyüzlü devlet politikacılarının "Rüşvetçi Kasap Şaron''u nasıl algıladıklarını sormadan edemiyoruz.
İsrailliler şiddetle özdeşleşen kişilerce yönetildiği müddetçe şiddet döngüsünden uzaklaşmayacak.
İlk başta İsrailliler'in Şaron'a karşı mücadele vermesi gerekiyor.
Şuan için İsrail sokaklarında böyle bir kıpırdanma var.
Kıpırdanma orduda başladı, sokakta taban buluyor.
Şaron'un taşeronları bu yaşananlardan ders almalılar.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005