Başbakanımız konuşmalarında sık sık “zinhar seçim ekonomisi uygulanmayacaktır.” mealinde sözlerini birçok konuşmasında tekrarladığına hepimiz şahidiz. Buradaki kastı iktidarın elindeki gücün asla seçim için kullanılmayacağı anlamı taşıması gerekirken uygulamalar tam aksine cereyan etmektedir.
Belediyeler başta olmak üzere hükümet elindeki basın yayın organları dahil olmak üzere bütün gücüyle seçim yatırımlarına tam gaz devam etmiştir, edecektir. Davos’taki “one minute” çıkışının dahi 2009 yerel seçimleri için bir katalizör görevi görmediğini kim iddia edebilir? Kışın Tunceli’de dağıtılan buzdolapları ve diğer beyaz- kahverengi eşyalar hafızlardaki yerini muhafaza ederken yapılan açıklamalar kimseyi tatmin etmiyor. Buna AKP teşkilatları da dahildir.
Ekonominin kırılganlığından bahisle, “seçim ekonomisi uygulanmayacak” sözünden, bu ekonomi öyle bir hale geldi ki seçimler için yapılacak kamu yatırımları ve alınacak personeller ekonomik yapıyı alt üst eder anlamı çıkarmak yanlış olmaz. İktidar ekonomik dengeleri gözetmek adına asla seçim ekonomisi uygulamayacağını en yetkili ağızdan her fırsatta ifade ediyor.
Peki, ya savaş ekonomisi uygulanacak mı? Seçim ekonomisini güya halkına reva görmeyen ve bu konuda oldukça hassas davrandığını belli etmeye çalışan Sayın Başbakanımız acaba savaş ekonomisi konusunda ne düşünüyor? Şu ana kadar bu mevzuda bir beyanını işitmedim. İşiten varsa lütfen mail veya telefonla beni arasın çok memnun olacağım.
Akçakale’ye düşen ve beş vatandaşımızın hayatını kaybettiği elim patlamalardan sonra çok çeşitli yorumlar yapıldı. Özellikle iktidar ve destekçisi konumuna düşen MHP kanadında savaş tamtamları çalınmaya, savaş boyaları sürülmeye ve savaş baltaları kuşanılmaya başlandı.
Bu ne acele? Bu ne telaş? Görenler, bu iki partimiz sanki namazın vakti geçiyor ya da evde kalmış kızlarını evlendirecekler veya günahlarına tövbe edecekler zannedecek. Hâlbuki hiçbiri değil. Acelecilik kan dökmede savaşmada ve yıkıp yıkmada gösteriliyor. Tamam beyler, iyi hoş ta bunun bir faturası bir maliyeti yok mu? Binlerce evladımız çöllerde perişan olacak gencecik bedenler bize ait olmayan bir kavgada toprağa düşecek. Kime karşı? Neye karşı? Her şeyiyle bizden olan bu insanlara kan kusturmada ve ateş yağdırmada bu acelecilik nedendir?
Asıl konumuza dönelim. Seçim ekonomisi uygulanmayacak iddiasındaki iktidar hızla savaş ekonomisi uygulamaya başladı bile. Bütçe 8 ayda 8.5 milyar TL açık verdi. Bu açığın en önemli sebebi bizimle hiçbir ilgisi olmayan Suriye savaşının finansmanıdır. Yapılan son zamlar bu gediği yamamak için yapıldı ki bu daha başlangıç. Eskiler buna “duhuliye” yani giriş parası derlerdi. İşte bu zamlar duhuliye mesabesindedir. Eğer savaş politikamız bu iştahla devam ederse ekonomi tamamen batacaktır. Batmaktan kastım ekmek bile bulunamayacaktır. Açlık ve kıtlık mutlak netice olacaktır. Yaşı biraz geçkin büyüklerimizden 1. ve girmediğimiz halde 2. dünya savaşlarındaki kıtlık ve açlık manzaralarını dinlerseniz vallahi kalbiniz yangın yerine döner.
Savaşlar, ekonomisi en güçlü devletleri bile büyük bunalımlarla karşı karşıya getirerek çöküşüne sebep olur. Galip devletler dahi on yıllarca kendilerini toparlayamaz. Bırakınız nahak Suriye savaşını, en haklı olduğumuz Kıbrıs savaşının ekonomik yükünü atmamız yıllarımızı aldı. Ambargolar belimizi bükerken maalesef bize destek olan tek ülke Libya ve onun merhum başkanı Kaddafi adeta bizim elimizle geçen sene linç edildi. Yüzde yüz haklı olduğumuz 98 yıl evvelki Çanakkale savaşları eğitim almış bütün tıbbiyelileri, mülkiyelileri, subaylarımızı ve mühendislerimizi alıp götürdüğünden millet olarak en önemli entelektüel birikimlerimizi şehit verdik. Aynı zamanda o zamanki hesapla milyonlarca altın heba edildi. Bütün kaynaklar ordunun emrine verildiğinden sivil halk ölümlerden ölüm beğendi. Savaş neticeleri bakımından çok ağır maliyetleri olan bir olgudur. Çok hayati olamadıktan sonra savaşa iştirak etmek hele hele savaşa sebebiyet vermek Atatürk’ün ifadesiyle tam bir cinayettir.
Eğer, Allah (cc) korusun Türkiye, Suriye ile topyekûn bir savaşa girerse, seçim ekonomisi uygulamayacağını söyleyen iktidar bize savaş ekonomisinin kahredici bedelini ödetecektir. O zaman toprağın altı toprağın üstünden sevimli olacaktır.
Belediyeler başta olmak üzere hükümet elindeki basın yayın organları dahil olmak üzere bütün gücüyle seçim yatırımlarına tam gaz devam etmiştir, edecektir. Davos’taki “one minute” çıkışının dahi 2009 yerel seçimleri için bir katalizör görevi görmediğini kim iddia edebilir? Kışın Tunceli’de dağıtılan buzdolapları ve diğer beyaz- kahverengi eşyalar hafızlardaki yerini muhafaza ederken yapılan açıklamalar kimseyi tatmin etmiyor. Buna AKP teşkilatları da dahildir.
Ekonominin kırılganlığından bahisle, “seçim ekonomisi uygulanmayacak” sözünden, bu ekonomi öyle bir hale geldi ki seçimler için yapılacak kamu yatırımları ve alınacak personeller ekonomik yapıyı alt üst eder anlamı çıkarmak yanlış olmaz. İktidar ekonomik dengeleri gözetmek adına asla seçim ekonomisi uygulamayacağını en yetkili ağızdan her fırsatta ifade ediyor.
Peki, ya savaş ekonomisi uygulanacak mı? Seçim ekonomisini güya halkına reva görmeyen ve bu konuda oldukça hassas davrandığını belli etmeye çalışan Sayın Başbakanımız acaba savaş ekonomisi konusunda ne düşünüyor? Şu ana kadar bu mevzuda bir beyanını işitmedim. İşiten varsa lütfen mail veya telefonla beni arasın çok memnun olacağım.
Akçakale’ye düşen ve beş vatandaşımızın hayatını kaybettiği elim patlamalardan sonra çok çeşitli yorumlar yapıldı. Özellikle iktidar ve destekçisi konumuna düşen MHP kanadında savaş tamtamları çalınmaya, savaş boyaları sürülmeye ve savaş baltaları kuşanılmaya başlandı.
Bu ne acele? Bu ne telaş? Görenler, bu iki partimiz sanki namazın vakti geçiyor ya da evde kalmış kızlarını evlendirecekler veya günahlarına tövbe edecekler zannedecek. Hâlbuki hiçbiri değil. Acelecilik kan dökmede savaşmada ve yıkıp yıkmada gösteriliyor. Tamam beyler, iyi hoş ta bunun bir faturası bir maliyeti yok mu? Binlerce evladımız çöllerde perişan olacak gencecik bedenler bize ait olmayan bir kavgada toprağa düşecek. Kime karşı? Neye karşı? Her şeyiyle bizden olan bu insanlara kan kusturmada ve ateş yağdırmada bu acelecilik nedendir?
Asıl konumuza dönelim. Seçim ekonomisi uygulanmayacak iddiasındaki iktidar hızla savaş ekonomisi uygulamaya başladı bile. Bütçe 8 ayda 8.5 milyar TL açık verdi. Bu açığın en önemli sebebi bizimle hiçbir ilgisi olmayan Suriye savaşının finansmanıdır. Yapılan son zamlar bu gediği yamamak için yapıldı ki bu daha başlangıç. Eskiler buna “duhuliye” yani giriş parası derlerdi. İşte bu zamlar duhuliye mesabesindedir. Eğer savaş politikamız bu iştahla devam ederse ekonomi tamamen batacaktır. Batmaktan kastım ekmek bile bulunamayacaktır. Açlık ve kıtlık mutlak netice olacaktır. Yaşı biraz geçkin büyüklerimizden 1. ve girmediğimiz halde 2. dünya savaşlarındaki kıtlık ve açlık manzaralarını dinlerseniz vallahi kalbiniz yangın yerine döner.
Savaşlar, ekonomisi en güçlü devletleri bile büyük bunalımlarla karşı karşıya getirerek çöküşüne sebep olur. Galip devletler dahi on yıllarca kendilerini toparlayamaz. Bırakınız nahak Suriye savaşını, en haklı olduğumuz Kıbrıs savaşının ekonomik yükünü atmamız yıllarımızı aldı. Ambargolar belimizi bükerken maalesef bize destek olan tek ülke Libya ve onun merhum başkanı Kaddafi adeta bizim elimizle geçen sene linç edildi. Yüzde yüz haklı olduğumuz 98 yıl evvelki Çanakkale savaşları eğitim almış bütün tıbbiyelileri, mülkiyelileri, subaylarımızı ve mühendislerimizi alıp götürdüğünden millet olarak en önemli entelektüel birikimlerimizi şehit verdik. Aynı zamanda o zamanki hesapla milyonlarca altın heba edildi. Bütün kaynaklar ordunun emrine verildiğinden sivil halk ölümlerden ölüm beğendi. Savaş neticeleri bakımından çok ağır maliyetleri olan bir olgudur. Çok hayati olamadıktan sonra savaşa iştirak etmek hele hele savaşa sebebiyet vermek Atatürk’ün ifadesiyle tam bir cinayettir.
Eğer, Allah (cc) korusun Türkiye, Suriye ile topyekûn bir savaşa girerse, seçim ekonomisi uygulamayacağını söyleyen iktidar bize savaş ekonomisinin kahredici bedelini ödetecektir. O zaman toprağın altı toprağın üstünden sevimli olacaktır.
Cihat Tekin / diğer yazıları
- İran vekil güçlerini ateşe attı / 16.04.2024
- Kamçılı IMF dönemi başladı / 15.04.2024
- Mahkeme kadıya mülk değildir / 09.04.2024
- Türkiye sadece İstanbul'dan ibaret değildir / 08.04.2024
- Erken seçim çağrısı yapılmalı / 05.04.2024
- Müflis tüccar eski defter karıştırır / 04.04.2024
- Tencere dibin kara seninki benden kara / 26.03.2024
- Yel kayadan bir şey aparabilmez / 25.03.2024
- Milli Ekonomi Modeli belediyelere hayat verecek / 23.03.2024
- Milli Para istikrarın sembolüdür / 22.03.2024
- Kamçılı IMF dönemi başladı / 15.04.2024
- Mahkeme kadıya mülk değildir / 09.04.2024
- Türkiye sadece İstanbul'dan ibaret değildir / 08.04.2024
- Erken seçim çağrısı yapılmalı / 05.04.2024
- Müflis tüccar eski defter karıştırır / 04.04.2024
- Tencere dibin kara seninki benden kara / 26.03.2024
- Yel kayadan bir şey aparabilmez / 25.03.2024
- Milli Ekonomi Modeli belediyelere hayat verecek / 23.03.2024
- Milli Para istikrarın sembolüdür / 22.03.2024