Kolombiya'nın dağlık alanlarından Endonezya'nın okyanus sahillerine, Etiyopya'nın kurak topraklarından Filistin'in beton yığınlarına kadar değişik bölge ve iklimlerde çatışmanın tam ortasında yeralan çocukların dramı UNESCO ve Kızılhaç gibi pekçok uluslararası örgütü rahatsız ediyor.
Her yıl yayınlanan raporlarda dünya çocuklarının yerel çatışmalarda öldüğüne, ölümün giderek tırmandığına dikkat çekiliyor. İstatistikler düzenleniyor, rakamlar açıklanıyor; ama ölümler sürüp gidiyor.
Çatışmalar, çatışma alanları ve çatışan taraflar artarken, çocuk ölümleri de paralel artış gösteriyor.
Eline silah alan, beline patlayıcı bağlayan savaşçı çocuklar insanlık vicdanında kara bir leke olarak kalırken, onlara barış getirmesi beklenen uygar insanın esamesi okunmuyor.
Çocuklar zorla mı savaşa sokuluyor, yoksa şartlar onları mı çatışmaya çekiyor?
Kolombiya'daki anne babalar çocuklarını isteyerek mi dağa çıkarıyor?
Endonezyalı ebeveynler yerel liderlerin etkisinde kalarak mı evlatlarını çatışmaya gönderiyor?
Etiyopyalı kabileler çocukları birbirine kırdırarak mı zafer elde etmeyi düşünüyor?
Filistinli çocuklar gözleri önünde vahşice katledilen babaları için mi bellerine patlayıcı bağlıyor?
Okula gitmek varken cepheye gitmenin, Sinemaya gitmek varken dağa çıkmanın izahi var mı?
Çözüm bulmak mı zor, bulunan çözümü uygulamak mı?
Hangi coğrafyada yaşanırsa yaşansın savaş malzemesi olarak çocukların kullanılması ne derece yanlış ise; onları o konuma getiren şartların mevcudiyeti de düşündürücü.
Önceden topyekun bir savaş olur, başlar ve biterdi. Birinci ve İkinci dünya savaşları gibi.
Günümüzde, yerel alanlarda ve çok sayıda bitmek bilmeyen savaşlar yaşanmakta.
Kimi etnik, kimi ekonomik, kimi dini, kiminin ise nedeni belirsiz.
Bu belirsizlik ortamında belirli olan şeylerden biri çocukların çatışıyor olması.
Kendilerini medeni dünyanın temsilcisi olarak gören medeni ülkelerin bu dramı sona erdirememelerine ne demeli?
Şartlar bunu gerekli mi kılıyor, yoksa gerekli şartları onlar mı ortaya çıkarıyor?
Birilerinin günahını diğer birileri mi çekecek?
Şiddetin içerisinde büyütülen çocukların hesabını kim verecek?
Çocukların kanına giren savaş çığırtkanlarına kim dur diyecek?
Ve bu böyle sürüp gidecek mi?
Yetişkinlerin filizlendirdiği alevi çocuklar söndürebilecek mi?
Ya sönen ocaklar ne olacak?
Çeçenistan'da, Irak'ta, Afganistan'da, Filistin'de...
Her yıl yayınlanan raporlarda dünya çocuklarının yerel çatışmalarda öldüğüne, ölümün giderek tırmandığına dikkat çekiliyor. İstatistikler düzenleniyor, rakamlar açıklanıyor; ama ölümler sürüp gidiyor.
Çatışmalar, çatışma alanları ve çatışan taraflar artarken, çocuk ölümleri de paralel artış gösteriyor.
Eline silah alan, beline patlayıcı bağlayan savaşçı çocuklar insanlık vicdanında kara bir leke olarak kalırken, onlara barış getirmesi beklenen uygar insanın esamesi okunmuyor.
Çocuklar zorla mı savaşa sokuluyor, yoksa şartlar onları mı çatışmaya çekiyor?
Kolombiya'daki anne babalar çocuklarını isteyerek mi dağa çıkarıyor?
Endonezyalı ebeveynler yerel liderlerin etkisinde kalarak mı evlatlarını çatışmaya gönderiyor?
Etiyopyalı kabileler çocukları birbirine kırdırarak mı zafer elde etmeyi düşünüyor?
Filistinli çocuklar gözleri önünde vahşice katledilen babaları için mi bellerine patlayıcı bağlıyor?
Okula gitmek varken cepheye gitmenin, Sinemaya gitmek varken dağa çıkmanın izahi var mı?
Çözüm bulmak mı zor, bulunan çözümü uygulamak mı?
Hangi coğrafyada yaşanırsa yaşansın savaş malzemesi olarak çocukların kullanılması ne derece yanlış ise; onları o konuma getiren şartların mevcudiyeti de düşündürücü.
Önceden topyekun bir savaş olur, başlar ve biterdi. Birinci ve İkinci dünya savaşları gibi.
Günümüzde, yerel alanlarda ve çok sayıda bitmek bilmeyen savaşlar yaşanmakta.
Kimi etnik, kimi ekonomik, kimi dini, kiminin ise nedeni belirsiz.
Bu belirsizlik ortamında belirli olan şeylerden biri çocukların çatışıyor olması.
Kendilerini medeni dünyanın temsilcisi olarak gören medeni ülkelerin bu dramı sona erdirememelerine ne demeli?
Şartlar bunu gerekli mi kılıyor, yoksa gerekli şartları onlar mı ortaya çıkarıyor?
Birilerinin günahını diğer birileri mi çekecek?
Şiddetin içerisinde büyütülen çocukların hesabını kim verecek?
Çocukların kanına giren savaş çığırtkanlarına kim dur diyecek?
Ve bu böyle sürüp gidecek mi?
Yetişkinlerin filizlendirdiği alevi çocuklar söndürebilecek mi?
Ya sönen ocaklar ne olacak?
Çeçenistan'da, Irak'ta, Afganistan'da, Filistin'de...
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005