Müslümanın elinden ve dilinden emin olmak imanın kemaline işarettir. O yüzden geçmişimizde atalarımız bir beldeyi ya da şehri yöneten kimselere şehr-i emin demişler. Yani insanların topluca yaşadığı beldeleri kendisine güvenilen insanların yönetmesini istemişlerdir. O dönemin bu yöneticileri, atama mı ya da seçimle mi görevlendirdiğini araştırmadım ancak güvenilir oldukları bir gerçek.
Günümüzde ise bu anlayıştan oldukça uzaklaşıldığını üzülerek müşahede etmekteyiz. İster seçimle gelsin isterse atama ile gelsin yöneticilerin güvenilirliği tartışma konusu ve bunun örneklerini yakın yıllarda çokça gördük.
Ülkemizdeki özellikle büyükşehir belediye başkanları görevden alındı. Ancak nedenleri açıklanmadı. Ya da yaptıkları yanlışlardan yargılanmadılar. Burada kimseyi suçlama gayemiz yoktur. Ancak ülkemiz yolgeçen hanı cumhuriyeti değildir. Ya, suç ve kabahatlerini açıklayacaksınız ya da seçimle iş başına gelen kirşleri yine seçimle alaşağı edeceksiniz.
Zira demokrasinin gereği de budur, değil mi? Bu da şu demek oluyor ki göreve getirdiğiniz insanların ya emin olmadıkları ya da liyakat sahibi olmadıkları anlamına geliyor. Peki, iktidar özellikle iktidar partisinin kadrolarından seçime girecek olan başkan adaylarının olası bir seçimle kazanacaklarını düşünürsek bile güvenilirlik konusu muammadır.
Farklı bir konuya daha temas etmek istersek sanki ülkemizde iki parti, iki anlayış varmış gibi bir propaganda hakim. Burada şahısları eleştirmekten ziyade mensup bulundukları siyasi anlayışlarının güven vermediğini anlatmaya çalışıyorum. Evet, bugün halkımızda müşahhas olarak biliyor ki hem iktidar hem muhalefet asla güven vermemektedir. Fakat sanki farklı bir ses yok alternatif yokmuş gibi yapılan algı asıl meseledir. Bence Türk halkının imtihanı budur. Eğer bu kilit kırılır ise kapının ardındaki güzellikler görünecek, karanlıklardan aydınlığa çıkışın ışıkları tüm halkımıza yansıyacaktır. Buna inancım tamdır.
Ekranlarda söz düellosuna giren siyasiler eğer yapabilecekleri projeleri varsa tabii ki millet menfaati adına bunları açıklasınlar. Yoksa susmaları daha evladır.
Peki, çözüm nedir? Çözüm; projeleri olan, her konuda milletin menfaatine taraf olan, halkımızın müreffeh bir hayat yaşaması gayesi ile hizmet yapma aşkı olan Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarıdır. Bu konuda Türkiye'de her il ve ilçede görev alacak başkanlar seçildikleri taktirde bu aşikar görülecektir.
Özellikle yaşadığımız İstanbul Büyükşehir adayına temas etmek istiyorum. Selim Kotil Bey hem güvenilirlik olarak Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in yetiştirdiği değerli bir isimdir, hem de Kotil ailesinden gelen yöneticilik vasfına haiz bir kardeşimizdir. Hem emin olma hususunda hem de liyakat konusunda tek tercih edilecek isimdir. Zira halkımız ekranlardan da tanıdıkları bu ismi başkan olarak görmek istediklerini çokça dillendirmektedirler. Hizmetin ancak böyle güzel insanlarla gerçekleşeceği günler yakındır inşaallah.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
H. İbrahim TALAY / diğer yazıları
- Kısır politika ve milli siyaset / 31.05.2020
- Asıl zavallı kim? / 22.05.2020
- İstikamet / 08.05.2020
- Sahte kahramanlar / 28.04.2020
- Şehr-i emin ve liyakat / 04.02.2019
- Suç, ceza ve adalet / 20.01.2019
- Çözümün adresi belli / 08.05.2018
- Tren gecikmez raydan çıkar / 05.05.2018
- Kul hakkı ve Milli Ekonomi Modeli / 28.04.2018
- Yağmur duası ve Milli Ekonomi Modeli / 27.02.2018
- Asıl zavallı kim? / 22.05.2020
- İstikamet / 08.05.2020
- Sahte kahramanlar / 28.04.2020
- Şehr-i emin ve liyakat / 04.02.2019
- Suç, ceza ve adalet / 20.01.2019
- Çözümün adresi belli / 08.05.2018
- Tren gecikmez raydan çıkar / 05.05.2018
- Kul hakkı ve Milli Ekonomi Modeli / 28.04.2018
- Yağmur duası ve Milli Ekonomi Modeli / 27.02.2018