Allah, o kadar enterasan manayla yüklü bir ayetle inkara cevap veriyor ki: "Ateşle odunu bir arada tutan Rabbin mi seni diriltmeye gücü yetmeyecek?!"
Kereste'nin, odunun bünyesinde ateş de var, su da var. Yaktığın zaman ondaki su yanmasına mani olmuyor. Durduğu zaman da onu yakmıyor. Bu iki zıt kutbu biraraya toplayan Rabbinin mi öldükten sonra seni diriltmeye gücü yetmeyecek?! Bu mantığa havale ediyor. Bu ne muazzam bir hakikat.Öye zıt kuvvetleri Allah biraraya getiriyor ki, baktığınız zaman pes dememek mümkün değil. O iradeye "Sen benim Rabbimsin" dememek mümkün değil. insanın, böyle tefekkür edip, bu tefekkürle tahayyül ettiği zaman, Cenabı Hakk'ın iradesine teslim olmaması mümkün değil."İnsanlar) devenin nasıl yaratıldığına... bir bakmazlar mı?" (Gaşiye, 88/17) diyor Allah. Ne var bu devede ki? Çok enterasandır. Devenin ayaklarına bakın. Bir ineği o çöl şartlarında yürütemezsin. Devenin ayakları öyle enteresan bir tarzda halkedilmiş ki, kuma bastığın zaman batmaz. Koskoca bir hayvan. Allah onu şamar gibi yapmış. İneğin ayakları aynı tarzda olsa idi, ayakları kan içerisinde kalırdı. Şu nükteye bak. O şartlarda, o hayvana nasıl bir ayak lazımsa, Allah onu ona verdi.Sırtındaki nedir devenin? Hörgüç. Allah, ona öyle de bir feraset ikram ettim ki, bir hafta yol yürüyecek... O yolda su yoktur. Gıdasını ve suyunu o hörgüce stok eder. Bir hafta boyunca yolda onu kullanır. Deveden hareketle konuşuyoruz. Bütün bunlar bir tesadüfün neticesi olabilir mi? Bunu yapan bir irade, bu iradenin de bir hesabı var. "Ölecek ve dirileceksiniz." Müslüman, ahiret gününe inanacak. Bu imanı taşıyacak ki, Müslümanım imanı, iman olabilsin. Ahirete imanın insan psikolojisine, karakterine korkunç bir etkisi vardır...***Hayrı ve şerri iki cins meyvedir. Bunların kökü, bittiği yer aynı. Aynı ağacın iki ayrı dalında yetişirler. Fakat biri tatlı; biri acı. Bir dalda, beldeler, iklimler, küreler bulunur. İşte bu dal da meyve yüklüdür... Ve bu meyve acıdır... Bundan uzaklaş, herşeyi ile ondan uzak ol. Tatlı ağaca yanaş. Onun yetiştiricisi ve hadimi ol. Bu dalları ve meyvelerini iyi tanı. Her ikisini iyi bil. Fakat, sabret ve onun yetişmesini bekle. Bol bol gıda al. Ve kuvvetli ol. Sakın ve çok çekin!.. Acı ve tatsız meyveli dala yanaşma. Ondan yediğin an helak olursun, onun acısı seni helak eder. Daima, dikkatli ve ölçülü olmalısın. Elinde ölçü olarak Allah'ın Peygamberinin (sav) emri olmalıdır.
RAHMETEN Lİ'L-ÂLEMÎN HZ. MUHAMMED (SAV) / Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın kaleminden Gönül Sohbetleri
Kereste'nin, odunun bünyesinde ateş de var, su da var. Yaktığın zaman ondaki su yanmasına mani olmuyor. Durduğu zaman da onu yakmıyor. Bu iki zıt kutbu biraraya toplayan Rabbinin mi öldükten sonra seni diriltmeye gücü yetmeyecek?! Bu mantığa havale ediyor. Bu ne muazzam bir hakikat.Öye zıt kuvvetleri Allah biraraya getiriyor ki, baktığınız zaman pes dememek mümkün değil. O iradeye "Sen benim Rabbimsin" dememek mümkün değil. insanın, böyle tefekkür edip, bu tefekkürle tahayyül ettiği zaman, Cenabı Hakk'ın iradesine teslim olmaması mümkün değil."İnsanlar) devenin nasıl yaratıldığına... bir bakmazlar mı?" (Gaşiye, 88/17) diyor Allah. Ne var bu devede ki? Çok enterasandır. Devenin ayaklarına bakın. Bir ineği o çöl şartlarında yürütemezsin. Devenin ayakları öyle enteresan bir tarzda halkedilmiş ki, kuma bastığın zaman batmaz. Koskoca bir hayvan. Allah onu şamar gibi yapmış. İneğin ayakları aynı tarzda olsa idi, ayakları kan içerisinde kalırdı. Şu nükteye bak. O şartlarda, o hayvana nasıl bir ayak lazımsa, Allah onu ona verdi.Sırtındaki nedir devenin? Hörgüç. Allah, ona öyle de bir feraset ikram ettim ki, bir hafta yol yürüyecek... O yolda su yoktur. Gıdasını ve suyunu o hörgüce stok eder. Bir hafta boyunca yolda onu kullanır. Deveden hareketle konuşuyoruz. Bütün bunlar bir tesadüfün neticesi olabilir mi? Bunu yapan bir irade, bu iradenin de bir hesabı var. "Ölecek ve dirileceksiniz." Müslüman, ahiret gününe inanacak. Bu imanı taşıyacak ki, Müslümanım imanı, iman olabilsin. Ahirete imanın insan psikolojisine, karakterine korkunç bir etkisi vardır...***Hayrı ve şerri iki cins meyvedir. Bunların kökü, bittiği yer aynı. Aynı ağacın iki ayrı dalında yetişirler. Fakat biri tatlı; biri acı. Bir dalda, beldeler, iklimler, küreler bulunur. İşte bu dal da meyve yüklüdür... Ve bu meyve acıdır... Bundan uzaklaş, herşeyi ile ondan uzak ol. Tatlı ağaca yanaş. Onun yetiştiricisi ve hadimi ol. Bu dalları ve meyvelerini iyi tanı. Her ikisini iyi bil. Fakat, sabret ve onun yetişmesini bekle. Bol bol gıda al. Ve kuvvetli ol. Sakın ve çok çekin!.. Acı ve tatsız meyveli dala yanaşma. Ondan yediğin an helak olursun, onun acısı seni helak eder. Daima, dikkatli ve ölçülü olmalısın. Elinde ölçü olarak Allah'ın Peygamberinin (sav) emri olmalıdır.
RAHMETEN Lİ'L-ÂLEMÎN HZ. MUHAMMED (SAV) / Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın kaleminden Gönül Sohbetleri
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.