Serveti katlamak size, yoksulluğa katlanmak bize

Siz bunun adına dava mı diyorsunuz, neyin davası, kimin davası?

Yandaşlara ihale dağıtmanın, ihaleden ihaleye koşup deveyi hamutuyla götürmenin adını, hiç olmazsa dava koymayın.

Bugüne kadar kaç minareyi 'dava' kılıfı ile milletten sakladınız?

Yoksullar, yetimler elini bağrına basıp yoksulluğa katlandıkça sizin de servetiniz kat kat katlanıyor.

On kişinin serveti katlansın diye, doksan kişinin açlığa mahkûm edilmesi neyin davası ve kimin davası?

Yaklaşık çeyrek asırdan beri uyguladığınız sistemin özü, özeti tam da bu; sürekli serveti katlanan bir avuç mutlu azınlık ve daima yokluğa, yoksulluğa, çileye ve meşakkate katlanmak zorunda kalan kitleler…

Her ayın sonunda yüz binleri cebe indiren vekillerin, on bin TL maaşa mahkûm edilmiş emeklinin maaşı artmasın diye parmak kaldırdığı bir düzenbazlıktan söz ediyoruz.

2024 yılının ilk yarısı biterken ülkede günün fotoğrafı; açlık ve sefalet diz boyu, kiraların astronomik artışından ötürü yavaş yavaş kitleler bulabildikleri alanlara çadır kurmaya başlamış durumdalar, sığınmacı istilası ve işgali on milyonları aşmış durumda ve kafileler halinde ülkeye girişler devam ediyor.

En düşük emekli maaşı on bin, en yüksek bürokrat maaşı bir buçuk milyon, kaç katı olduğunu oturun siz hesaplayın.

Dolu dolu, dolgun dolgun maaş almaları yetmezmiş gibi bir de her birine, çeşitli yönetim kurulu üyelikleri ve dudak uçuklatan huzur hakları ve maaş ikramiyeleri.

Uçuş garantili havaalanlarını, yatış garantili hastaneleri ve geçiş garantili köprüleri yapan malum şirketlerin her birine, en az maliyetinin on katı ödemeler yapılırken, bir de durup durup bu şirketlerin devasa vergi borçlarının silinmesi ve devasa teşvikler verilmesi…

Necip Fazıl, 'Allah'ın on pulunu bekleyedursun on kul/ Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul' demişti ama şimdi devir değişti, kendisinin talebesi olduklarını iddia eden bir ekibin iktidarında son durum şöyle:

'Allah'ın on pulunu bekleyedursun on kul/ Bir kişiye tam doksan dokuz, doksan dokuza bir pul.'

Açlığa, yokluğa, yoksulluğa, geçim sıkıntısına katlanmak zorunda kalanların, mecbur bırakılanların günden güne kitleler halinde arttığı ve aynı zamanda bir avuç mutlu azınlığın da servetlerinin kat kat katlandığı bir düzen…

Bu neyin davası, kimin davası Allah aşkına?