Yunus Emre'yi sansürleyen zihniyetin yeni kurbanı Seyit Onbaşı oldu.
Bildiğiniz gibi Seyit Onbaşı Çanakkale zaferinin simge kahramanlarından biri.
276 kg'lik top mermisini insanüstü bir kuvvetle kucaklayıp topa yerleştirmiş ve yapılan atışla Fransız gemisi Ocean batırılmıştı.
Bu sayede savaşın kaderi değişmiş, zafer yolunda çok önemli bir adım atılmıştı.
Bu adım aynı zamanda Müslüman-Türk milletinin kaderini de belirleyen bir adımdı.
Çanakkale geçilseydi Mehmet Akif'in "Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela" diye tarif ettiği Haçlı ordusu bin yıllık planı gerçekleştirecek ve Anadolu'dan Türkleri silip atacaktı.
Ama takdir-i ilahi buna engel oldu!
Seyit Onbaşılar, Yahya Çavuşlar ve yüzbinlerce isimsiz kahraman bedenlerini haçlı kurşunlarına siper ederek "bu vatan bizimdir, bizim kalacak" dedi.
Şimdi bir asır sonra bu büyük insanlar tarihten ve hafızalardan silinmek isteniyor.
İşe Seyit Onbaşıyla başladılar.
Gelibolu Yarımadası Tarihî Milli Parkı Müdürlüğü Çanakkale savaşını anlatan rehberlere yeni bir kitap dağıttı.
Kitapta, Seyit Onbaşı kısmı bulunmuyor.
Gerekçeleri ise olayın gerçeği yansıtmadığ yönündeki bir zırva.
Zırva diyorum çünkü bu olay bizzat Seyit Onbaşı tarafından da basına anlatılmış.
***
Seyit Onbaşı 1936 yılında Cumhuriyet gazetesine verdiği röportajda olayı şöyle anlatıyor; "Kilitbahir Mecidiyesi'ndeki uzun 24'lüklerin üçüncü topunda idim. Bir kere mermiyi kucaklayacak oldum, yağlı olduğundan elimden kaydı. Elimi biraz topraklayarak bir dizimi yere koydum ve mermiyi sırtladım. Merdivenleri ilk defa nasıl çıktığımı hatırlamıyorum. Gene aşağıya atlayarak 2., 3., 4. mermileri sıra ile taşımaya başladım. Aslan topumuz gürlemeye başlamıştı. 4. mermiyi attıktan biraz sonra idi, Gonca Suyu tarassut mevkisi, iki mermimizin isabetini bildirmişti. Bu haberi de duyduktan sonra bana gülleler, ufak bir saman çuvalı kadar yenik (hafif) geliyordu. Sanki denizin üzeri yanıyordu. Sağda solda iki gemi, kara dumanlar ve kızıl alevler içinde yana yana batıyordu."
***
Evet... durum bu!
Adeta Türk-İslam medeniyetinden intikam alınıyor.
Gerçek iman nedir bilmeyen, dünyaya materyalist bir pencereden bakan bu zihniyet elbette ki 276 kg'lik top mermisinin bir kişi tarafından kucaklanmasını da anlayamaz.
Seyit Onbaşı'yı anlayamayan Bedir'i de, Hendek'i de anlayamaz!
Bu zihniyet HZ. Ali'nin Hayber Kalesinin fethinde gösterdiği olağanüstü kahramanlığı da, Fatih'in gemileri karadan yürütmesini de anlayamaz.
Anlamayan, anlamak istemeyen kendini başka bir medeniyete ait hisseden bu güruh eline güç geçtiği anda sansüre başvuruyor.
Milli ve manevi büyüklerimizi hafızalardan silmek, bizi bize yabancılaştırmak istiyorlar.
Sütçü İmam'ı, Yunus Emre'yi, Ulubatlı Hasan'ı şimdi de Seyit Onbaşı'yı sansürlediler.
Sansür listesinde burada ismini sayamayacağımız daha niceleri var.
Zaten bunlar işe en tepeden yani Peygamber efendimiz Hz. Muhammed'den (s.a.v.) başlamamışlar mıydı?
Din dersi kitaplarından kelime-i tevhidin 2. bölümünü yani "Muhammeden Rasulullah" bölümünü çıkaran da aynı zihniyet değil miydi?
Bildiğiniz gibi Seyit Onbaşı Çanakkale zaferinin simge kahramanlarından biri.
276 kg'lik top mermisini insanüstü bir kuvvetle kucaklayıp topa yerleştirmiş ve yapılan atışla Fransız gemisi Ocean batırılmıştı.
Bu sayede savaşın kaderi değişmiş, zafer yolunda çok önemli bir adım atılmıştı.
Bu adım aynı zamanda Müslüman-Türk milletinin kaderini de belirleyen bir adımdı.
Çanakkale geçilseydi Mehmet Akif'in "Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela" diye tarif ettiği Haçlı ordusu bin yıllık planı gerçekleştirecek ve Anadolu'dan Türkleri silip atacaktı.
Ama takdir-i ilahi buna engel oldu!
Seyit Onbaşılar, Yahya Çavuşlar ve yüzbinlerce isimsiz kahraman bedenlerini haçlı kurşunlarına siper ederek "bu vatan bizimdir, bizim kalacak" dedi.
Şimdi bir asır sonra bu büyük insanlar tarihten ve hafızalardan silinmek isteniyor.
İşe Seyit Onbaşıyla başladılar.
Gelibolu Yarımadası Tarihî Milli Parkı Müdürlüğü Çanakkale savaşını anlatan rehberlere yeni bir kitap dağıttı.
Kitapta, Seyit Onbaşı kısmı bulunmuyor.
Gerekçeleri ise olayın gerçeği yansıtmadığ yönündeki bir zırva.
Zırva diyorum çünkü bu olay bizzat Seyit Onbaşı tarafından da basına anlatılmış.
***
Seyit Onbaşı 1936 yılında Cumhuriyet gazetesine verdiği röportajda olayı şöyle anlatıyor; "Kilitbahir Mecidiyesi'ndeki uzun 24'lüklerin üçüncü topunda idim. Bir kere mermiyi kucaklayacak oldum, yağlı olduğundan elimden kaydı. Elimi biraz topraklayarak bir dizimi yere koydum ve mermiyi sırtladım. Merdivenleri ilk defa nasıl çıktığımı hatırlamıyorum. Gene aşağıya atlayarak 2., 3., 4. mermileri sıra ile taşımaya başladım. Aslan topumuz gürlemeye başlamıştı. 4. mermiyi attıktan biraz sonra idi, Gonca Suyu tarassut mevkisi, iki mermimizin isabetini bildirmişti. Bu haberi de duyduktan sonra bana gülleler, ufak bir saman çuvalı kadar yenik (hafif) geliyordu. Sanki denizin üzeri yanıyordu. Sağda solda iki gemi, kara dumanlar ve kızıl alevler içinde yana yana batıyordu."
***
Evet... durum bu!
Adeta Türk-İslam medeniyetinden intikam alınıyor.
Gerçek iman nedir bilmeyen, dünyaya materyalist bir pencereden bakan bu zihniyet elbette ki 276 kg'lik top mermisinin bir kişi tarafından kucaklanmasını da anlayamaz.
Seyit Onbaşı'yı anlayamayan Bedir'i de, Hendek'i de anlayamaz!
Bu zihniyet HZ. Ali'nin Hayber Kalesinin fethinde gösterdiği olağanüstü kahramanlığı da, Fatih'in gemileri karadan yürütmesini de anlayamaz.
Anlamayan, anlamak istemeyen kendini başka bir medeniyete ait hisseden bu güruh eline güç geçtiği anda sansüre başvuruyor.
Milli ve manevi büyüklerimizi hafızalardan silmek, bizi bize yabancılaştırmak istiyorlar.
Sütçü İmam'ı, Yunus Emre'yi, Ulubatlı Hasan'ı şimdi de Seyit Onbaşı'yı sansürlediler.
Sansür listesinde burada ismini sayamayacağımız daha niceleri var.
Zaten bunlar işe en tepeden yani Peygamber efendimiz Hz. Muhammed'den (s.a.v.) başlamamışlar mıydı?
Din dersi kitaplarından kelime-i tevhidin 2. bölümünü yani "Muhammeden Rasulullah" bölümünü çıkaran da aynı zihniyet değil miydi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Bayram Çoşgun / diğer yazıları
- Teröriste kravat taktırınca! / 01.03.2025
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024