Sinekler ve inekler acep nerde binekler

Hoca, gırtlağını yırtarcasına, ses tellerini parçalarcasına ayetler, hadisler okuyor, cemaate vaaz-u nasihatte bulunuyordu. Hazirunu ikaz ve irşat etmeye çalışıyor, kaçınılmaz kötü sonun çok önceden ikazını yapmaya çalışıyordu. Oysa, camii tıka basa dolduran cemaat hocayı hiç ama hiç dinlemiyor, kendi aralarında sohbete dalmış,Havadan, sudan,Somali ve Sudan,Ordan buradan konuşmakla meşgul.Cemaatin darmadağınık dikkatini konuya anlattığı mühim meseleye çekmek için yaptığı ikazlar, ses ayarları bir işe yaramaz oldu.Hoca solo takılırken cemaat koro oluvermiş, ne fayda.Sizin anlayacağınız vaaz-u nasihat gitmiş konu sesler savaşına dönmüş.Bu böyle devam ederken yılların tecrübesi devreye girmiş ve hoca vaaz-u nasihati kesip bir hikayeye geçiş yamış.-Muhterem cemaat! Demiş eklemiş:-Eşeğin biri birgün? ve uzun bir sükut. O ana kadar her ikaza tepkili cemaat bir anda sus pus olmuş.Yen-yemen,Ot-çimen muhabbeti bir anda kesiliverdi.Dikkatler hocada.Kulaklar dimdik,Zarlar sentetik, Cemaatte artık çıkmıyor çıt.Ne yapsın bizim Macit? Cemaatin ses kesip şafak dinlemeye çalıştığı anda hocada da çıt yok.Hikayenin tam da "eşek kısmında" sustu hoca.Aldı cemaati bir merak.Kimsenin umurunda değil Irak.Eee hoca! Ne oldu eşek?Aceleye gerek yok hele bi anlat gevşek gevşek.Sen anlat biz dinleriz gün boyu,Bi anlat hele, neymiş bu eşeğin soyu.İşte tam da burada hoca kor taşı gediğineCemaat bimpişman olur o ana kadar ettiğine.Ve der ki;Allah neye layikseniz, onu size nasip etsin. Bir saattir burada ayetten, hadisten bahsediyorum, dinlediğiniz yok. Ne zaman sıra eşeğe geldi, pür dikkat kesildiniz.Demek ki başka imiş sizin dediniz.Eşeğin derdinden az kalsın geberdiniz.Geçenlerde, yol kenarında bir inek gördüm efendim.İyi cins bir ineğe benziyordu hani. Hollanda malı. Hoşşşştttayin cinsinden.Bir AB ülkesinden geldiği, minnetsiz minnetsiz kuyruk sallamasından belliydi.Sanki İMF tarafından, çimenleri "gözden geçirmek için" gönderilmişti.Çimenler de tam yeşillenme mevsiminde efendim.Bazı yerlerdeki otlar, neredeyse diz boyunda. Özellikle sulanmış yerler daha bir gürdü, daha sıktı.Gelecek bütün "gözden geçirimcileri" doyurmaya yeter bir bolluktaydı yani.Her işimize şartlı bakmaya alışmış Batılının, çimenimize iyi gözle bakmasını beklememek lazım.Çimenin yanında, yem, saman, küspe ve benzeri garnitür cinsinden şeyleri de önüne koymak lazım.Hayır, yani "ali menfaatlerimiz için".Alsınlar bizi diye.Hala almazlar bizi niye?İşte ben, ne yaparız da, bu ineği ülkemizin otlarından memnun bir halde memleketine yollarız diye ak ak düşünürken bir terslik oldu efendim.Bir sinek, evet evet bir sinek, hem de o ineğin ifrazatından havalanmış bir sinek, gelip de bu misafir ineğin boynuzuna konmaz mı?  Hayda, olacak iş mi bu ayda?Bıraktım ineğin otlanmasını ve başladım sineği kovalamaya.Ben kovalıyorum o kaçıyor.Ben kovalıyorum o kaçıyor. Ah başıma ne işler açıyor.Baktım olmayacak, başladım nasihat etmeye.Gel vazgeç bu inattan ey sinek,Senin bildiğinden değil bu inek."Gözden geçirmeye" gelmiş BatıdanŞu asil ifrazata bak çıkan batınından.Kuyruğunu ahenkle sallaması asaletinden,Enva-i çeşit yemek yapılır bunun etindenAma bu misafirimizdir ve lakin.Çok onurludur kanma durduğuna öyle sakin sakin.Sen ancak konarsın onun g...naErkeksen kon bakalım burnun ucunaNe yaptıysam caydıramadım sineğiHayli rahatsız etti misafir ineğiGider de bizi "komisere" şikayet ederseİstemeden bu hikaye burada biterseBen de kurtulurum vatan millet derdindenBana ne ineğin sütünden etindenBitmiştir ineğin burada hikayesiValla kötü bir şey değil bu fakirin gayesi.Neme lazım ciddi ciddi işlerSarmışken memleketi haham ile keşişler Allah büyük elbet "korur dinin"Bize mi düştü savunmak ülkenin madenini.Not: Bu hikaye ünlü stratejist Cang Cing Cong'un İnekler ve Sinekler Çatışması adlı eserinden günümüze uyarlanmıştır. Beğenmeyen okumasın.