Son durak

Devlet otobüsü son durağa geldi. Üşütük bir ses bekleniyor... Son durak...Kimse bunu ciddiye almıyor çünkü Türkiye Cumhuriyeti devleti ring seferi yapan bir otobüs gibi. ABD etrafında dönüp dolaşıyorlar. Zaman zaman yollarında molotof kokteylleri ile barikatlarla düğünlerde kullanılan saçma maytaplarla tayin edilen rotalarından sapmadan dolaşıp duruyorlar. Sayısını takip edemediğim kadar parti sayısında otobüs ve her birinin rotası var. Halk gitmek istediğine binip hayat yolculuğunu sürdürmeye çalışıyor. Her vasıtada bazı şahıslar elbette şoförden şikayetçi olacaklardır. Duraklara gelirkenson anda firenden savrulanların sayısı yabana atılamaz. Hele cep telefonu ile konuşan şoföre, (eskiden sigara içeni de olurdu) karışanı pek göremezsiniz. Hatta şoföre trafik kurallarını ihlalden dolayı itiraz edenlere otobüsün cavcavları sözle, bazen de güçle karşı duracaklardır. Şoförü savunanlar, kendilerinin haksız olması durumunda bile bir mazeret bulurlar. En klasiği "Şoförü rahat bırakın" arkasından "Bana sen diyemezsin" klasiği gelir. Eh işte bıraktık AKP'yi, halkın tüm şikayetleri, AKP aracında işe yaramadı. Son durağa geldikleri halde yol boyunca da arabadan inen olmadı. Olamadı. Bakımsız arabanın  frenleri patladığı nedenle, önüne geleni ezdi geçti. Yolundan saptı. Yakıp yıktı. Son durakta herkes, hesap verecek. Şoförü uyaranlar, yolcularca en çok suçlanacak şahıslardır. Ama kaza frenden ise, işlerine gelen sessiz kalmak olacağından, tek suçlu frendir. Şoför suçlu diyen pek olmaz, Olmuyor da... İyi de, fren patladığı halde, vites ve el freni kullanılması gerekmez mi? Gaza basıp son durağa gelen vasıtada bunca felaketin sorumlusu sizcekimdir? Evet doğru bildiniz! Önce şoför, sonra bakım servis elemanları. Devletin bu vasıtasının hurdaya alınması, şoförün bir daha trafiğe çıkmaması gerekmektedir. Devlet yeni bir vasıtayı elbet devreye koyacaktır. Koymalıdır.Hakikate dönersek:Her söylediğinin aksini yapan, her verdiği sözü, iki günü geçmeden değiştiren bir iktidarın hala çıkardığı tezkerede ısrar etmemesi gayet doğaldır. Bu nedenle, teskere sümenaltında dursun. Patronu bile, 'Suriye'ye girme' dediği halde neden Obama'dan fazla ABD'ci oluyorsunuz. Yapmanız gereken zaten budur. PKK, daha doğrusu Apo oraya gitmenizi istiyor siz gidemiyorsunuz. PKK elinde son derece fazla silaha sahip. Zaten silahsız yurt dışına gitmeleri gerekirken hepsi yurt içinde pusuya yatmış bekliyordu. Suriye sınırından giriş çıkışların rahatça yapıldığı bu günlerde neden PKK çıkıp dönmemek üzere gitmesin. Bu zaten açılımın ön şartı değil mi? Böylece gitsinler kendi projelerini uygulasınlar. Silahları zaten hazır veya değil, sorun terör örgütünün. Son günlerde ülkedeki protestonun nedeni bir mana ifade etmiyor. Türk askeri asla yurt dışına müdahale edemez. Bu sonuçta, ülkenin sonu olur. NATO, mato kenara çekilecek. BM zaten korkuluk. BOP mop para etmez . Uğruna vatanı verdikleri koltukları terk etmek nedense kimsenin işine gelmez. Hitler'e, Mussolini'ye bile koltukları kalmadı.Almanya dediğiniz ülke dahi bunların yüzünden hala ABD'nin kontrolünde. Allah rahmet etsin Atatürk sayesinde bağımsız bir devlet olduk. "Yurtta sulh-cihanda sulh" prensibini göz ardı ederek ülkeyi içinden çıkılmaz bir batağa sürükledik. Hala uyanmış değiliz. Hala Şam'da namaz kılma peşine düşüldü. Bırakın kazaya kalsın. Hangi sözünüzde durdunuz ki, bunda ısrarlısınız? Bana saydırmayın? Esat size ne yaptı? Adam Hatay isteğinden bile vazgeçti, sırf dostluk uğruna. Buna karşılık bu ülkenin terörünü desteklediniz. Adına Muhalefet dediniz. Eli silahlı muhalefet olmaz. Bu terördür. Bir gün başınıza geldiğinde ne yaparsınız? Dediğimizde aldırmadınız. Şimdi dünya destekli muhalefet olarak karşımızda. İçten ve dıştan Muhalefetimiz oldu. Muhalefet dediğin neymiş şimdi anladınız mı? Hiç zannetmiyorum. Hala tedbir almaktan aciz, gözünüz hala Suriye'de. Yeter artık kendinize gelin. Ülkede aklı başında liderler olduğunu görün ve hiç zaman kaybetmeden, Sayın Prof. Dr. Haydar Baş, başta olmak üzere diğer muhalif partilerle birlikte istişare edin ve tedbirler düşünün. Şimdilik benden de size bir alternatif. Hani üç şartınız vardı ya ABD'den talep ettiğiniz. Üçüncüsü asla olmamalı. İlk ikisi zaten otomatikman olacak. IŞİD saldıracak ve meşru müdafaa olarak biz onun yerlerine gireceğiz. İster tampon bölge ister ponpon. Üçüncü isteğiniz var ya, "Eğit-Donat" bunun manası ülkemizde tam bir bölünmedir. Şunu mu demek istiyorsunuz? Ülkemizin teröristlerinin silahları yetersiz, hani biz er yiğit bir milletiz ya bu nedenle silahsız teröristleri yenmek kolay 30 yıldır idare ettik. Biz güçlü terörü yenip dünyaya eşsiz yiğitliğimizi göstermek istiyoruz. ABD gücümüzü görsün. Dünya kendine gelsin. Maşallah, maşallah nazar değmesin. Önce bu iktidar gitsin diye bahane bırakmadan iktidar aradan çekilmeli. Cumhurbaşkanı görevinin başına geçip seçimi düzenlemeli. Öncelikle karambola getirilen özelleştirmeler kaldırılmalı. Fırsatçı personelin evlerindeki boş kutuların dolması önlenmelidir. Gelenler belki şunu yapabilir.1-ABD'nin BOP'unu reddeder. Hiç bir şekilde bu projede yer almaz.2-Yurtta sulh cihanda sulh ilkesini devam ettirir.3-Komşuları ile dostluk ilişkilerini geliştirir.4-Ortadoğu'da tüm terör örgütlerini bölge ülkeleri ile birlikte kovarlar. İsrail imiş ABD imiş hepsi miş, miş olmadıkça, ülkede ve bölgede huzur asla olamaz.  BTP tüm olayları teferruatı ile anlatmakta ve ABD'nin esas gayesini açıklamaktadır. Hala kendi bildiği yolda devam etmenin sonucu ortadadır. Artık uyanın.