İngiltere, Fransa ve Portekiz'in Afrika ülkelerine yönelik başlattığı sömürü politikaları 16'ncı yüzyılın sonlarından 19'ncu yüzyılın ortalarına kadar sürdü.
19'ncu yüzyılın sonlarına doğru bayrağı Rusya, Almanya, İtalya ve ABD aldı.
Almanya ve İtalya bölgesel işgallerini dünya geneline yayabilmek için ırkçı söylemlerle hareket ettiler. İkinci Dünya Savaşı'nın sonucunda ise bu ülkelerin soyundukları rol ellerinden alındı.
Devamında iki güç ortada kaldı : ABD ve Rusya.
Rusya'nın da uzun ömürlü hakimiyet sürememesi yegane güç olarak karşımıza Amerika'yı çıkardı.
Küresel sömürünün son yıllara damgasını vuran ismi Amerika oldu.
Bu gücün kim ya da kimler tarafından ve hangi sebeple çöküp çökmeyeceği bilinmiyor.
Kısaca bahsettiğimiz sömürü periyodu bize, hiçbir ülkenin tek başına ve uzun yıllar sömürüde kalıcı olamadığını gösteriyor.
Hemen her sömürücü ülke etki alanını genişlettikçe bir taraftan da kendi çöküşünün zeminini hazırladı.
Son günlerde Amerikan yönetiminin özel ve resmi anlamda yaptıkları da bunun önüne geçmeyi planlıyor.
Amerika,"ben ne kadar yer işgal edersem o kadar büyürüm. Büyüdüğüm yerlerden çekilirken de ayağımın kaydırılmaması için o alanda çekilerek yerime yerel güç merkezlerini bırakırım" diyor.
Geriye bırakılan güç ise daha önce Afrika, Asya ve Latin Amerika'da İngiliz ve Fransızlar'ın yaptıkları gibi yerel valiler ve çokuluslu kumpanyalar bırakmak.
Bırakılan valiler merkezi ülkenin ulusal politikalarını dahil oldukları ülkede sürdürmeye devam ederlerken çokuluslu kumanyalar da şirketmler bazında o ülkenin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürmeye devam edecekler.
Amerikan yönetimi İngiliz ve Fransızlar'ın bu politikasını kurgularken bir taraftan da askeri gücünü ilintilemeye çabalıyor.
Sorun da bu noktada patlak veriyor.
Sömürülen ülke halkları ekonomik ve siyasal baskıları kendi bünyelerinde usul usul sindirseler de askeri baskıları sindirebilmeleri pek kolay olmuyor.
İşgal ettiği ülkelerin ulusal onurunu onursuz birşekilde çiğneyen Amerika'nın son on yıllık dönemde yaptıkları ve yapmaya çalıştıklarının geri planında bu proje var.
Eski sömürü düzenini yeni dünya düzeninde devam ettirmeye çabalayan Amerika'nın tekbaşına attığı adımlar ve aldığı kararlar eskisinden daha çok batmaya başladı.
Ortadoğu ve Kafkas enerji gücünü sahiplenerek güçüne güç katmaya çalışan son sömürgeci Amerika'nın da ömründe azalmalar oluyor.
Amerika'nın ekonomisi değil sadece dıştaki itibarı da sarsılmaya devam ediyor.
Devam eden konjonktür Amerika'yı yakın zamanda frenleyecek.
Bu bir bitiş mi yoksa başka bir güç ya da güçlerin filizlenmesi şeklinde mi olacak tam olarak bilinemiyor.
19'ncu yüzyılın sonlarına doğru bayrağı Rusya, Almanya, İtalya ve ABD aldı.
Almanya ve İtalya bölgesel işgallerini dünya geneline yayabilmek için ırkçı söylemlerle hareket ettiler. İkinci Dünya Savaşı'nın sonucunda ise bu ülkelerin soyundukları rol ellerinden alındı.
Devamında iki güç ortada kaldı : ABD ve Rusya.
Rusya'nın da uzun ömürlü hakimiyet sürememesi yegane güç olarak karşımıza Amerika'yı çıkardı.
Küresel sömürünün son yıllara damgasını vuran ismi Amerika oldu.
Bu gücün kim ya da kimler tarafından ve hangi sebeple çöküp çökmeyeceği bilinmiyor.
Kısaca bahsettiğimiz sömürü periyodu bize, hiçbir ülkenin tek başına ve uzun yıllar sömürüde kalıcı olamadığını gösteriyor.
Hemen her sömürücü ülke etki alanını genişlettikçe bir taraftan da kendi çöküşünün zeminini hazırladı.
Son günlerde Amerikan yönetiminin özel ve resmi anlamda yaptıkları da bunun önüne geçmeyi planlıyor.
Amerika,"ben ne kadar yer işgal edersem o kadar büyürüm. Büyüdüğüm yerlerden çekilirken de ayağımın kaydırılmaması için o alanda çekilerek yerime yerel güç merkezlerini bırakırım" diyor.
Geriye bırakılan güç ise daha önce Afrika, Asya ve Latin Amerika'da İngiliz ve Fransızlar'ın yaptıkları gibi yerel valiler ve çokuluslu kumpanyalar bırakmak.
Bırakılan valiler merkezi ülkenin ulusal politikalarını dahil oldukları ülkede sürdürmeye devam ederlerken çokuluslu kumanyalar da şirketmler bazında o ülkenin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürmeye devam edecekler.
Amerikan yönetimi İngiliz ve Fransızlar'ın bu politikasını kurgularken bir taraftan da askeri gücünü ilintilemeye çabalıyor.
Sorun da bu noktada patlak veriyor.
Sömürülen ülke halkları ekonomik ve siyasal baskıları kendi bünyelerinde usul usul sindirseler de askeri baskıları sindirebilmeleri pek kolay olmuyor.
İşgal ettiği ülkelerin ulusal onurunu onursuz birşekilde çiğneyen Amerika'nın son on yıllık dönemde yaptıkları ve yapmaya çalıştıklarının geri planında bu proje var.
Eski sömürü düzenini yeni dünya düzeninde devam ettirmeye çabalayan Amerika'nın tekbaşına attığı adımlar ve aldığı kararlar eskisinden daha çok batmaya başladı.
Ortadoğu ve Kafkas enerji gücünü sahiplenerek güçüne güç katmaya çalışan son sömürgeci Amerika'nın da ömründe azalmalar oluyor.
Amerika'nın ekonomisi değil sadece dıştaki itibarı da sarsılmaya devam ediyor.
Devam eden konjonktür Amerika'yı yakın zamanda frenleyecek.
Bu bir bitiş mi yoksa başka bir güç ya da güçlerin filizlenmesi şeklinde mi olacak tam olarak bilinemiyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005