Soru: İsrail'e ambargo ne zaman' Cevap: Hiçbir zaman!

The Guardian gazetesi yazarı George Monbiot çok önemli, gerçekten cesaret gerektiren ve Batı medyasında pek sık rastlanamayacak bir soru sormuş. George Monbiot, İsrail'in yıllardır 60 ila 80 adet nükleer silaha sahip olduğunu ifade ettikten sonra, "George Bush ve Gordon Brown'a İsrail'e ambargo uygulamaya ne zaman başlayacaklar?" sorusunu yöneltmiş. Monbiot, bu sorunun devamında şu yorumu yapmış;"Evet, İran Ahmedinecad'ın yönetimi altında tehlikeli, ne yapacağı kestirilemeyen bir ülke. Ama Ehud Olmert yönetimindeki İsrail de aynen öyle. İki ay önce Suriye'de bir tesisi bombaladı, geçen yıl Lübnan'a saldırdı, Filistin topraklarını hâlâ işgal altında tutuyor. Nükleer silahlar İsrail'in elinde de İran'ın elinde olduğu kadar tehlikeli... Peki, hükümetlerimiz ne zaman konuşmaya başlayacak? İran'ın bir nükleer silahlanma yarışı başlatmadığını, yarışa sadece katıldığını ne zaman itiraf edecekler?"Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Batı dünyasında bu şekilde sağduyulu haber ve yorumlara rastlamak imkânsız olmasa bile çok zor. Fakat zaman zaman George Monbiot gibi gazeteciler de çıkabiliyor. Ama yazdıklarından dolayı başlarına açılan belalardan sonra bir daha bu gazetecilerden böyle sağduyulu yorumlar okumak mümkün olamıyor.Monbiot'un "George Bush ve Gordon Brown, İsrail'e ambargo uygulamaya ne zaman başlayacaklar?" sorusuna "böyle bir ambargo dünya dengelerinde radikal değişimler yaşanmadan hiçbir zaman uygulanmayacaktır" cevabını rahatlıkla verebiliriz. Çünkü sadece Ortadoğu'da değil neredeyse tüm dünyada dengeleri kuran odak noktalar, Yahudilerin çıkarlarını göz ardı etmeyecekler tarafından işgal edilmiş durumda. İsrail'e elinde bulundurduğunu itiraf ettiği nükleer bombalar konusunda hesap sorması gereken tüm uluslar arası teşekküller de işgal edilen bu kilit noktalar arasında bulunuyor.İran'ın bir nükleer yarış başlatmadığı doğru. İran'ın Ortadoğu'da İsrail tarafından başlatılan nükleer silahlanma yarışına sonradan katıldığı da bir gerçek. Ama Ortadoğu'da uluslar arası hukuk ve kuralların kendilerini bağlamadığına inanan güçlerin belirlediği bir realite de var. Bu İsrail'den başka hiçbir ülkenin -bu ülkelere Türkiye de dâhildir- nükleer silah sahibi olamayacağı düşüncesidir. İşte Batı dünyasının kendisiyle ortak paydalarda buluşmayan medeniyetlere reva gördüğü çifte standart burada da karşımıza çıkmaktadır. Batılılarla aynı inancı paylaşmayan İnkaların, mayaların ve Kızılderililerin yok edilmesi konusunda başı Avrupalılar çekmiş olsa da Amerikalılar da vahşette onlara yetişmiştir. Batının yok ettiği bütün medeniyetlerin ve günümüzde de kendisine düşman olarak belirlediği İslam medeniyetinin, inanç noktasında Batı dünyasıyla ortak paydasının bulunmadığını görmekteyiz. İslam medeniyetiyle Batı medeniyetinin sanki ortak yönü varmış gibi göstermeye çalışan dinler arası diyalog aldatmacası, hem İslam dünyasına uyuşturmak için hem de Batı dünyasının siyasi emellerine kılıf olarak kullanılmaktadır.İşte İnkalara ve Mayalar ve Kızılderililere reva gördükleri akıbeti Batı dünyası bu defa, İslam dünyası için uygulamaya başlamıştır. İsrail Ortadoğu coğrafyasına yerleştikten bu yana, bu plan daha da hızlanarak uygulamaya sokulmuştur. İşte başka ülkelere verilmeyen hakların İsrail'e kullandırılmasının altında yatan gerçek de budur.BOP projesi ise işte bu planın kod adıdır ve maalesef hedef ülke olduğumuz halde bu projede eş başkanlık görevi Başbakan'a verilmiştir.